En Sıcak Konular

Cevdet Batu



Cevdet Batu
0 0 0000

Mine Kırıkkanat: “Taş gibiyim”



Bu sütunda daha önce Mine Kırıkkanat ile ilgili bir yazı okumuştunuz. Aslında Kırıkkanat ile ilgili yeni bir yazı ismimi onunla özdeşleştirmeye başlayacak, ama ne yapayım… Sürekli “benimle ilgili yaz” diyor. Ben de kıramıyorum.

Kırıkkanat’ın 20 Şubat 2007 tarihli yazısı bir hayli ilginç. Bir kere başlık fazlasıyla “irrite”: Nasıl Avrupalı oldum? Kırıkkanat’ın sorduğu bu soru “Avrupalı doğulmaz olunur” mantığından yola çıkıyor. Tabi böylece kendisine “Avrupalı olabilme” yolunu açıyor. Ama bu konuya girmeyelim. Zira sevdiği memleket Fransa’da hakkında açılan haksız davalar Avrupalıların kendisini kabullenemediğinin açık bir göstergesi. Fransızların gözünde Avrupalı olmak için "Avrupalı doğmak" gerekiyormuş demek ki. Göçmenlere tavrı bunun küçük bir kanıtı zaten.

Şimdi asıl konumuza dönelim. Konumuz Kırıkkanat’ın yazdıkları ile ilgili. Kırıkkanat Maliye’nin hakkında yaptığı gizli incelemeden yakınıyor. Sebebi malum. Kanaltürk ile ilgili yapılan incelemeye Mine Kırıkkanat’ın hesapları da dahil edilmiş. Kırıkkanat bunun bir haksızlık olduğunu, Gelirler Müdürlüğü’nün hakkındaki bilgileri Vergi Usul Yasası’nın 140. maddesine göre yaptığını, ancak maddenin açık olduğunu belirtiyor. 140. madde şunu söylüyor: “Vergi incelemesi yapanlar, incelemeye tabi olana bunun mevzuunu işe başlamadan evvel açık olarak izah ederler.” Ancak Kırıkkanat’a bu konuda hiçbir bilgi gitmemiş. Eğer bu doğruysa Kırıkkanat’ın haksız bir tutumla karşı karşıya olduğu bir gerçek. Seversiniz sevmezsiniz, ancak hukuku savunan herkesin şimdi Kırıkkanat’a destek olması gerekiyor. Bugün ona, yarın size… Ben de buradan bu hukuk dışı işlemin sonlanması ve işlemlerin yasaya uygun bir şekilde yapılması çağrısı yapıyorum. Gelirler Müdürlüğü’nün dikkatine…

Kırıkkanat haklı olarak bu duruma çok kızmış. Kırıkkanat kızmış kızmasına ancak meydan okumaktan da geri kalmıyor. Diyor ki “zamanında Fransa’da da hakkımda usulsüz işlemler yapılmıştı, ancak ben hukuk yoluyla bunların üstesinden geldim.” Yani şunu söylemek istiyor: Bu kez de üstesinden gelirim. Kırıkkanat hukuksuz bir işlemle karşı karşıya kaldığı için onu bu noktada desteklemekten başka çaremiz yok. Desteğimiz arkasında… Sonuna kadar…

Ancak Kırıkkanat’ın uzun bir süredir ekranlarda ortaya koyduğu tavır desteğimizi buruklaştırıyor. Zira Kırıkkanat’ın tutumunda küçük de olsa bir çiftestandart var sanki. Örneğin “fazlasıyla idealist” olan Kırıkkanat Başbakan’ın “altınlarım oğlumun düğününden” sözüne istihza ile yaklaşırken, birlikte program yaptığı Tuncay Özkan’ın “17 milyon dolar sünnetimden kaldı” sözlerini ciddiyetle karşılayabiliyor. En azından gazeteci dikkatiyle konuya eğilmiyor. Sorgulamıyor.

Kırıkkanat yazısını “Bu kez baltayı taşa vurdu ve o taş benim” diye bitiriyor. Diğer bir deyişle “kendisini yemeye çalışanlara” gözdağı veriyor. Hukuk yolunu sonuna kadar kullanacağım diyor. Hukuk mücadelesinde kendisini destekliyorum. Ancak şunu da söylemeden edemeyeceğim: Sevgili Mine, sen idealist bir insan olabilirsin. Hesapların tertemiz olabilir. Buna inanıyorum. Ancak Başbakan’ın altınlarına gösterdiğin ilgiyi, birlikte program yaptığın ismin hesabına da göster. “17 milyon dolar sünnetimden kaldı” diyebilen bir gazeteci o. İşe buradan başlayabilirsin…



Bu yazı 1,073 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2008 Kissinger Erdoğan'a ne yazdı
    • 22 Kasım 2007 Türk usulü çalışkanlık: Yumurta kapıya dayanınca!
    • 16 Kasım 2007 ‘Vahdettin haindir’ diyenler parmak kaldırsın!
    • 17 Ekim 2007 Göğsümdeki Amerikan bayrağı!
    • 14 Ekim 2007 Kimin nesi bu Facebook?
    • 7 Ekim 2007 Müjde Ar’ın gazoz kapağı
    • 5 Ekim 2007 Asıl Truva atı Fransa’ymış…
    • 26 Eylül 2007 Korku rehberi: Türbanlılarla ilgili acayip saptama!
    • 21 Eylül 2007 “Çok istiyorsa türbanı Erdoğan ve Gül taksın!”
    • 17 Eylül 2007 'Allah’tan Sami’ye: Türk muhafazakarlığının yeni harfleri!
    • 11 Eylül 2007 'Hain kılıçlar' neremize değdi?
    • 2 Eylül 2007 11 Eylül’den önce, 11 Eylül yazısı
    • 23 Ağustos 2007 Bekir Coşkun da beni kovacak mı?
    • 9 Temmuz 2007 Meydanlarda seçim kakofonisi!
    • 5 Haziran 2007 Yeniler için en önemli ders: Bir kişiden uzak durun!
    • 21 Mayıs 2007 “Putin’in gizli ordusu!”
    • 5 Mayıs 2007 Muhtıra günlerinde aşk!
    • 29 Nisan 2007 Deniz Baykal’a güzellemedir!
    • 24 Nisan 2007 Habertürk’ü yakan Melih Meriç değil, Bülent Arınç!
    • 13 Nisan 2007 Huzur formülü!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,324 µs