En Sıcak Konular

Hasan Tevfik



Hasan Tevfik
0 0 0000

Amerikan elçisinin kapısı kimlere açılır? (4 Temmuz-1)



Efendim, ben size bir “born of the fourth of July” anlatayım... Bakalım daha önce hangi diplomasi muhabiri ya da Ankara temsilcisi böylesini yazmış/yazabilmiş...

Çok eğlenesiniz diye uzun tutacağım ona göre... 4 Temmuz.. Kalktık gittik. Malum bunların Bağımsızlık Günü. Kutlamasak ayıp olur dedik. 

Bilmeyenler için yazıyorum, Amerikan elçisinin oturduğu ev, (tabii lafın gelişi “ev” diyorum, bugün müteahide verin su içinde 20 milyon dolar eder. Yeri yeter yani..) Çankaya Köşkü’ne yürüme mesafesi 20 saniyedir.

Tahran Caddesi’ne gelip kondurmuşlar. (Bu da kaderin garip bir tezahürü ya.. Neyse.) Kapıdan girişte ağır güvenlik önlemlerini aşıp, evin ana giriş kapısına kadar 150-200 metrelik bir yol yürürsünüz.

İki katlı, çok odalı, duvarlarına mevsimine göre renkli çiçeklerin bürüdüğü, sarmaşıkların kıvrıldığı hoşça ama kesinlikle mütevazı bir binacıktır. Dekorasyon detaylarına sonra gireriz....

Gittik dedim ya... Kapıda sıra. Ankara’da ne kadar “flama, fors” varsa  kapıya dizilmiş..
Devlet kapısında kaç işiniz varsa bir saatte bitirirsiniz. İster yurt işi ister yurt dışı tüm kilit adamlar orada.

Bu residansın handikapı şudur... Garajı küçük. 20-30 araç anca alır. Daha önce gittiğim için, bu sefer taksiye binme uyanıklığını gösterdim. Biliyorum arabayı almazlar.

Zaten-bunu da İstanbullu dostlara söylüyorum-kime, hangi arabayla hava atacaksın?... Benim dediğin jeep ile fabrika fiyatına alığın spor araba buradakilerin yanında “model araba” kalır.
Bir de kasıtlı taksi kullandım ki, girişte yapılan güvenlik kontrolleri sürerken gireni çıkanı rahat göreyim...

Kapıda ilk “bozulan” bizim komşulardan biri oldu. (Hangi ülkenin elçisi olduğunu söylemiyorum, gururlu adamlardır kırılmasınlar yok yere.) Elçi’nin 500 bilmem kaç model Mercedes’ini ters-yüz ettiler.

Elçiyle-eşi bizim müstehzi bakışlarımızın altında arabadan inip yürüyerek girdi içeri... Garip şoför de flamayı  rüzgarda savura savura bir yerlere park etmeye gitti. Böyle bir kaç baba adamı bozup gönderdiler. Kimse de ağzını açıp birşey diyemedi. Malum Amerikan toprağı sayılıyor ya arazi.

Geçelim.. Mühim olan ses çıkaramadıkları... Okuyan da koltuklarınız kabarsın. Kısa süre sonra bir devasa Mercedes daha sökün etti. Arka camları renkli olduğu için içeriyi göremiyoruz. Herkes merakla içerdekini görmeye çalışıyor ama nafile.

Yanımızda yöremizde bir iki kulağı kesik gazeteci dostla birlikte hemen eğilip plakaya baktık. İçerideki bir asker. Onu hemen anladık da, rütbe ne acaba?

Ankaralılar alışıktır ama yine söyleyeyim, efendim askeri makam araçları kırmızı zemin üzerine monte edilmiş yıldızlar taşır. Bu şu demektir, içerideki en az Tuğgeneral. Fakat yıldızları göremiyoruz, çünkü üzerine standart bir uygulama olan siyah deri cep geçirilmiş. Herhalükarda içeride bir general var ama...

