En Sıcak Konular

Cengiz Çandar


Cengiz Çandar
0 0 0000

Genelkurmay, Erdoğan’ın önünde durmayacak



Açıklama, açıklama üstüne. Önce, bir önceki Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün “Darbe Günlüğü” üzerindeki beklenmeyen açıklaması, ardından TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin birdenbire Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın merakla beklenen açıklamasının önüne gelen basın toplantısı ve en nihayet Büyükanıt’ın “bomba” olacağı önceden medya ve kamuoyu tarafından “satın alınmış” olan açıklaması...


Bunların tümü aslında birbiriyle “organik” ilişkide ama en önemlisi ve en fazla merak edileninden başlayalım; Yaşar Büyükanıt’tan. Ve, onun açıklamasında “en meraka değer” konudan.

TSK, Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı konusunda ne diyor? Buna engel olmayı tasarlıyor mu?

Tayyip Erdoğan’ın adaylığı açıklanmış değil. Hatta, bizzat kendisi dün adaylık açıklamasının 25 Nisan günü saat 24’e doğru, yani yasal sürenin son dakikalarında yapılacağını bildirdi. Ama, kendimizi aldatmayalım. Türkiye’deki tartışma, uzun süredir ve bugün, Tayyip Erdoğan olacak mı, olmayacak mı?

Daha da açalım: Asker tarafından şu ya da bu yolla engellenmez ise Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasında hiçbir engel yok. Kendisi istiyorsa ki, istediği biliniyor- ve parlamentoda güvenliği bir çoğunluğu elinde bulunduran partisi, Ak Parti kendisini desteklediği taktirde, seçilememesi diye bir şey söz konusu değil.

O nedenle, bugüne dek Cumhurbaşkanı seçimlerinin tarihçesindeki Silahlı Kuvvetler’in rolü belleklerde olduğu için, Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı konusunda “asker ne diyecek?”, bir başka deyimle “asker açıkça ‘istemiyoruz’ derse, Tayyip Erdoğan aday olur mu?” soruları gündemde duruyordu. Büyükanıt, dünkü açıklamasıyla, Tayyip Erdoğan’ın seçilebileceğine ilişkin “tereddütleri” ortadan kaldırdı.

Gerçi, “Cumhurbaşkanı kimliği”ne ilişkin, “Cumhuriyet’in temel değerlerine bağlı”, ayrıca “üniter devleti savunacak” ve TSK ile aynı temel değerleri paylaşan, bunlara “sözde değil özde bağlı” tanımı, Genelkurmay tercihinin Tayyip Erdoğan olmadığı imasını akla getirebilir ve bu doğru da olabilir ama “Cumhurbaşkanı’nı Meclis’in seçeceğini” söylemesi, “Anayasa’yı, mevzuatı, hukuku bildiklerini” belirtmesi ve tüm basın toplantısı döne döne “yasal sınırlar içinde kalmaya özenli” bir askeri yetkili profili çizmesi, Tayyip Erdoğan’a “Cumhurbaşkanlığı yolu”nun “asker tarafından açıldığı” şeklinde pekala yorumlanabilir.

Hem kim, çıkacak ve inandırıcı biçimde, Türkiye’nin Başbakanı’nın “Cumhuriyet’in temel değerlerine sözde bağlı” olduğunu, “özde bağlı olmadığını” söyleyebilir?

Kim, şu andaki verilere göre, kesin bir genel seçim zaferine doğru gitmekte olan ve beş yıla yakın bir süredir Başbakanlık koltuğunda bulunan kişinin, Cumhuriyet’in temel değerlerine aykırı olduğunu ileri sürebilir ve bu kişinin milyonlarca kişi tarafından oy potansiyeli taşıdığını göz ardı edebilir?

Böyle bir durum, “rejim tehlikede” anlamına gelir ve “askeri müdahale”ye kendince “meşruiyet” verir. Daha önceki askeri darbelerin veya müdahalelerinin gerekçesi hep böyle olmuştu.

Öyle bir durum, Genelkurmay Başkanı, TSK’nın “anayasal sınırları” içinde davranacağını söylediğine göre yok demektir.

 

***      ***      ***

 

Hilmi Özkök’ün Büyükanıt’tan bir gün önce Anadolu Ajansı’na yaptığı beklenmedik açıklamayı da bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Özkök, “darbe günlüğü” konusunda “yoktur”, yani “darbe girişimi olmamıştır” demekten  özenle kaçındı. Mefhum-u muhalifinden hareket edersek, “Benim zamanımda böyle girişimler olmuştur ve bana toslayıp başarıya ulaşamadılar” demek istediğine hükmedilebilir. Böylece, Hilmi Özkök, kendi zamanında özel bir özen gösterdiği TSK’nın “yasal sınırlar içinde kalma” ölçüsünü, halefine (Yaşar Büyükanıt), merakla beklenen basın toplantısının arifesinde iletmiş oldu.

