Taha Kıvanç
0 0 0000
Ayakkabı
Genelkurmay ayakkabının tekini attı, günlerdir gözüme uyku girmiyor...
Adamın biri üst katında geceleri çalışan bir kadının oturduğu bir apartmanda yaşarmış... Kira ucuz olmasa kadının işten döndüğü sırada yaptığı gürültüden duyduğu rahatsızlık yüzünden evden çıkacak... Defalarca kadını uyarmış, apartman yöneticisine şikâyet etmiş, nâfile... Sonunda, kendini kadının döndüğü saatte uyumaya alıştırmış adam... Bir hışım kapıdan giriyor, üzerindekileri bile çıkarmadan kendini yatağa atıyor, önce bir tekini sonra diğerini olmak şartıyla ayakkabılarını fırlatıyormuş kadın... Adam da o dakikada gözlerini kapatıp uyuyormuş...
Bir gün aşağı kattaki komşusunun uyarısını hatırlayacağı tutmuş kadının, ama ayakkabısının tekini çıkarıp yere fırlattıktan sonra... Ertesi günü adamı işyerinde gözleri şiş görenler şaşırmışlar. Adam, "Sabaha kadar ayakkabının öteki tekini de fırlatmasını beklediğim için gözüme uyku girmedi" demiş...
'Atabeyler çetesi' adıyla anılan oluşumla ilgili Genelkurmay açıklaması benim üzerimde teki fırlatılmış ayakkabı etkisi yaptı. Açıklamada, yakaladığı asker kişiler hakkında Emniyet'in Genelkurmay'ı zamanında bilgilendirmediği, olayın gazetelerden öğrenildiği serzenişi yer alıyor; buna karşılık olayın kendisiyle ilgili hiçbir değerlendirmeye yer verilmiyor...
Gazetelerde çıkanları ihbar kabul etmiş Genelkurmay ve üç askerî personeli Askerî Ceza Kanununa göre yargılamak üzere tutuklayıp cezaevine koymuş... Açıklamada bu bilgi de bulunuyor. Kamuoyunun dikkati yoğunlaşmışken, kısa da olsa olayın kendisiyle ilgili bilgi verilseydi, açıklamadan sonra da süregiden spekülasyonların önüne geçilmiş olurdu.
Sabah'taki haberde sözgelimi, serzenişin altı çizildikten sonra, "Açıklamada, operasyonlarda tutuklanan askerî personele sahip çıkılmazken, bunlarla ilgili gerekli adlî süreç için düğmeye basıldığı" belirtiliyor...
Radikal'den Murat Yetkin olayı yakından izleyenlerden... Dün, farklı bir konuyu işlerken bile Genelkurmay açıklamasına değinmeden edememiş. Okuyalım:
"Dün Genelkurmay Başkanlığı'nın Eryaman olayına ilişkin ilk açıklaması geldi. Daha önce Emniyet Sözcüsü İsmail Çalışkan, gözaltına alınanlar arasında asker olduğunu anlar anlamaz askeri makamlara bilgi verildiğini söylemişti. Genelkurmay ise, kendilerinin olaydan ilk bilgisinin gazete haberleri yoluyla olduğunu, ancak o arada bütün ayrıntıların medyaya sızdırıldığını söyledi. Her iki açıklamanın da doğruyu tam olarak yansıttığını varsaymamız gerekiyor. Bu durumda ise gözaltına alınanların kimlik tespitinin, gazeteci hesabına göre, 15-16 saat kadar sürmüş olması gerekiyor.
"Genelkurmay açıklaması bunun yanı sıra, bir yüzbaşı ve iki astsubayın askeri malzeme gizleme ve zimmete geçirme suçlamasıyla tutuklandığına da açıklık getiriyor. Ancak bu açıklama, o askerler ve sivillerin ordu malzemesi silahlarla birlikte Eryaman'daki evde ne aradıkları ve ne yapmaya çalıştıkları sorusuna henüz yanıt vermiyor; soruşturma sürüyor demekle yetiniyor."
