En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Orhan Pamuk'un tahtı sallanıyor...



Hakkında olumsuz bir sürü şey söylenebilir ama, ben seviyorum bu adamı... "Bu adam" dediğim Zülfü Livaneli.

Bir kere, "laftan anlayacak" biri izlenimi bırakıyor insanın üzerinde, türdeşlerinden farklı bir "solcu" portresi çiziyor.

Evet, Atatürkçüdür, şudur budur, tehlike ortadan kalktığında acayip demokrat havalarına bürünmektedir, arada bir kendini tutamayıp "karşı devrim" filan gibi laflar etmektedir, Oray Eğin'in de haklı olarak yazdığı üzere bir tür "Atatürkçülük ticaretiyle" geçinmektedir ama, Zülfü Livaneli iyidir.

Ben, dizginleyemediği hırsını beğenmiyorum.

Hatta, çocukca buluyorum.

Bir tarihte "solu toparlayacak lider adayı" olarak çıkmıştı ortaya. Keşfedilmeyi bekliyordu. Hatta, "bölünmüş sol" görüntüsü veren liderlerden (mümkünse) anlayış göstermelerini istiyordu.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olduğu günleri hatırlıyorum; rakipleriyle televizyonda açık oturuma çıkmıştı, projelerini anlattı. Güzel de anlattı... İstanbul'u kültür başkenti yapacaktı, çöpleri temizleyecekti, su getirecekti, çağdaş bir kent inşa edecekti, kongre salonları yapacaktı falan filan...

Böyle güzel güzel konuşurken, birden rakip adaya döndü, "Söyle bakalım" dedi azarlar bir üslupla, "Çabuk söyle Atatürkçü müsün?" Bu tavrını çok ayıplamıştım. Hâlâ ayıplarım.

Bir tarihte de, Hyde Park'taki "Live 8" konserini küçümsemişti. Hani, Pink Floyd, Madonna, Elton John, Paul Mc Cartney, Stevie Wonder ve Stinghani'nin katıldıkları dünya çapındaki organizasyon... Bir rivayete göre, bu konseri, 250 bin kişi izlemişti.

Evet, organizasyon büyük olmasına büyük, katılan sanatçılar devasa olmasına devasaydı da, toplanan kalabalık Livaneli izleyicilerinin yanında neydi ki! Ömer Zülfü Livaneli tek başına 500 bin kişiye seslenmişti.

Bir röportajında aynen böyle diyordu: "Bu ne ki, ben Ankara Hipodrom meydanında tam 500 bin kişi topladım."

Hoş adam, sevimli adam ama böyle megoloman yanları da var.

Doğru, Livaneli tek başına 500 bin kişi toplamıştı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kalabalık, en muhteşem korosunu oluşturmuştu da, yanlış hatırlamıyorsam, o bir konser değildi. Başka bir şeydi... Benzetmek gibi olmasın da, bir tür siyasi nümayişti... "Paşa, başkanı hizaya soktu", "İşi bu defa silahsız kuvvetlerce halletsin" manşetlerinin atıldığı günlerde, kendilerine iş ihale edilen kalabalıklar Hipodrom meydanını doldurmuşlardı. Eh, gelmişken de birkaç Livaneli şarkısı dinlemişlerdi. Olay bundan ibarettir.

Bu kadar açıklama, sözü "romancı Zülfü Livaneli"ye getirmek içindi.

Dikkat ettim, kitaplarında artık "Livaneli" imzasını kullanıyor. Ömer Zülfü'yü kaldırmış. İyi de etmiş. İsim böyle daha akılda kalıcı, daha sade... Hem, başka çağrışımlara da açık. İtalyan ismi gibi... Yabancılar büyük ihtimalle "Livanelli" diye okuyacaklardır. Zaten çoğunluk onu İtalyan zannediyormuş. Bunu bir röportajında kendisi söylemişti: "Beni İtalyan sanıyorlar, hah hah ha..."

Şu sıra ağırlığı edebiyata vermiş durumda. Romanları Türkiye'de, Avrupa'da peşpeşe baskılar yapıyor. Ajanslarla yeni anlaşmalar, yeni angajmanlar... Bir de ödül aldı yanlış hatırlamıyorsam; "en iyi çeviri ödülü" gibi bir şey... Fransa Cumhurbaşkanı'ndan da tebrik mesajı aldı. Chirac "Mutluluk"u okumuş, çok beğenmiş: "Nice başarılara" diyor. Bu romanı ben de okumuştum ama, eh işte... Kötü değilse de, o kadar iyi de sayılmazdı. Bildiğimiz Livaneli romanı işte.

Önümüzdeki dönemde "yeni dünya"ya açılacak, romanları bu defa Amerika'da, Kanada'da, hatta bazı Latin Amerika ülkelerinde yayınlanacak.

Bu başarıyı, bu üstün piar gayretini görünce "acaba?" diyor insan...

Ulan acaba?

Bir romancı olarak Livaneli'nin Naipaul'dan, Coetzee'den, Kertesz'den, hatta "En çok Nobel alamayan Türk yazarı Yaşar Kemal"den, ödül için her türlü tuhaflığı yapmaya hazır Orhan Pamuk'tan ne eksiği var? Hatta, Naipaul ve Kertesz gibilerden fazlası var, eksiği yok. Olur mu, olur!

İstanbul'a belediye başkanı olamadı, solu toparlayamadı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı ihtimali de şimdilik uzak görünüyor... Niçin Nobel alamasın?

İçime doğdu. Vallahi olur!



Bu yazı 740 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,018 µs