En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Ya sen onları, ya onlar seni …



Bazen kendimizin en aşırı eleştirmeni olacak kadar özgüven sahibiyizdir, “Türk gibi başla” biçiminde formüle edilmiş deyişi bayağı sık kullanırız. Bir heves ve iyi niyetle başlarız herhangi bir işe, kendi kendimizi gayrete getirdiğimiz de olur, ama sonrası? Sonrası pek gelmez; iyi başlayan nice iş elimizde pespaye hale dönüşür…

Hrant Dink cinayeti örneğini ele alalım. “Hrant'ı kaybettik, ama hiç değilse kâtiller, azmettiriciler ve onları parmaklarında oynatan kuklacılar bu defa bulunacak” tesellisi hangimizin gönlünden geçmedi? Kâtil aynı gün yakalandı, azmettiricilere ulaşmak da fazla vakit almadı; daha önceki siyasî cinayetlerde pek rastlamadığımız bir ataklık, bir gayretle karşılaştık cinayet sonrasında…

Fakat işte o kadar… Cinayetin üzerinden dolu dolu iki ay geçti ve bir arpa boyu yol alınamadığı duygusu herkeste yaygınlaşıyor bugün; çocuk yaştaki iki-üç gencin kendi başlarına planlayıp hayata geçirdikleri 'mükemmel bir siyasî cinayet' olarak tarihe geçeceğe benziyor Hrant Dink suikastı… İrtibatlar, iltisaklar, işbirlikleri ortada görünmüyor…

Oysa kamuoyuna yansıyan ve yalanlanmayan bilgilerle bile ahtapotun kollarının nerelere kadar uzandığı fark ediliyor. Yapbozun parçaları masanın üzerinde dağınık gibi duruyor, ancak yakından bakıldığında her parçanın hemen yanındaki diğer parçayla bütünleşebildiği de belli. Bütün yapılması gereken, yan yana duran parçaları en yakınındakilerle bir araya getirmekten ibaret…

Bu cinayet bütün irtibatlarıyla çözüldüğü takdirde, son bir-iki yıl içerisinde meydana gelmiş başka eylemlerin künhüne vâkıf olmak da imkân dâhiline girecek. Rahip Santori'yi öldüren reşit olmamış genci kiliseye yollayan, Danıştay baskınını gerçekleştiren avukatı görevlendiren örgütün ipuçları Hrant Dink cinayetinde etrafa saçılmış durumda. Bu eylemlerin başlatıcısı Trabzon'daki McDonalds'ı bombalama olayının fâili, Hrant Dink cinayetinin de azmettiricisi olarak tutuklu değil mi?

Gözaltında alınan ifade tutanaklarına, görgü tanıkları ile yakınların ifadelerine vâkıf olmak gereksiz; kamuoyunun bildikleriyle bile örgüt bağlarını keşfetmek ve aleyhine iddianame hazırlamak mümkün. Gerçek buyken, şiddet örgütünün bütün unsurlarını hesaba çekmeyi bir tarafa bırakın, göz yumanlar, ihmalci davrananlar ve delil karartanlar aleyhine bile herhangi bir işlem yapıldığı görülmedi…

Bunun sebebini, herkesi işin içine sokan derin bir 'komplo'da arıyor değilim. Hayır, bu durumun en önemli sebebi, bürokrasi çarkı ve yargı sisteminin çalışma biçimi… İçişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı konunun üzerine ne kadar özveriyle eğilirse eğilsin, bugünkü yapılarıyla, ülkemizin karşı karşıya bulunduğu türden siyasî ayak oyunlarının üstesinden gelemezler. Siyasî suikastların bugüne kadar herkesi tatmin edecek bir sonuca ulaşamamasının 'derin devlet' yapılanmasıyla bir ilgisi herhalde var; ancak istense bile sonuç alamayacak dağınıklıktaki bürokratik yapıyı da unutmayalım.

Bizde güvenlik güçleri de, yargı da dosya sistemiyle çalışıyor; her cinayet ve toplumsal olay için ayrı ekip görevlendiriliyor, ayrı dosya açılıyor, her dosyaya ayrı yargıçlar bakıyor. Fotoğrafın bütününün görünmemesi, bir eylemle diğerleri arasındaki ortak noktaların gözden kaçması bu yüzden…

Dink suikastından hemen sonra birkaç kez burada da ifade ettiğimiz yeniden yapılanma ihtiyacı bu gerçeğe dayanıyor. 'Kamu güvenliği bakanlığı' adıyla yeni bir yapılanmaya ve sonuncudan başlayarak 1990 ocak ayındaki Muammer Aksoy suikastına kadar bütün siyasî şiddet olaylarının dosyalarını tek elde toplamaya ihtiyaç var. İlgili her bakanlığın en deneyimli elemanlarını bir araya getirecek yeni yapılanma için daha kolay çalışmasını sağlayacak yasal düzenlemeye de gidilebilir.

Bu iki aylık performansa bakılacak olursa, hükümet, kendi varlığını da hedef aldıkları bilinen çeteleri darmadağın etmeyi de mümkün kılabilecek bu büyük fırsatı henüz değerlendiremedi; böyle devam ederse, korkarım, çeteler, başka yolla da olsa, hükümetin sonunu getirebilir.

 
 yenişafak



Bu yazı 736 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,397 µs