En Sıcak Konular

Hüsnü Mahalli


Hüsnü Mahalli
0 0 0000

Nükleer İran



Son bir yıldır herkes ve özellikle ABD, İsrail ve bazı Avrupa ülkeleri İran’ın olası nükleer bombalarından söz ediyor.

Bazıları da İsrail ya da ABD’nin bu yıl içinde İran’a yönelik bir saldırıda bulunacağını söylüyor. Bunun olası olup olmadığını tartışmadan önce Batı’nın bu konudaki ikiyüzlülüğünü bir kez daha anlatalım.

Elbette burada İsrail’in sahip olduğu en az 500 kadar nükleer, biyolojik, kimyasal ve başka bombalardan söz etmeyeceğiz.

Nasıl olsa bu hiçbir işe yaramıyor.

Ama ben burada İsrail’in bölgesel tehlikesinden değil, daha çok Batı’nın geçmişte, yani İslam Devrimi’nden önce yani Şah döneminde İran’ın nükleer bir ülke olması için neler yaptığını anlatmaya çalışacağım.

İsrail’in 17 yıl süreyle Tahran Büyükelçisi olarak görev yapan Mair Azri geçenlerde anılarını yayınladı.

Bakın Azri özetle ne diyor:

‘1958’de ilk kez İsrailli atom bilim adamları gizlice Tahran’a giderek Şah’la bir araya geldiler. Konu İran’ın nükleer reaktör edinme çabası. Daha sonra dönemin Savunma Bakanı Şimon Perez, Şah ile Tahran’da görüşerek İsrail’in bu konuda İran’a yardımcı olacağını söyler. 1977 yılında da İsrail, Şah ile imzaladığı anlaşma ile İran’ın füze üretimine katkıda bulunacağı taahüdünde bulundu ve hemen işe koyuldu...’’

Peki bu arada ABD ve Avrupalılar ne yapıyordu? Önce ABD’ye bakalım.

ABD, 1957 yılında İran ile nükleer enerjinin sivil amaçlı kullanımını sağlayacak bir işbirliği anlaşması imzaladı. 1967 yılında ise ABD, İran’a ilk nükleer reaktörü teslim etti.

Bu arada İran’ın nükleer bilim adamları ABD’de yetiştiriliyordu. Nixon’ın 1972’de Tahran ziyareti ile ABD’nin İran’a desteği doruğa çıktı. Amaç; bölgede hızla gelişen Sovyet etkinliğini durdurmaktır.

Bunun üzerine Şah Pehlevi, ABD’den aldığı destekle nükleer güç programını açıklar ve İran Atom Enerjisi Ajansı’nın kuruluşunu ilan eder. Kısa bir süre sonra da ABD Atom Enerjisi Komisyonu Başkanı, Tahran’ı ziyaret eder. Hemen peşinden Dışişleri Bakanı Kissinger, Tahran’a gider ve Mart 1975’te ABD ile İran arasında imzalanan ve 15 milyar dolarlık nükleer reaktör kurma anlaşmasının altyapısını hazırlar. Daha sonra Başkan Carter, Aralık 1977’de İran’ı ziyaret ederek bu ülke ile nükleer alanında en önemli anlaşmayı parafe eder ve bu anlaşma Temmuz 1978’de imzalanır. Ve ABD bu anlaşma ile İran’ın nükleer bir ülke olması için elinden gelen her şeyi yapmaya başlar.

Gelelim Avrupalılara...

1974 yılında İran, ilk nükleer reaktör inşası için Fransa ile bir anlaşma imzaladı. Bir yıl sonra Şah, Fransa, İtalya, Belçika ve İspanya’nın ortak olduğu özel bir uranyum zenginleştirme şirketinin %10 hisselerini satın aldı. 1976 yılında İran, 6 adet nükleer güç reaktörü için Almanya ile anlaşma imzaladı. Tabii bu arada İranlı bilim adamları adı geçen Avrupa ülkelerinde kendilerini geliştiriyordu.

Şubat 1979’de Humeyni Tahran’a dönüp Şah kaçınca her şey değişti.

Çünkü ülkede artık bir İslam Cumhuriyeti var ve yaklaşık 30 yıl süreyle ABD ve İsrail’in mutlak hizmetinde bulunan Şah Rıza Pehlevi ülkeden kaçarak sığınacak yer arıyordu. Üstelik ne İsrail ne de ABD ona vize bile vermiyordu.

Yani alabildiğine kullanılan Şah hazretleri artık bir paçavra gibi bir kenara atılmıştı.

Ama aynı Şah’ın oğlu ve yandaşları hâlâ aynı Amerika, İsrail ve Avrupa’dan medet umuyor... Çok ilginç?

Dönelim nükleer İran’a.

Şah’lı İran’ın nükleer bir ülke olması için her yola başvuran ABD, İsrail ve Avrupa’nın bazı ülkeleri şimdi Humeyni’nin İran’ına karşı ortak bir çaba içinde.

Üstelik aynı bu ülkeler Hindistan ve Pakistan’a yeşil ışık yakarak bu iki düşman ülkenin nükleer bombaya sahip olmasına izin verdi.

Şimdi tüm bu gerçekler ortadayken İsrail Başbakanı Olmert, Ankara’ya gelip Başbakan Erdoğan’a, “İran’ın olası nükleer bombaları hepimiz için çok tehlikelidir” deyip kendi saldırgan politikalarına Türkiye’nin desteğini istiyor.

Üstelik aynı İsrail, ABD ve Avrupa ülkeleri Şah’ın İran’ına verdikleri nükleer desteği her nedense Türkiye’ye vermeyi düşünmemişti !

ABD ve NATO bunun yerine atom bombalarını başta İncirlik olmak üzere Türkiye’deki askeri üslerinde stok yapmayı tercih etmişti.

Sizce de bu işte bir gariplik yok mu?

Akşam



Bu yazı 923 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Haziran 2012 Sona doğru...
    • 18 Haziran 2011 Zeka sorunu
    • 12 Mart 2011 Osmanlı Kaddafi
    • 20 Kasım 2010 Hukuk-guguk
    • 16 Kasım 2010 Bugün bayram
    • 6 Kasım 2010 Umutlar boşuna
    • 2 Ekim 2010 Zor süreç
    • 20 Mart 2010 Uğursuz Tepe
    • 26 Temmuz 2009 Kürt seçimleri, Irak ve Türkiye
    • 3 Nisan 2007 Propaganda! 
    • 20 Şubat 2007 Nükleer İran
    • 9 Ocak 2007 Irak, petrol, Somali ve... 
    • 26 Aralık 2006 Şantaj! 
    • 12 Aralık 2006 Sorumlu İsrail!
    • 5 Eylül 2006 1701 ve 1706
    • 1 Eylül 2006 Yine tezkere!
    • 7 Temmuz 2006 Türkiye ve Ortadoğu’dan!
    • 4 Temmuz 2006 Erdoğan ve ‘OGK’
    • 30 Haziran 2006 Hamas hükümeti!
    • 30 Mayıs 2006 Nefes borusu!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,269 µs