Açıklama, belli ki, onun üzerinde de fırlatılan tek ayakkabı etkisi yapmış...
Çete, Emniyet'in ilgi alanına bir imzasız e-mail ile girmiş; bazı gazetelere olayla ilgili ayrıntılar Genelkurmay önünde randevulaşarak verilmiş...
Enis Berberoğlu, durumu değerlendirirken, Hürriyet'te, "Genelkurmay'ın önünde güvenlik kameraları var, tezgâhı kuranlar kayda geçmişlerdir, bekleyelim" dedi ilk gün; dün ise daha ilginç bir tespitte bulundu: "Çeteler sadece yasal iktidarın değil ve fakat Türk Silahlı Kuvvetleri'nin emir-komuta zincirinin de düşmanı. Demek ki tehdit aslında demokratik rejime! Dolayısıyla siyasi otoritenin mantar gibi bitip aynı hızla yakalanan çeteler için askeri suçlaması abesle iştigal. Aksine ortak düşmana karşı komutanlarla işbirliğine gitmesi çok daha akılcı olur."
Konuya en farklı yaklaşım Zaman yazarı Mustafa Ünal'dan geldi. Okuyalım: "Anlayabildiğim kadarıyla içeride bir güç -adına rahatlıkla derin devlet diyebilirsiniz- provokasyonları önlemeye, su almaya başlayan geminin batmasını ve tehlikeli sulara sürüklenmesini engellemeye çalışıyor. Çetelere karşı operasyonları bu kapsamda değerlendirmek mümkün..."
Gazeteci meraklı ve zihni sürekli sorularla dolu kişidir; konuya el atan bütün meslektaşlar, hakkında fazla bilgi sahibi olmadıkları bir konuda el yordamıyla görüş açıklamaya çalışıyorlar. Benim de yaptığım o. Bu yüzden, çeteleşmeyi derin devlete bağlayan olduğu gibi, çetelerden kurtulma operasyonunu derin devletin kâr hanesine yazan da çıkıyor...
Ayakkabının ikinci teki atılsa hepimiz rahatlayacağız...
Bu yazı 791 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
17 Eylül 2012
Hem okudum, hem de yazdım
-
4 Eylül 2012
CIA başkanı neden geldi?
-
16 Temmuz 2012
Vicdanım buna da elvermiyor
-
2 Temmuz 2012
Suriye nasıl bir ülke, Suriyeliler nasıl insanlar...
-
21 Mayıs 2012
Bir geziden ilk notlar
-
15 Mayıs 2012
‘Yeni CHP’ nihayet sözcüsünü buldu
-
16 Nisan 2012
Hangi patron, hangi yönetici, hangi yazar içeri alınır?
-
23 Mart 2012
Ben demedim, o dedi
-
13 Mart 2012
Köşemi bugün Cumhurbaşkanı Gül’e bırakıyorum
-
9 Mart 2012
TR325 kodadlı becerikli uzman...
-
20 Şubat 2012
‘Operasyon’ diye ben buna derim
-
30 Ocak 2012
Davos’ta Türkiye dersi
-
27 Aralık 2011
Bu yılın Cumhurbaşkanlığı büyük ödülü...
-
12 Aralık 2011
Ak Parti üzerine hesaplar
-
9 Aralık 2011
Gül vetoya ne zaman karar verdi?
-
14 Kasım 2011
Kriz çıkaranlar gidiyor, ama yerlerine gelenler de yabancımız değil
-
24 Ekim 2011
Kaddafi’nin son demleri...
-
3 Ekim 2011
Dr. Sallaso’nun kunduzunun izinde
-
29 Ağustos 2011
Ben meraklı bir insanım, özür dilerim
-
26 Ağustos 2011
Bütün kepazeliklerin anasını açıklıyorum
Yorumlar
+ Yorum Ekle