En Sıcak Konular

Fikret Bila


Fikret Bila
0 0 0000

Uçağı önce pilotlar mı terk eder?



Gemiyi en son kaptan terk eder" diye biliriz de, "Uçağı önce pilotlar terk eder" diye bir "kural" olduğunu bilmiyorduk!
Ercan-İstanbul seferini yaparken İran'a götürülmek üzere kaçırılan uçağı, pilotların Antalya'ya indirdiklerini öğrenince "bravo" diyecektik ki, ardından gelen haber takdir duygularımızı kuşku ve üzüntüye dönüştürdü.
Pilotlar, uçağı indirir indirmez, kokpit camından uçağı terk etmişlerdi.
Kaçırılan uçağı önce pilotların terk etmesi bir "skandal" değilse nedir?

Yolcular kaptana güvenir
Uçak, gemi gibi araçlarda, yolcular ister bilgi sahibi olsunlar ister olmasınlar, psikolojik olarak pilota, kaptana güvenirler. Tehlikeli bir anda sorunu onların çözeceğine inanırlar. Kendi kendilerine bu yönde telkinde bulunurlar. Türbülans veya başka bir tehlike anında, "pilotlar halleder" diye düşünürler.
Pilot, uçaktakiler için güven kaynağıdır.
Yaptığı anonslar pür dikkat dinlenir. Sesi yolculara güven verir. Eğer pilot yolculuk hakkında bilgi veriyorsa, her şey yolunda demektir.
Pilot böyle bir psikolojik unsurdur.
Böyle olduğu halde, bırakın olağan bir uçuşu, kaçırılmış bir uçağı önce pilotların terk etmesinin kabul edilebilir bir açıklamasını bulmak zordur.

İnandırıcı değil
Dünkü uçak kaçırma olayında da yetkililer, gazetecilerin soruları karşısında pilotları korumaya yönelik açıklamalar yaptılar. Ancak, bu açıklamalar pek inandırıcı gelmedi.
Kaçırılan uçağın bağlı olduğu şirketin yöneticisi, önce pilotların uçağı terk etmesini, "Operasyonun bir parçası olabilir. Belki yeni bir konsept, yeni bir yöntem olabilir" gibi ifadelerle savunmaya çalıştı.
"Olabilir" dediğine göre, havacılık kuralları içinde "Kaçırılan uçağı önce pilotlar terk eder" diye bir kuralın olmadığı açıktı.
Türk Hava Yolu Pilotları Derneği (TALPA) Başkan Yardımcısı Altay Yıldırım ise pilotların bu "tuhaf" hareketini şöyle açıklamaya çalıştı:
"Pilotların kokpiti terk etmeleri, korsanların tehdit ederek kapının açılması ve uçağın tekrar havalanmasını sağlayabilecekleri dikkate alındığında, kendileriyle temas etmelerini engellemeleri açısından doğru olarak değerlendirilebilir."
Bu açıklama da inandırıcı değil.

Bu işin izahı imkânsız
Uçak kaçırılması gibi bir olayda uygulanacak prosedürün "tereddüde yer bırakmayacak" biçimde açık ve kesin olması gerekir. Bu işin "olabilir"le izahı mümkün değildir.
Kaldı ki, yolcuların can güvenliği açısından uçağın yeniden havalanması gerekiyorsa, o da yapılır. Yolcuların can güvenliği için genel kuralın, korsanların istekleri yönünde hareket edilmesi olduğu biliniyor.
Pilotlar, uçağı terk ettiklerinde korsanların nasıl davranacağını önceden biliyorlar mıydı? Ya korsanlar bu harekete kızıp bombayı patlatsalar veya birkaç yolcuyu öldürselerdi ne olacaktı?
Veya korsanlar uçağı kullanmayı da biliyorlarsa -ki 11 Eylül korsanları öyleydi- o zaman ne olacaktı?

Pilotlar daha mı değerli?
Pilotların, güvenlik güçlerinin talimatıyla uçağı terk etmiş olabileceğine ilişkin yorumlar da yapıldı. Bu yaklaşım da mantıklı görünmüyor. Güvenlik güçleri, uçağın iki pilotunun da uçağı terk etmesini ne amaçla istemiş olabilir ki? Pilotlar, yolculardan daha değerlidir diye düşünmüş olmaları mümkün mü?
Efendim, "can pazarı, kolay değil, kaçıp canlarını kurtarmışlardır".
Eğer gerçek buysa, çıkıp söylesinler. Bu skandal da olsa, dürüstçe bir tutum olurdu.
"O zaman niye iki kişiye pilot, 136 kişiye yolcu diyoruz" diye sorulacak olsa bile...
Halkı kandırmaya çalışmaktan daha doğru olurdu.

milliyet



Bu yazı 1,039 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ankara’nın müzakere planı nedir?
    • 26 Eylül 2012 Özkök: Bektaşi fıkrasına döndü
    • 19 Eylül 2012 PKK, BDP’yi boşa çıkardı
    • 9 Eylül 2012 PKK’nın yerleştirmeye çalıştığı dil
    • 7 Eylül 2012 Bomba sayımı vardı
    • 5 Eylül 2012 PKK’nın ‘ele geçirme’ ısrarı
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek’in mutabakat çağrısının muhatabı
    • 28 Ağustos 2012 Çiçek’ten ulusal mutabakat çağrısı
    • 26 Ağustos 2012 Kuzey Irak-Kuzey Suriye çelişkisi
    • 25 Ağustos 2012 ''Çözüm'' denilince ne anlaşılıyor?
    • 23 Ağustos 2012 Sadece cenazede değil
    • 19 Ağustos 2012 PKK’nın ''kontrol bende'' mesajı
    • 15 Ağustos 2012 PKK ile ilgili yanılgılar
    • 8 Ağustos 2012 Şemdinli’de neler oluyor?
    • 6 Ağustos 2012 PKK saldırılarının şifreleri
    • 5 Ağustos 2012 Büyük tasfiye
    • 29 Temmuz 2012 Kuzey Irak’ta ağzı sütten yanan Türkiye
    • 27 Temmuz 2012 Ankara’nın Barzani tercihi
    • 26 Temmuz 2012 PKK ve Kürt sorunu boyut değiştiriyor
    • 22 Temmuz 2012 Esad’ın tutunması artık çok zor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,626 µs