En Sıcak Konular

Engin Ardıç


Engin Ardıç
0 0 0000

Muhtıra olmayan muhtıra



Meğerse değilmiş yahu, boşuna gerilmişiz... Demokrasi falan elden gitmiyormuş...

Eee, necip matbuatın değerli üyeleri, siyaset sahnesinin mümtaz aktörleri, şiştiniz mi şimdi? İki buçuk aydır boş konuşurmuşsunuz meğerse!

Ankara Beşinci İdare Mahkemesi, muhtıranın muhtıra olmadığına karar verdi.

Bir avukat, Genelkurmay’ın Internet sitesinde geceyarısına doğru yayınlanan “27 Nisan açıklamasını” mahkemeye vermiş (adamdaki cürete bak!), bir liralık sembolik bir manevi tazminat davası açmış (para kazanmak amacıyla ota boka bu tür davalar açanlara saygıyla duyurulur)...

Mahkeme davayı reddetmiş.

Ve de, muhtıranın muhtıra değil, bir “idari işlem” olduğunu belirtmiş.

Bir de, “zarar gördüysen Savunma Bakanlığı’na başvur” demiş ki, bana sorarsanız bu daha da ilginç bir hukuk şaheseri.

Davacı avukatın çağımıza uyum sağlayamadığı anlaşılıyor. Günümüzde muhtıranın nasıl verileceğini bilmiyor. (Türkiye’yi doğru dürüst bir ülke sanıyor, diyecektim, dilimi tuttum.)

Bir kere, artık “muhtıra” diye bir kelime kalmadığının, ona “andıç” denildiğinin bile farkında değil. İngilizce’sini kullansalar, “memorandum” kelimesinin kısaltması “memo” deseler bu sefer de Mehmet Barlas üzerine alınacak.

27 Nisan gecesi yayınlanan, masum bir basın bildirisidir. Bazı basın mensuplarına yarım saat önceden telefonla bildirilmiştir ama artık o kadarcık da olur.

Bir kere, “adresi” yoktur. Başbakana ya da herhangi bir yetkiliye seslenmemektedir, bir albayın evrak çantasında getirilip başbakanlığın kapısına bırakılmamış, TRT’ye götürülüp haber müdürünün burnuna dayanmamıştır. (Günümüzde her televizyon kanalını dolaşmaya kalksan, sabaha kadar işin bitmez.)

İkincisi, bildiride “asacağız, keseceğiz” gibilerden tehditler de yoktur. “Türk Silahlı Kuvvetleri idareye el koymaya kararlıdır” gibilerden, adamı ipe, pardon, ağırlaştırılmış müebbete götürecek tehlikeli “angajmanlara” girilmemiştir.

Üçüncüsü, bildiride imza yoktur. Ne Yaşar Büyükanıt’ın, ne de herhangi bir erbaşın...

Bildiride hiçkimse ve hiçbir kurum da doğrudan muhatap alınmış değildir. Kötüsü gelirse, “biz burada PKK’yı kastettik” ya da “genel olarak gericilerden sözettik” denilip çıkılır. Akan sular da durur.

1971 yılı muhtırasında “anayasada öngörülen Atatürkçü reformlar süratle tahakkuk ettirilmediği takdirde” gibilerden bir ifade kullanılmıştı da, kazığı yemelerine çeyrek kalmış bütün dallama solcular “oh oh, reform yapılacakmış” diye zil takıp oynamışlardı!... Daha sonra görüntüyü kurtarmak için yönetime birkaç da “reformcu kaşkaval” dahil edilmiş, bu sivil bürokratlar bir süre sonra “reform meform yokmuş yahu, bizi işlettiler” deyip ayrılmışlardı.

Bu kez böyle “afaki” bir hataya düşülmemiştir. Laf aramızda, bildiride söylenenler de, her uygar vatandaşın onaylayacağı, altına kendi imzasını rahatlıkla atacağı şeylerdir.

Dolayısıyla, ortada bir muhtıra bulunmadığı da mahkeme kararıyla sabit olduğuna göre, işte ben de imzalayabilirim artık!

İmzamı atıyorum... Atıyorum ha... Aha attım gitti...

Fakat küçük bir skandal daha var bu olayda.

Davası reddedilen avukat var ya, Kemal Vuraldoğan...

Bu davayı açtığı öğrenilince Ankara Barosu’ndan kovulmuş! Üstelik hakkında “disiplin soruşturması” da başlatılmış.

Bir savcı da Kenan Evren hakkında “darbeci” diye dava açmaya kalkmıştı da, başına neler gelmişti... Böylece, Kenan Evren’in darbeci marbeci olmadığı ortaya çıkmıştı...

Şimdi bu dava reddedilince Kemal Vuraldoğan Ankara Barosu’na geri alınacak mıdır?

Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti midir?

Yoksa Sayın Vuraldoğan, siz kendinizi Stockholm Barosu’na kayıtlı falan mı sanıyordunuz?
 
Akşam



Bu yazı 842 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Tayyip gitsin de Hitler mi gelsin?
    • 15 Ağustos 2012 Atraksiyon
    • 29 Temmuz 2012 Akşam diyordun Abbas
    • 23 Temmuz 2012 Özeleştirini yap Kemal arkadaş!
    • 16 Temmuz 2012 Fransa'nın Kılıçdaroğlu'su
    • 15 Temmuz 2012 Onları geri kazanalım
    • 4 Haziran 2012 Ay birbirinizden farkınız mı vardı?
    • 26 Mayıs 2012 İç savaş istediklerini söylemiştim
    • 29 Nisan 2012 Coşku duyulacaaak... Duy!
    • 13 Nisan 2012 Osmanlıca dersi de konulsun
    • 8 Nisan 2012 Osmanlı'da garaj mes'elesi
    • 23 Mart 2012 Hatırlayalım hatırlatalım
    • 7 Mart 2012 ''Haybeden Şef Gezisi''
    • 29 Şubat 2012 Senin de adın Kemal
    • 12 Şubat 2012 Lafının ardında dur
    • 19 Ocak 2012 Aman oğlum, vururlar ha
    • 6 Ocak 2012 Zurnanın zırt dediği yere henüz gelmedik
    • 5 Ocak 2012 İlker Paşa bize de ifade versin
    • 2 Ocak 2012 CHP'yi destekliyorum
    • 19 Aralık 2011 Olmayanı olduramazsınız

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,792 µs