En Sıcak Konular

Engin Ardıç


Engin Ardıç
0 0 0000

Gii-ree-mee-yiiiz!



Futbol heyecanı içinde gözünüzden kaçmıştır, geçen hafta müthiş bir şey oldu. Elbette müthiş birkaç şey oldu, örneğin Melahat Pars, Ömer Kavur ve Selahattin Hilav öldüler de, onlar nasılsa ipinizde olmadığı için ben 'siyasi müthiş şeyden' sözediyorum.

Hayır efendim, 'Apo davasının yeniden görülmesi' de değil mesele. O konuda da her kafadan her türlü ses çıkmakta ve daha da çıkacak; oysa yaygaraya hiç gerek yok. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararı 'esas' yönünden değil 'usul' yönünden, ayrıca ille de davanın yeniden görülmesini 'talep' etmiyor, 'tavsiye' ediyor.

Üstelik bir yıl kadar da 'sallama' süremiz var!

Fakat hiçbir şekilde kaçınamazsınız, eliniz mecbur, uyacaksınız.

Eh, siz de bir daha 'ayaküstü' ya da 'yangından mal kaçırır' gibi yargılamazsınız, artık bu kez mahkeme heyetine 'askeri hakim' almazsınız, olur biter... Gerilmeye gerek yok.

1961 Anayasası'na göre herkes kendi 'doğal' mahkemesinde yargılanırdı, sivil sanığa asker yargıç hüküm biçemezdi. (Üniversiteye, rektörün çağrısı olmadan, polis de giremezdi! Yaa, şaka gibi değil mi?)

1971 yılında, baskı altında, bu madde, daha birçok maddeyle birlikte, değiştirildi. Kimin baskı yaptığını, kimin boyun eğdiğini bilen bilir.

Bunu Avrupa'ya nasıl izah edeceksiniz? Edemeyeceksiniz.

Onu bırakın, Avrupa'ya 'sıkıyönetim hukuku' diye bir özelliğinizi nasıl izah edeceksiniz? Edemeyeceksiniz.

Hah işte, ben de lafı ona yakın biryerlere getirecektim... Geçen hafta, Avrupa Birliği'yle yürüttüğümüz ön görüşmelerden birini, Türk heyeti terketti. Kalktılar ve çıktılar. Toplantıyı terkeden Türkler asker de değil, sivil. Aralarında, bürokrasi uzmanı, hocam Prof. Metin Heper bile var.

Çünkü adamlar genelkurmayın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmasını istediler, biz de 'olmaz öyle şey' dedik.

Ordunun siyasallaşmasından korkuyoruz. Bunu Türkçe'ye tercüme etmek gerekirse, dinci hükümetlerin orduya şeriatçı subaylar sokmalarından korkuyoruz.

Avrupa'nın hiçbir ülkesinde ordu 'kendi başına bir varlık' değildir, hükümetlerin memurudur. Şu farkla ki, polis 'hafif silahlı' memurdur, asker de 'ağır silahlı' memur.

Emir alınca savaşır. 'Ben Irak'a girmek istemiyorum sayın cumhurbaşkanım' diye kimse istifa etmez. Tony Blair 'oraya gidin' emrini verirse İngiliz ordusu oraya gidecektir, lamı cimi yoktur.

İktidara sosyaldemokratlar gelirse onların politikalarına uyar, katolikler gelirse katoliklerin. Bizde kazın ayağı öyle değil. Orada, en koyu katolik de hükümet kursa, bir 'köktendincilik' tehlikesi yok.

Peki bu 'çok özel' durumumuzu Avrupa'ya nasıl izah edeceksiniz? Edemeyeceksiniz.

Çünkü adamlar 'özel durumlu üye' istemiyorlar.

Ekonomiyi, geri kalmışlığı, enflasyonu, işsizliği, köylülüğü, şunu bunu bırakın şimdilik bir yana... Avrupa Birliği'nin kurallarına uymadan, tam tersine kendi özel kurallarımızı onlara kabul ettirerek Avrupa Birliği'ne girebileceğimizi mi sanıyorsunuz? Kıbrıs'tan çekilmeden Avrupa Birliği'ne girebileceğimizi mi sanıyorsunuz? 'Sözde Ermeni soykırımını' kabul etmeden Avrupa Birliği'ne girebileceğimizi mi sanıyorsunuz? Kürt unsuruna en azından 'kültürel özerklik' vermeden Avrupa Birliği'ne girebileceğimizi mi sanıyorsunuz? Orduyu sivil otoriteye bağlamadan Avrupa Birliği'ne girebileceğimizi mi sanıyorsunuz? Tam bağımsızlıktan ve egemenlikten 'bir ölçüde' vazgeçmedikçe Avrupa Birliği'ne girebileceğimizi mi sanıyorsunuz?

Ya safsınız ya salak.



Bu yazı 764 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Tayyip gitsin de Hitler mi gelsin?
    • 15 Ağustos 2012 Atraksiyon
    • 29 Temmuz 2012 Akşam diyordun Abbas
    • 23 Temmuz 2012 Özeleştirini yap Kemal arkadaş!
    • 16 Temmuz 2012 Fransa'nın Kılıçdaroğlu'su
    • 15 Temmuz 2012 Onları geri kazanalım
    • 4 Haziran 2012 Ay birbirinizden farkınız mı vardı?
    • 26 Mayıs 2012 İç savaş istediklerini söylemiştim
    • 29 Nisan 2012 Coşku duyulacaaak... Duy!
    • 13 Nisan 2012 Osmanlıca dersi de konulsun
    • 8 Nisan 2012 Osmanlı'da garaj mes'elesi
    • 23 Mart 2012 Hatırlayalım hatırlatalım
    • 7 Mart 2012 ''Haybeden Şef Gezisi''
    • 29 Şubat 2012 Senin de adın Kemal
    • 12 Şubat 2012 Lafının ardında dur
    • 19 Ocak 2012 Aman oğlum, vururlar ha
    • 6 Ocak 2012 Zurnanın zırt dediği yere henüz gelmedik
    • 5 Ocak 2012 İlker Paşa bize de ifade versin
    • 2 Ocak 2012 CHP'yi destekliyorum
    • 19 Aralık 2011 Olmayanı olduramazsınız

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,070 µs