Demir kapıların önünde duran Türk korumalardan biri cama yaklaştı.. (Niye Türk koruma diyeceksiniz... Basit.. Lübnan’a niye bizim ordumuzu göndermek istiyorlarsa ya da başta Irak’a niye bizi de dahil etmek istedilerse işte o yüzden! İçeride, güvenli mesafede Amerikalılar durumu izliyor zaten.)

Neyse efendim, cama yaklaştı “hoşgeldiniz” dedi. Ve konuğun kim olduğunu sordu. Cam inince ön koltukta subay oturduğunu gördük zaten. Asker sadece, “komutan” dedi.

Ama ben Türk korumanın durumunu anlıyorum. Bu adamlar güvenlik konusunda çok hassastır. Çalıştırdıkları Türkleri de bunaltırlar bu yüzden. Koruma başını çevirip arkasına baktı “ne yapayım” gibilerden. İçeriden, “kimmiş, nedir” diye bir el hareketi gelince çaresiz başını yine arabaya çevirdi. İçerideki subay durumu anladı. Hiçbir açıklama yapmadan arabadan indi, Mercedes’in önüne geçti ve plaka yerinde bulunan deri kılıfı bir hamlede çekip çıkardı.

Altın sarısı üç tane yıldız... Korgeneral... Askerlik yapanlar bilir. Kıtada görev yapıyorsanız üç yıldızı ancak açık havalarda gökyüzünde görürsünüz!

Biz arkadaşlarla birbirimize baktık. Sonra dönüp içerdeki Amerikalıların suratına. Herkesi güvenlik kapılarından geçirip, davetiyeleri tek tek kontrol eden adamlar bakalım şimdi ne yapacaklar diye.

Tahmin ettiğimiz şeyi yaptılar efendim... Cam kapandı, davetiye sorulmadı ve kapılar hemen açıldı. Beklediğimiz süre boyunca kapıya dayanan zırhlı araçlardan ancak bir kaç tanesi, yerli yabancı dahil, bu muameleyle karşılaşabildiler.

Bir tanede yabancılardan örnek vereyim ki, Amerikalı dostların kimlerden “çekindiği” anlaşılsın... Çin Büyükelçisi de geldiği arabada kılını bile kıpırdatmadan, komunist zamanların nostaljisiyle kırmızılı sarılı bayrağını savura savura içeri alındı. AB ülkeleri falan, naçiz kulunuzla birlikte yürüdüler efendim. 

Daha kapıdan giremedik, yer bitti... Bu işler böyle... “Az sonra”dan sonraki kısmı en tatlı bölümdür zaten. İçeride çok güleceğiz ama... Sonraki yazıya.



Bu yazı 753 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 12 Ocak 2007 Diplomatik televole turu!
    • 12 Ocak 2007 Hangi bayan diplomat kan revan içinde bulundu?
    • 12 Ocak 2007 Diplomatik eşcinseller meselesi – II
    • 12 Ocak 2007 Diplomatik eşcinseller meselesi - I
    • 12 Ocak 2007 Harlem’le özel bir gece
    • 12 Ocak 2007 Ross Wilson’la başbaşa: Kuzey-Kuzeydoğu!
    • 12 Ocak 2007 İkinci perde!
    • 12 Ocak 2007 İkinci perde!
    • 12 Ocak 2007 25 diplomatın pastırma notları!
    • 12 Ocak 2007 Bir Türk subayı ile bir Amerikan subayının farkı!
    • 12 Ocak 2007 Elçilik Bahçesi’nde havai fişek saldırısı
    • 12 Ocak 2007 Born of the fourth of July-2
    • 12 Ocak 2007 Amerikan elçisinin kapısı kimlere açılır? (4 Temmuz-1)
    • 11 Ocak 2007 Amerikan tarzı kravat ve Westmacott’un kırmızı çorapları!
    • 11 Ocak 2007 Türk kadınların elini öpün; Türkiye’deki yabancıların üzerinde kıyafet durmuyor!
    • 11 Ocak 2007 ABD Büyükelçisi’nin eşine kendi adıyla seslenin!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,788 µs