Büyükanıt’tan bir saat önce tamamladığı basın toplantısında TBMM Başkanı Bülent Arınç da, “Meclis’in Cumhurbaşkanı seçme iradesini hiçbir kişi ve kurumla paylaşmayacağını” üzerine basa basa vurguladı.

Bütün bu “arka plan” ile birlikte, Yaşar Büyükanıt’ın önemli basın toplantısının “lafzı ve ruhu” birleştirildiğinde, tekrar ediyoruz, Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı yolu döşenmiş oluyor.

Ancak, bu noktada, bir “dipnot”; Yaşar Büyükanıt, Cumhurbaşkanlığı seçimi için “Meclis karar verecektir” dedikten sonra ekledi: “Seçildikten sonra görüşümüzü bildiririz.”

Bu ne demek?

Yeni Cumhurbaşkanı’nın, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerine özde değil sözde bağlı olup olduğu, “davranışlarıyla ortaya koyması” izlenecek. Cumhurbaşkanı, aynı zamanda TSK’nın “Başkomutanı”. Dolayısıyla, kurum yani Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesi olan Genelkurmay, Türkiye siyasetindeki “özerk” ve “hakem” konumunu koruyacak. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olursa, Cumhuriyet’in temel değerlerine sözde değil özde bağlılığı, davranışlarına bakılarak, izlenecek ve denetlenecek.

Yani, dünkü basın toplantısından sonra “iki aşamalı” bir durum ile karşı karşıyayız.

1.         Türk Silahlı Kuvvetleri, Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimine giden yola “müdahil” değil;

2.         Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, TSK tarafından yakından izlenecek.

 

 

***       ***        ***

 

Bu durumda, yarın (14 Nisan) Ankara’da yapılacak olan ve günlerdir hazırlığı yapılan büyük “laiklik gösterisi” ya da bir başka deyimle “Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na hayır mitingi”nden ne beklemek gerekiyor?

Toplantının başını çeken Atatürkçü Düşünce Derneği ve başkanı eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur. Hani, şu tartışma konusu olan “Darbe Günlüğü”nün baş kahramanı Şener Eruygur. Hakkında, “darbe girişimi”nden ötürü soruşturma başlatılan kişi. “Darbe Günlüğü”nü dikkatle okuduğunuz vakit, “askeri darbe”ye giden yolun, tıpkı yarın yapılacak gösteriler türüyle hazırlanması öngörülüyor. Ancak, Şener Eruygur’un bu kez tasarladığı gösteri, “Darbe Günlüğü”nde söz edilen hesapları gibiyse ve, tabii o Günlük gerçek ise- bir kez daha amacına ulaşamayacak ve foslayacaktır.

Yaşar Büyükanıt’ın dünkü basın toplantısının, belki de, en can alıcı noktası bu “olgu”yu ortaya koymasıdır.

referans



Bu yazı 967 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 2 Mart 2012 'İç savaş salgını' ve 'korunma yolları'...
    • 8 Şubat 2012 Türkiye, Suriye'de savaşa mı gidiyor?
    • 13 Temmuz 2011 Diyarbakır DTK'nın, BDP Ankara'nın
    • 22 Haziran 2011 Türkiye'nin doğru Suriye pusulası
    • 14 Haziran 2011 Yeni anayasa için AK Parti-BDP-CHP uzlaşması
    • 13 Mayıs 2011 İktidar Kürt sorununu anlamalı
    • 16 Nisan 2011 AK Parti'nin Güneydoğu'da 'siyasi ricatı...'
    • 12 Nisan 2011 Aday listelerini okuma kılavuzu
    • 1 Mart 2011 Hoca ve 28 Şubat'ın cenazesi
    • 22 Şubat 2011 Libya: Osmanlı dominosu ve Bingazi'deki kan davası
    • 19 Şubat 2011 Ergenekon faturası
    • 5 Şubat 2011 Mısır'ın tarih yazdığı gün...
    • 8 Ocak 2011 Hizbullah tahliyesi mi rönesansı mı?
    • 5 Kasım 2010 TAK, ne kadar PKK, ne kadar 'Ergenekon?'
    • 29 Ekim 2010 'Tek Cumhuriyet'in iki Ankara'sı
    • 26 Ekim 2010 Bu gidişle katilden çocuk yaratılacak
    • 6 Ekim 2010 Washington'daki Türkiye
    • 1 Ekim 2010 Daha seyahatin başı, çözümün eşiği değil...
    • 29 Eylül 2010 Türkçeye onurunu iade edin
    • 21 Eylül 2010 Hakkâri provokasyonuna inat

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,658 µs