En Sıcak Konular

Mustafa Karaalioğlu


Mustafa Karaalioğlu
0 0 0000

Erdoğan'ın seçimi



Ne kadar meraklı, endişeli ya da heyecanlı soru varsa haftaya bugün cevaplanacak ve o cevap aynı zamanda, Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı'nın adı olacak.

O isim kim?

Çankaya'ya kim çıkacak?

Esasen doğru olan soru şudur: Erdoğan Köşk'e kendisi mi çıkacak, başka bir isim mi çıkartacak?

İki tahminin taraftarları da haklıdır… Zira her iki seçenek için de elde yeterince malzeme bulunmaktadır. Bizzat Başbakan'ın demeçleriyle, “Erdoğan çıkacak” diyenleri de karşıtlarını da doğrulamak çok kolaydır.

Aslında bu tablo aynı zamanda Erdoğan'ın zihninde çatışan farklı seçeneklerin de bir sonucu. Başbakan, yaklaşık 1,5 yıldır sürmekte olan Cumhurbaşkanlığı kavgasından galip çıkmasına; yani Çankaya'yı garantilemesine, yani istediği anda Köşk'e çıkacak durumda olmasına rağmen kararı zihninde hâlâ tartmaktadır, bu kesin.

Yani, o sert mücadeleden üstün çıkarak elde etmiş olduğu kazancı “şimdilik” partisi hesabına kaydettirmiş durumdadır.

Son günlerde sık sık dile getirdiği, “Koltuk derdi taşımıyorum, Cumhurbaşkanlığı'nda da gözüm yok” türünden cümleler politik manevra değil, yaşamakta olduğu karar sürecinin bir yansımasıdır. Daha dün, liderlerle görüşmesinde ısrarla sarfettiği “kesinleşmiş bir aday yok” cümlesi de öyle… Resmen olmadığı gibi, fiilen de adaylığı kesinleşmedi çünkü.

Başbakan Erdoğan elbette Cumhurbaşkanlığı'nı çok önemsiyor ve oraya çıkmasının sembolik değerini biliyor. Siyasi kariyeri açısından ne denli yüksek bir sıçrama yapacağının farkındadır. Özellikle, parti tabanı için Çankaya'ya çıkmış olmasının taşıdığı siyasal değeri hesaba katıyor ve fırsat bir daha kaçarsa yakalanamayacağını bir “insan” olarak tartıyor.

Öte yandan, “Cumhurbaşkanlığı'nı garantilemiş bir politikacı” olarak Erdoğan'ın taşımakta olduğu kaygıları tahmin etmek güç değildir.

En başta kendisinden sonra partisinin ne olacağı, ilk seçimlerde nasıl bir performans sergileyeceğini ölçmeye çalışıyor. Erdoğan geride Özal gibi zaten gerilemiş değil, aksine yükselme sürecinde bir parti bırakacaktır. Unutmayalım, AK Parti için en idael çözüm, kimin Cumhurbaşkanı olacağı değil, “hem Cumhurbaşkanlığı'nı almak, hem de en iyi seçim sonucu garantilemek” paketidir.

AK Parti'nin seçim başarısı Erdoğan'ı özellikle ilgilendiriyor çünkü Çankaya'da rahat etmek istiyor. Bunun yanısıra, kişisel icraat kapasitesinin daralmasının yaratabileceği güçlükleri de hesaplıyor. Ülkenin sorunlarının çözümüne bir şekilde katkı vermek istiyor.

Erdoğan'a Çankaya'ya çıkışta fren yaptıran bu türden kaygılar bana göre göstermelik değil sahicidir. Yani, yaygın kanaatin aksine zihninde Çankaya'ya çıkma kararını vermiş ve futbol deyimiyle top çevirmekte değildir.

Peki son haftada ne olacak?

Bugüne kadar taşkilatı, milletvekillerini, sivil toplumu dinleyen Erdoğan, karar sürecinde şimdiden sonra 2+1 mekanizmayı işletecek. Bakanlar Kurulu ve partisinin MKYK'sıyla konuşacak. Ardından da Bülent Arınç ve Abdullah Gül gibi partinin önde gelen isimleriyle oturacak. Karar bu sürecin sonunda ve belli ki son gün (24-25 Nisan) çıkacak.

Teşkilat, sevdiği bir lideri kaybetmemek için doğal olarak Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasına mesafeli durmaktadır. Milletvekilleri ise aksine, Erdoğan'a “Çankaya çık” mesajını güçlü bir şekilde vermiştir.

Tahminim o ki bakanlar ve MKYK, başka bir aday isim önerisi ortaya atmayacaktır. Başbakan Erdoğan'a “İsminiz çok öne çıktı. Bu noktadan sonra geri adım atmanız siyasi açıdan yenilgi olur. Yeni bir aday ilan edip, sizin neden olmadığınızı izah etmek için zaman da kalmadı” mealinde bir görüş sunacaklardır. Başbakan'ın son müzakeresinin de farklı bir analiz üretmesi zor görünüyor.

Yani, AK Parti Erdoğan'ı Çankaya'ya gönderme kararı verecektir.

Kararı kesinleştirmiş gibi görünen bu öneriler, sanılanın aksine Erdoğan'ın işini kolaylaştırmayacak, daha da zorlaştıracaktır.

Yine tahminim o ki final şöyle olacak.

Başbakan son anda bir başkasını önerirse şaşırmayacağım…

Ama, 2+1 müzakere süreci sonuçta Erdoğan'ı Çankaya'ya taşıyacaktır.

yenişafak



Bu yazı 1,040 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 29 Nisan 2011 Erdoğan ne yapmış oldu?
    • 26 Ocak 2011 CHP değişmese ne olur?
    • 27 Eylül 2010 ''Seçkinler'' demokrasiye entegre olacak mı?
    • 3 Haziran 2010 İsrail’in başındaki bela
    • 14 Aralık 2009 DTP KAPALI, PKK AÇIK Bu karar kimi cezalandırdı?
    • 24 Kasım 2009 Aynı analiz, aynı nakarat
    • 6 Ağustos 2009 Ayıp
    • 28 Temmuz 2009 367’nin mucidine bir küçük soru
    • 2 Aralık 2008 Ergenekon davası nasıl başarısız olur?
    • 30 Kasım 2008 Erdoğan’ın en önemli seçim vaadi
    • 19 Ekim 2008 151 oy neyi anlatıyor
    • 17 Eylül 2008 Satır aralarından Başbuğ
    • 8 Mayıs 2008 O yemekte ne konuşulmadı
    • 13 Nisan 2008 ‘AB şimdi’nin iki faydası
    • 10 Mart 2008 CHP’den başka küçülen Atatürk kurumu var mı?
    • 14 Ocak 2008 Alevi ezberleri
    • 1 Ocak 2008 ‘2007’nin en önemli olayları’ listem
    • 24 Kasım 2007 Kritik operasyon soruları
    • 5 Temmuz 2007 MHP siyasetini bekleyen yüzleşme
    • 28 Haziran 2007 ‘Gül olamaz’ daha iyi bir gerekçeydi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,510 µs