En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Demokrasi böyle bir şey



Cumhuriyetin anayasada ifadesini bulan niteliklerine 'sözde değil özde bağlı' olmak yalnız cumhurbaşkanlığı makamına gelecek kişide aranacak bir özellik mi? Devletin diğer önemli makamlarını işgal eden kişiler anayasada sayılmış niteliklerden uzak, sözü-özü farklı tipler olabilirler mi?

Garip gelse de, hayatî önemde bir soru bu.

Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın düzenlediği basın toplantısının medyaya nasıl yansıdığını hep birlikte gördük. Kimileri, “Org. Büyükanıt Tayyip Erdoğan'ın adaylığına geçit vermedi” biçiminde yorumladı konuya ilişkin sözleri, kimi ise aynı sözlerden Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'ya giden yolda önünün açıldığı sonucunu çıkardı. Tartışma bitmiş değil; televizyonlar “Onu dedi” veya “Şunu demek istedi” tarzındaki yorumları ekranlarına taşımaya devam ediyor…

İyi de, cumhurbaşkanlığı seçiminde cumhurbaşkanı olmak isteyen kişilerin adaylık koymadan önce devletin herhangi bir görevlisinden veya kurumundan 'onay' alma zorunluluğu var mı? Cumhuriyetin nitelikleri arasında 'vesayet' sözcüğü geçiyor mu? O halde konuyu Genelkurmay Başkanlığı ile ilintilendirmenin anlamı ne?

Galiba her birimizin Cumhuriyet idealine 'sözde değil özde' bağlı olmamız gerekiyor…

Demokratik sistemlerde devletin nasıl yönetileceği bellidir. 10 diploması bulunan biri ile adını zar zor yazabilen birinin 'eşit' sayıldığı rejimin adıdır demokrasi. Ne yapalım, bu böyle. “Demokrasiye karşı olmak için sıradan bir seçmenle beş dakika konuşmak yeter” dediği de kayıtlara geçmiş olan bir İngiliz devlet adamı, bu 'gerçeği' özümsemede sorun yaşayanlara, “Demokrasi kötü bir yönetim biçimidir, ama ondan önce denenen diğerleri çok daha kötüydü” diye mukabele etmiştir.

Bu sebeple, sevinelim veya üzülelim fark etmiyor, demokratik bir sistemde devletin seçimle gelinen makamlarının kim veya kimler tarafından işgal edileceği çok basit kurallara bağlanmıştır. Türkiye örneğinde genel kural şudur: “18 yaş üstündekilerin her beş yılda bir kullandığı oyla Meclis oluşur; en çok oyu almış partinin genel başkanı hükümeti kurmakla görevlendirilir; kurulan hükümet Meclis'ten güvenoyu alır ve görevine başlar…” Cumhurbaşkanı da yedi yılda bir yine Meclis tarafından seçilir… Cumhurbaşkanı olacak kişide iki özel şart aranır: 40 yaşın yukarısında olması, yüksek okul mezuniyeti…

Nitelikleri arasında 'demokrasi' sıfatı da yer alan bir Cumhuriyet'te anayasada belirtilen bu basit şartların ötesini aramak abesle iştigal etmektir…

Ne yazık ki, kurallar böyle…

Amerika'da 2000 yılında yapılan seçimlerde, George W. Bush, seçmenin yaklaşık yarısının oy kullandığı başkanlık seçiminde oy kullananların yarısından azının oyunu alabildi. Seçim kilitlendi, devreye giren Yüksek Mahkeme, daha az seçmen oyu almasına rağmen daha fazla eyalette seçim kazandığı için Beyaz Saray'a Bush'u oturttu. Her beş Amerikalıdan dördü Bush'u beğenmiyor bugün; ancak kimsenin aklına kurallarla oynamak veya seçmenlerin çoğunun desteğine sahip olmadığını ileri sürmek gelmiyor…

Kural kuraldır çünkü…

Amerikalılar o sistemi yaklaşık 250 yıldır uyguluyorlar. Demokrasiye daha önce geçmiş ülkeler de var ve oralarda da basit kuralların çıkardığı sonuçları kimse sorgulamıyor. Hiçbir konuda, anayasada öngörülenlere ek şartlar talep eden veya 'devletin bir makamının onay vermesi' yazılı olmayan kuralını öne süren de yok…

Bu gerçeği, –biraz vakit alsa ve gürültülü olsa da– bizler de öğreneceğiz…

Yeni Şafak



Bu yazı 808 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,193 µs