En Sıcak Konular

Emin Pazarcı


Emin Pazarcı
0 0 0000

Miting savaşları



Önceki gün, dadaşlar ellerinde bayraklarla Erdoğan ve Gül'e destek verdi. Dün de İzmir'deki bayrak denizi Ege Denizi ile buluştu. Başlangıçta bu mitinglerin farklı amaçları vardı...

Ortaya konulan hedef, Başbakan Erdoğan'ın önünü kesmekti. Cumhurbaşkanı seçilip, Çankaya Köşkü'ne çıkmasını engellemekti. Ancak, sonraki gelişmelerle bu ihtimal ortadan kalktı. Üstelik, Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile birlikte, Abdullah Gül de adaylıktan çekilmek zorunda kaldı. Ama mitingler devam ediyor. 19 Mayıs'ta bir yenisi daha yapılacak. Erdoğan'ın adaylığına itirazla başlayan bu mitingler, farklı bir boyut kazandı. Giderek tamamen AK Parti karşıtlığı eksenine oturdu. İlk düzenlenen Tandoğan mitingi, Başbakan ve AK Parti kurmaylarını hayli rahatsız etmişti. Ancak, gelinen noktada aynı tespiti yapmak mümkün değil. Hatta, bu mitinglerin iktidarın işine geldiği bile söylenebilir.

Çünkü: Başlangıçta sessiz kalan bir "karşı taraf" vardı. O taraf da Erzurum'da toplandı ve ses verdi. Böylece, seçime giden Türkiye'de bir kutuplaşma ortaya çıktı: "AK Parti ve karşıtları." Bu kutuplaşmadan, seçim öncesi Ana Muhalefet Partisi CHP ile birlikte İktidardaki AK Parti de beslenmeye çalışacak!

* * *

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, Erzurum Mitingi'nde verdiği mesaj son derece dikkat çekici: - Meclis tıkandığında söz milletindir. Bu sözler de gösteriyor ki, AK Parti, Çankaya hedefinden vazgeçmiş değil. Hedef aynı yerde duruyor. İlk mitingte verilen bu mesaj, uygulanacak olan seçim stratejisinin de bir göstergesi. İktidar, belli ki meydanlarda sürekli olarak bu konuyu işleyecek. Çankaya hedefini hep gündemde tutacak. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde CHP'nin izlediği politikaya atıfta bulunacak. Deniz Baykal'a yüklenecek. Miting meydanlarında söylenecekler de şimdiden belli... Milli iradenin üstünlüğüne vurgu yapılacak. "Demokrasi dışı dayatmalar" söylemi sık sık tekrarlanacak.

Anayasa değişikliği gündeme getirilip, CHP'ye yüklenilecek: - Bunlar milletten kaçıyorlar. Önce Parlamento'da cumhurbaşkanı seçiminin önünü tıkadılar. Ardından da cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine karşı çıktılar. İktidar, sağ seçmeni kendi ekseninde toplamaya çalışacak. CHP ise "laiklik" sloganı ile sol seçmene selam verecek. Zıtlaşma ve kutuplaşma propaganda dönemi boyunca devam ettirilecek. Hatta daha da pompalanacak.

* * *

Elbette ne önceki gün Erzurum'da, ne de dün İzmir'de toplanan kalabalıklar toplumun tamamı demek değil. Bir de o mitinglere katılmayanlar var. Onlar gelişmeleri sessizce izliyorlar. AK Parti ve CHP, seçim süreci boyunca sürdürecekleri miting savaşları ile o kitleyi de etkilemeye çalışacaklar. Halkın önüne sandık konulana kadar bütün tartışmaları iki partili bir eksene oturtmaya çalışacaklar.

DYP-ANAP birleşmesiyle doğacak DP ve MHP ise, hem İktidara, hem Ana Muhalefet'e vuracak. Her iki parti de doğal olarak, tartışmaları AK Parti- CHP ekseninden çıkarmaya çalışacak. Onlar da işsizlik, geçim sıkıntısı, suç patlaması ve dış politikadaki bazı gelişmeleri öne çıkaracaklar.

Nereden nereye... Türkiye, son birkaç aydır gerçekten baş döndürücü gelişmeler yaşıyor. AK Parti, cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde "zıtlaşma" ve "kutuplaşmayı" engellemek için her türlü çabayı sarf ediyordu. Bugün şartlar değişti, Türkiye genel seçime doğru yol alıyor. Erdoğan ve kurmayları, şimdi CHP'nin pompaladığı "kutuplaşmayı" sandığa yansıtmanın hesaplarını yapıyorlar.

Bu kutuplaşmadan rahatsız olanlar ise, muhalefetteki sağ partiler.

bugün



Bu yazı 729 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 12 Eylül 2008 Ermeniler, işgal ve yeni dönem
    • 5 Eylül 2008 Türkiye'deki dinlenme paranoyası
    • 1 Eylül 2008 Kadehle laiklik, genelevle sosyal güvenlik
    • 21 Temmuz 2008 50.000 YTL’ye 23 terörist
    • 4 Temmuz 2008 Darbeyi kimler yapacaktı?
    • 30 Haziran 2008 Başbakansız Türkiye
    • 23 Haziran 2008 Mucizenin delileri
    • 9 Haziran 2008 Kriz, kriz, kriz...
    • 2 Haziran 2008 Hem matrak hem vahim
    • 26 Mayıs 2008 Körler ve sağırlar
    • 2 Mayıs 2008 Başbakan'ın acelesi
    • 28 Nisan 2008 Baykal şimdilik kurtardı!
    • 14 Nisan 2008 PKK’da ''sevişme'' kriteri
    • 31 Mart 2008 Keşke çoban kadar olabilse
    • 10 Mart 2008 Üç kritik sebep
    • 27 Şubat 2008 Marksizm'den cihat çağrısına!
    • 21 Ocak 2008 Barzani'den Türkiye'ye tuzak
    • 16 Mayıs 2007 "Hayırlı evlat" Erkan Mumcu
    • 14 Mayıs 2007 Miting savaşları
    • 2 Nisan 2007 TSK’daki tavır değişikliği

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,767 µs