En Sıcak Konular

Ismet Berkan


Ismet Berkan
0 0 0000

Yine de darbe olur mu?



Askerin 27 Nisan akşamı internet sitesinden duyurduğu bildiriyi ben, 'Abdullah Gül'ü Cumhurbaşkanı yaparsanız biz de darbe yaparız' şeklinde okudum başından beri.
Bu bildirinin başka nasıl okunacağını da bilmiyorum açıkçası.
Nitekim bildiriden sonra Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanlığı seçimini iptal etti, böylece parlamento cumhurbaşkanı seçemez hale geldi. Ardından hükümet seçime gitme kararını açıkladı, seçim tarihi 22 Temmuz olarak belirlendi. Bu arada Meclis'teki Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu ve Anavatan Grubu, Cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören bir Anayasa değişikliği paketi üzerinde anlaştılar, değişiklik yapıldı, Cumhurbaşkanı tarafından veto edildi, paket dün yeniden kabul edildi.
Yani askerin bildirisi bir dizi ciddi sonuca yol açtı zaten. Şu anda, seçmenlerin 11. Cumhurbaşkanı'nı seçmek için ne zaman sandık başına gidecekleri bilinmiyor. Bir ihtimal, 22 Temmuz'da genel seçimle birlikte gidebilirler, bir başka ihtimal, yani Cumhurbaşkanı Sezer'in Anayasa değişikliklerini referanduma götürmesi halinde önce eylül ayında referandumda oy kullanıp ardından kasım ayında da Cumhurbaşkanı için oy verebilirler.
Darbe ihtimali Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak kişinin ve eşinin kimliğinden ötürü ortaya çıktığına göre, bir ihtimal temmuz sonu ağustos başına kadar, daha baskın bir ihtimalle ise kasım sonuna kadar diken üstünde kalacağız demektir.
27 Nisan gecesi çıkan bildiriyle Türkiye birdenbire siyasi düzeni öngörülebilir bir ülke olmaktan çıktı. Kastamonululara atfedilen meşhur fıkradaki gibi, artık siyasette, 'Taş düşebülüğ de düşmeyebülüğ de.'
Pek çok kişi, dün Meclis'ten geçen Anayasa değişikliklerine rağmen Cumhurbaşkanını halkın seçmeyeceğini söylemeye devam ediyorlar. Bunu derken neye dayanıyorlar, bizim bilmediğimiz neyi biliyorlar bilmiyorum ama dedim ya, Türkiye artık her an her şey olabilir bir ülkeye döndü.
Ancak milyon tane spekülasyonun peşinden gitmektense makulü normalde aramaya devam edelim ve en azından kâğıt üzerinde yazanların gerçekleşeceğini varsayalım.
Yani, Cumhurbaşkanı Sezer büyük ihtimalle paketi referanduma götürecek. Böylece 'Cumhuriyetçi' güçler zaman kazanacak. Ardından da 11. Cumhurbaşkanı'nın seçimi için belki de bütün Cumhuriyet tarihinin en önemli kampanyalarından biri yürütülüp seçim yapılacak.
Bana göre, eğer Türkiye, Cumhurbaşkanı seçimine kadar dayanabilirse, yani bu seçim yapılabilirse, çok büyük bir tehlikeyi, yani darbeyi atlatır. Mesele, oraya kadar ulaşabilmekte.
Esasen eğer AKP 22 Temmuz'daki seçimi tek başına kazanamazsa veya düpedüz kaybederse de darbe tehlikesi atlatılır.
O zaman nasıl bir demokrasimiz olur, bunu tartışmak mümkün ama en azından güncel darbe tehlikesi sona erer.
Ama yok seçimi AKP kazanır ve yeniden tek başına iktidar olursa (bence hiçbir şart altında bugünkü çoğunluğunu koruyamaz) 23 Temmuz'dan başlayarak kasım sonuna kadar kılıçların çekildiği çok gergin günlerden geçeriz ve umarım Cumhurbaşkanı seçimine kadar da ulaşabiliriz.
Ama ulaştığımızda da Türkiye'de demokrasi rüştünü ispat etmiş olur. Sandıktan Cumhurbaşkanı olarak kim çıkarsa çıksın bu böyle olur. Bu ülke tarihinde ilk kez, seçim yoluyla darbe tehlikesi bertaraf edilmiş, rejim üzerinde halen var olan asker gölgesi büyük ölçüde kalkmış olur.


radikal



Bu yazı 1,013 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Temmuz 2012 ‘Tanrı Parçacığı’ bize neler vaat ediyor?
    • 10 Mart 2012 Tartışmayı içerikten biçime kaydırmak
    • 25 Haziran 2011 PKK dağdan nasıl iner
    • 26 Şubat 2011 1968 neden 68’de olduysa, şimdi de isyanlar ondan oluyor
    • 26 Aralık 2010 Seçim soruları: AK Parti kaç alacak, ya CHP?
    • 2 Kasım 2010 PKK’nın içine girdiği açmazı görmek
    • 31 Ekim 2010 ‘Kırmızı Kitap’efsanesinin sırları
    • 27 Temmuz 2010 Askeri vesayetin hukuki altyapısı
    • 24 Temmuz 2010 Enerji stratejimiz var mı?
    • 21 Temmuz 2010 Sahiden 12 Eylül'ü mü oylayacağız?
    • 14 Temmuz 2010 İran çelişkileri ve iç politika yansımaları
    • 7 Temmuz 2010 Liderler neden görüşecek, neyi görüşecek?
    • 5 Temmuz 2010 Dindar solcular
    • 3 Temmuz 2010 Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!
    • 26 Haziran 2010 Hep aynı denklemin içine sıkışmak
    • 24 Haziran 2010 Eşit yurttaşlığa dayalı demokratik cumhuriyet
    • 13 Haziran 2010 Karpuz gibi ortasından ikiye bölünmüş ülke...
    • 6 Haziran 2010 Mahkûmun açmazı: Hayattaki karşılığı
    • 24 Mayıs 2010 Maalesef bizde hattı muhalefet yoktur, sathı muhalefet vardır
    • 4 Mayıs 2010 Eski defterleri açmak...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,926 µs