En Sıcak Konular

Oray Eğin


Oray Eğin
0 0 0000

Atlas bebek neden doğdu? 



Atlas bebek mükemmel bir projenin ürünü. Gelişi bu kadar merakla beklenen, karşılanışı böyle coşkuyla yapılan bir çocuk daha gelmedi dünyaya. Zehra’yı bile unutturacak kadar iyi planlanmış bir strateji kuruldu onun için. Hangi odada doğacağının tartışılması, doğmadan önce annesinin benzesin diye Atatürk resmine baktığını anlatması, doğumdan sonra ünlülerin fotoğrafçısı Nihat Odabaşı’nın kadrajlarıyla tam anlamıyla bir kusursuzluk örneğiydi. Neredeyse gerçek olamayacak kadar mükemmel; dünyevi olamayacak kadar özgün...

İsa’nın doğuşu kadar mucizevi karşıladılar onu; bir kurtarıcı bekler gibi. Neredeyse umudunu kesenlere bir ışık oldu Atlas bebek. Belki de bu kurtarıcı beklentisi, Atlas’a yüklenen bu sanat kutsallık bebek ziyaretlerinin de bir ayine dönüşmesine, bir ayin titizliğinde organize edilmesine sebep oldu.

Bir hastanenin bütün bir katı kapatıldı, gelenler bekleme odalarına alındı ve teker teker, sırayla bebeği gördüler. Organize işler bunlar.

Oysa sıradan bir bebek, diyeceksiniz. Sahiden öyle mi?

Gülben Ergen’in çocuğunu düşürmesi, daha evvelden buna bağlı yaşadığı travma ve annelik özlemi Atlas’ın karşılaşına ayrı bir önem kattı şüphesiz. Ama gördüğümüz coşku bunun çok daha ötesiydi.

Bunlar putperest toplumların tapınmaları... Çünkü bu düzenin devamı için putların sürekli varolması ve kendilerini yenilemeleri gerekiyor. Bir put eskiyince, bir başkasının yerine geçmesi düzenin şartı.

Türkiye çoktandır tercihi putperest bir toplum olmaktan yana kullandı; putları yüceltti, onlara tapındı ve onlara var etti. Hiçbir özgünlüğü, özel bir yeteneği ya da büyüsü olmadığı halde, hak etmedikleri yerlerde bulunanlar vasatın kendi arasındaki büyük uzlaşmasının sonucu olarak birbirlerini korur ve kollarlar zaten. Bunlar birer puttur, bunlara alkış tutanlar putperesttir.

Kendi dışındaki dünyadan habersiz, gözlerini yeni açıp etrafını algılamaya çalışan bu bebek de Türkiye’nin son yıllarda gözünde büyüttüğü en büyük putun soyadını taşıyor: Her bir üyesi şekilden şekle giren ve kendi kendini yeniden üreten Erdoğan ailesi...

Ve Erdoğan ailesini çöküşten kurtaracak bir kahramana ihtiyaç var. Onlar bunca yıl kendilerini şekilden şekle sokmayı başardılar; Özgür Gündem’den dans pistlerine, varoş delikanlılığından jiplere uzanan serüvenlerinde her şeyi denediler ama gelip tıkandılar işte.

Eskiye döndüler, “Bir Demet Tiyatro” yaptılar, ellerine patlıyor mesela.

Erdoğan Birader’in tek başarıları evlilikleri oldu. Bu evlilikler putların bir sonraki kuşağa da uzamasının garantisi oldu bir anlamda.

Bir başka açıdan “Rosemary’nin Bebeği”nin dünyaya gelişi gibi bir anlam taşıyor “Gülben’in Bebeği.”

“Rosemary’nin Bebeği”ni babası şeytanın temsilcisi komşularına vermiş, şeytanın soyunun devamı için annesinden habersiz anlaşma yapmıştı onlarla. 60’ların sonuydu, “Tanrı’nın öldüğü” konuşuluyordu ve belki de lanet bu filmi çektiği için Roman Polanski’nin peşini hiç bırakmadı...

Mia Farrow “Gözlerine ne yaptınız” diye çığlık çığlığa kalmıştı... Dakota’daki komşu dairede bir bayram havası, bir tören, bir hoşgeldin partisi devam ediyordu o sırada.

“Gülben’in Bebeği” de bugün farklı bir metaforun temsilcisi olarak etrafındaki dünyayı tanımaya çalışıyor. Her bebek gibi bihaber; masum, güzel, tatlı ama bir bebek olmanın ötesinde bir putperest partisinin ortasında, başka putların arasında bir paye taşıyor. Ona bu fazla yükü karşılayanlar koydu. Onu böylesi coşku ve alkışla karşılayanların ürkütücü yüz ifadelerinden bir bebeğin gelişinin mutluluğu değil, kendi varoluşlarının süreceğinin garantisinden duyulan haz okunuyor.

Atlas adının anlamı

Atlas bebekle ilgili belki de en ilgi çekici kısım, yani ismi yeterince aydınlanmadı. Dünyada ünlülerin çocuklarına ilginç, yer yer absürd, alışılmadık ad verme trend’inin bir devamı mı acaba Atlas’ın seçilmesi. Brad Pitt’in Shiloh’su, Tom Cruise’un Suri’si, Chris Martin’in Apple’ı gibi...

Türkçe’de “atlas”ın çağırışımları ya okulda ders aracı olacaktır, ya Beyoğlu’nda bir sinemanın adıdır, yahut bir uçak firmasıdır. Bunların dışında fazla dolaşımda olan bir sözcük değil. Başka dillerde ise daha farklı çağrışımları var.

İsim bilimi konusunda önemli bir kaynak olan Heinrich W. Guggenheimer ve Eva H. Guggenheimer’ın “Jewish Family Names and Their Origins: An Etymological Dictionary” (1992: Ktav Pub Inc) isimli 882 sayfalık dev eserde “Atlas”a da rastlıyoruz.

Atlas hep bu bildiğimiz şekliyle hem de Atlasz diye yazılmış, kökenleri Almanya-Macaristan’a dayanıyor, orada kullanılan bir isim olarak bahsediliyor. İbrani yazılımı ve açılımından sonra, “Tanrı’nın İsrail’i ne kadar sevdiğinin bir kısaltması” olduğundan söz ediyor. Atlasovitch, Atlasovitz gibi eklerle kullanıldığı da oluyormuş...

Mustafa Erdoğan’ın oğlunun sünnetinin aynen Yahudi geleneğinde olduğu gibi yedinci günde yapılacağını açıklamasıyla ilintili mi acaba isim seçimi de.
Akşam



Bu yazı 852 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Mayıs 2007 Değişen kartvizitler ve dönemsel zenginler 
    • 30 Mart 2007 İlginç bir ailenin iflası 
    • 7 Mart 2007 Bir kanal ölü doğarsa... 
    • 26 Şubat 2007 Mehmet Barlas'ın şefkatli elleri
    • 8 Şubat 2007 Hürriyet'in fotoğraf hilesi
    • 7 Şubat 2007 Bu kadar ucuz mu?  
    • 29 Ocak 2007 Sezercik düşman parçası  
    • 23 Ocak 2007 Atlas bebek neden doğdu? 
    • 17 Ocak 2007 Bir komplo teorisi
    • 27 Aralık 2006 Vesikalı yarim 
    • 21 Aralık 2006 Bu kodları çözmemiz gerek  
    • 6 Haziran 2006 Haber kanalları tehlikenin farkında mı?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,884 µs