En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Sivil yaklaşım



Türkiye'nin 'korkular' yüzünden neler kaybettiğinin muhasebesi yapmaya kalksak ortaya nasıl bir tablo çıkardı acaba?

Türkiye'nin üç temel korkusu var: Komünizm, etnik bölücülük, dinî fanatizm (irtica)... Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle 'komünizm korkusu' kendiliğinden buharlaştı; diğer ikisi -bazen farklı isimler alarak- süregidiyor.

Nüfusu, coğrafî konumu, beşerî kaynak kalitesi, hatta ekonomisi bakımından 'devler ligi'nde bir ülke oysa Türkiye. Dünyanın en büyük 19. ekonomisiyiz. Dikkatimizi etrafımıza çevirdiğimizde yalnızca riskler ve tehditler görmekten vazgeçsek, coğrafî konumumuzun tarihin şu ânında kapımıza getirdiği 'fırsatları' da fark edeceğiz. Adı geçtiğinde dostları yüreklendiren, düşmanları tedirgin eden bir ülke Türkiye; bu özelliği, kendisine, düşman sayısını azaltma ve dostluk çevresini genişletme imkânı da sağlıyor. Özellikle ABD başkentinden bakıldığında Türkiye'nin büyüklüğü bütün haşmetiyle görülebiliyor.

Amerikan başkentini ziyaretinin ilk gününde, Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği'nde vatandaşlara hitap eden Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ı dinlerken, bu sebeple umudum ayaklandı.

Sorunları yok mu ülkemizin; sıkıntıları, dertleri az mı insanlarımızın? Var, hem de pek çok. Büyük ülkelerin sorunları da büyük olur. Övünmemiz gereken coğrafî konumumuz bizi dünyanın en büyük ihtilâflarıyla da kucaklaştırıyor. Nüfusumuz o kadar fazla ki, 'herkese aş – herkese iş' temininde zorlanıyoruz. Ancak, bu sıkıntılar yüzünden Türkiye'nin önüne çıkan tarihî fırsatları ıskalamasına da izin vermemek gerekiyor.

Org. Büyükanıt'ın Washington'da yaptığı konuşma, kendisi “Ben daha önce de benzer tespitlerimi kamuoyuyla paylaştım” dese de, Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin ülke ile ilgili vurgusunun 'olumlu' yöne kaydığını belirgin hale getirmesi bakımından 'tarihî' önemde. Hep sıkıntıları ve tehditleri öne çıkartan, fırsatları ve imkânları gözardı eden türden konuşmalar dinlemeye alışmışız; Org. Büyükanıt'ın konuşmasında ifadesini bulan 'özgüven' dozu fazla bu yeni söylem önemli.

Şu cümlelerin altını çizdim: “Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan insanlar ümitsiz olduklarında kaybederler, olmamaları lâzım. Türkiye Cumhuriyeti'nin insanları da şu anda böyle değil zaten. Kendimize güvenmemiz lâzım. Türkiye Cumhuriyeti büyük, güçlü bir devlettir. Bu gücünün bilincinde olması lâzım. Türkiye güçlü bir ülke. Türkiye, onun bunun iteleyeceği bir ülke değildir.”

En büyük korkumuz 'bölünme' vehminden kaynaklanıyor. Bugüne kadar yetkililerin ağzından sürekli işittiğimiz, o vehmin korkuya dönüştürülmüş biçimiydi; her türlü 'anti-demokratik' tedbiri almayı mâzur gösteren bir biçim... Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt ise çok farklı bir söylemle başlattı Washington'daki gezisini.

Okuyalım: “Bazı korkularımız var ve bu korkularımızın üstesinden gelmemiz gerekiyor. Türkiye bölünüyor mu? Kim bölecek Türkiye'yi? Kim bölebilir? Türkiye'yi bölmeye kimin gücü yeter? Türkiye'yi bölmeyi rüyalarında görenler, bu rüyanın sonunda kâbus görür.”

Kendinden emin, ülkesinin gücünden emin, vatandaşından emin, devletin kurumlarından emin bir söylem bu. Sorunları olduğundan fazla büyüterek içinden çıkılmaz hale getirmeyen, herkesin birbirine kuşku ile bakmasını zorlamayan, gücünün fena halde farkında, özgüveni yerinde, sorunların üstesinden askeri ve siviliyle birlikte gelmeyi tavsiye eden bir söylem...

Amerika'ya şu günlerde Türkiye adına verilebilecek en doğru mesaj böyle bir sivil yaklaşım olurdu zaten.

yenişafak



Bu yazı 705 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,425 µs