En Sıcak Konular

Metin Münir


Metin Münir
0 0 0000

'Lokmacı krizi' böyle ortaya çıktı



Mehmet Ali Talat Kıbrıs'ı askerin vesayetinden kurtarmak istiyor. Asker "O kadar kolay değil" diyor.
Bütün ayrıntı ve gürültüyü ayıklarsanız, Kıbrıs'ta patlak veren "köprü krizi"nin anlamı budur.
Ayrıntıya geçmeden önce, krizin kurbanının da kim olduğunu da söyleyim: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti.
Türkiye yıllardan beri büyük bir gayret ve masrafla KKTC'yi dünyaya bağımsız bir devlet olarak kabul ettirmeye çalıştı. Genelkurmay'ın geçen cumartesi günkü açıklaması bunun tersini iddia edenlerin eline bir koz verdi. KKTC'nin bağımsız bir devlet değil askeri bir bölge olduğu izlenimini yarattı. Ve KKTC Cumhurbaşkanı Talat'ı da "beş metrelik bir köprüyü yıktıramayan bir lider" olarak tescil etti.

Geçidin öyküsü
Demokrat Parti lideri Serdar Denktaş'a göre "Çok büyük zemin kaybettik. Kıbrıslı Türkler olarak köprü yıktırmaya bile yetkimiz yok. Bu ortaya çıktı."
Gazeteci Hasan Kahvecioğlu ise "Bu Kıbrıs Türkünün dibe vurmasıdır" dedi.
Lefkoşa'nın surlar içindeki bölgesini ikiye ayıran bir duvar var. Bu duvarın uzunlamasına ikiye böldüğü sokaklardan biri Ledra Caddesi veya Türkçe adıyla Uzun Yol'dur. Bu, pek de uzun olmayan dar yol, toplumlararası çatışmalardan önce şehrin alışveriş merkeziydi. Aynen bir zamanlar İstiklal Caddesi'nin olduğu gibi.
Geçen sene Türkler tarafından Lokmacı Barikatı olarak bilinen bu bölgedeki duvarın yıkılması ve iki taraf arasında bir kapı açılması gündeme geldi. Ancak duvara paralel sokaklarda Türk askerleri devriye geziyor. Duvarın yıkılması devriye gezen askerlerin yoluna sivillerin çıkmasına neden olacaktı.
Bunu önlemek için demir bir köprü inşa edildi. Köprünün üstünden siviller, altından askerler geçecek, bu şekilde yüz yüze gelme sorunu halledilmiş olacaktı.

Rumlar hoşlanmadı
Köprü Rum tarafının hoşuna gitmedi. Rumlar Ledra açılırken bölgeye daha geniş bakılmasını istediler. Lefkoşa askerden arındırmalı, duvar bölgesine bir hudut havası veren bayrak ve diğer işaretler kaldırılmalı, 1974'ten beri içine girilemeyen binalar geçenlerin üstüne yıkılmaması için tamir edilmeliydi. Köprü inşaatı duvarın askeri olma özelliğini azaltmıyor, artırıyordu. Köprü yıkılmaz, diğer koşullar yerine getirilmezse duvar yıkılmayacaktı.
Türk tarafı Rum Cumhurbaşkanı Papadopulos'un samimi olmadığını, köprü yıkılsa bile kapının açılmasına izin vermeyeceğini ileri sürdü.
Esasında Padadopulos'un isteklerinde makul bir taraf vardır. Birleşmiş Milletler istatistiklerine göre Kıbrıs'taki Türk-Rum hududunda en olaylı yer, Lefkoşa surlar içidir. Olaydan kasıt küfretme, taş atma silah yükleyip doğrultma gibi şeylerdir. Bölgenin askerlerden ve mevzilerden arınması tansiyonu ortadan kaldıracaktır.
Birleşmiş Milletler Barış Gücü'ne göre 2003 Nisan'ında kapıların açılmasından sonra karşılıklı 12 milyon geçiş oldu. Bu geçişlerle ilgili olarak hemen hemen hiç asayiş olayının meydana gelmemesi iki toplum arasında fiziki çatışma eğiliminin sıfıra yakın olduğunu gösteriyor. Bu, Lefkoşa hudut bölgesinin askerden arınmasının herhangi bir çatışmaya yol açmayacağına dair güçlü bir karinedir.
Lokmacı Kapısı ile ilgili durum Talat konuyu yeniden gündeme almaya karar verinceye kadar bu şekilde sürüncemede kaldı.
Ta ki 28 Aralık'ta Lefkoşa'da Talat'ın başkanlığında en üst düzeyde ele alınıncaya kadar. Toplantıya KKTC Başbakanı ile Dışişleri Bakanı, T.C. Büyükelçisi ve Kolordu Komutanı ile Barış Kuvvetleri Komutanı katıldılar. Resmi kaynaklardan aldığım bilgiye göre, toplantıda Türk tarafı köprünün kaldırılmasında "askeri açıdan bir sakınca bulunmadığını" söyledi.

Talat'ın mektubu
Birkaç gün sonra Talat yeni Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'ne bir mektup yollayarak köprünün yıkılacağını haber verdi. Lefkoşa'daki BM sözcüsü böyle bir mektubun alınmış olduğunu teyit etti. Aynı gün konu kamouyouna duyuruldu.
Ve Ankara'da ortalık kalktı oturdu. Anlaşılan Lefkoşa'daki Türk yetkililer Ankara'yı yeteri kadar bilgilendirmemiş veya ikna edememişlerdi.
"Asker ve TC büyükelçiliği Ankara'dan gelen rüzgârla şiddetle karşı çıktı. Durum çirkinleşti" dedi Lefkoşa'da bir kaynak.



Bu yazı 764 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 22 Haziran 2007 Sığ sularda Osmanlı devlet deneyimini aramak
    • 9 Ocak 2007 'Lokmacı krizi' böyle ortaya çıktı

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,636 µs