En Sıcak Konular

Yahya Bostan



Yahya Bostan
0 0 0000

Artık kolları sıvama zamanı!



“İçeride enerji kaybına tahammülümüz yok. Tüm enerjimizi ülkemizin kalkınma ve refahına vereceğiz.” Bu sözler dünkü GATA mezuniyet törenine yansıyan asker-siyaset “mesafesi” ile ilgili bir soruyu yanıtlayan Başbakan Erdoğan’a ait. Dört aydır Köşk merkezli gerilim yaşayan ve şüphesiz bu gerilimin dışa dönük enerjisini tükettiği Türkiye’nin daha fazla zaman kaybına tahammülü yok diyor Başbakan. Erdoğan söylediği için değil, bir gerçek olduğu için bu sözlerin altına imza atıyoruz. Uzun bir süredir iyibilgi olarak bu gerçeği vurguluyoruz. Enerji kaybına, vakit kaybına tahammülümüz yok diyoruz. Başbakan ile ileriye bakmak konusunda örtüşüyoruz. Bu yüzden dün bu sözleri tarihi olarak niteledik. 

Üstelik bugün 30 Ağustos zafer bayramı. Seksen beşinci yıldönümünü yaşadığımız bu büyük zafer Türkiye’nin gücü ile ilgili bize fikir vermeli. Temelsiz korkularımız kendimize güvenimizi yıpratıyor, enerjimizi daha çok çalışarak Türkiye’yi büyütmeye harcayacağımıza, iç çekişmelerle dünyayı ıskalıyoruz. Halbuki geçtiğimiz hafta emekli olan hava Kuvvetleri Komutanı Faruk Cömert’in eşsiz saptamasında vurguladığı gibi “birbirimizden kuşku duymak yerine birbirimizi daha iyi anlamaya çalıştığımızda, sorunlarımızı açık yüreklilikle konuşarak, düşüncelerimizin farklılığından kaynaklanan dinamizmi harekete geçirebildiğimizde ülkemizin bütün problemlerinin üstesinden gelmemiz hiç de zor olmayacaktır.”

İyibilgi olarak bu sözlerin de altına imza attık. Çünkü Cömert’in bu sözleri kavgayı değil uzlaşmayı, çatışmayı değil diyaloğu, enerji kaybını değil verimliliği işaret ediyor. Ancak Türkiye’yi geleceğe umutla taşıyacak bu uzlaşma vurgusu sözde kalmamalı, özde olmalı. Hükümetin de Genelkurmayın da Türkiye’ye zaman kaybettirecek davranışlardan kaçınması yarınlara güvenle bakmamızı sağlayacak.

İyibilgi olarak temelsiz kaygılarımızı bir kenara bırakalım, dünyayı ıskalamayalım diyoruz. Çünkü dünya hiç olmadığı kadar hızlı dönüyor. Dünyanın geleceğini şekillendirecek yeni bir düzenin yapıtaşları teker teker yola döşenirken, Türkiye özellikle bölgesinde önemli tehditlerle yüzleşiyor. Dün bu sitede ASAM’ın üç değerli uzmanından görüşlere yer verdik. Serhat Erkmen Irak’ı anlattı bize. Hükümet krizinin Amerika Irak’tan çekilmeden ülkeyi üçe bölebilecek kadar tehlikeli bir hal aldığını söylüyor. Arif Keskin “korkarım ABD-İran ilişkileri finale geliyor, iki seçenek var ya anlaşacak ya da savaşacaklar. Süreç hızla çatışmaya doğru gidiyor” diyor. Dr. Deniz Altınbaş Fransa’nın değişen Ortadoğu politikasını anlatıyor. Irak’ta doğan güç boşluğunun ülkeleri harekete geçirmeye başladığını belirtiyor.

Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor Ortadoğu. Bir komşusunun toprakları fiilen kaosun şiddetinde kavruluyor. Uzmanların uyarısı dikkate alındığında diğer komşusunun da geleceği pek parlak görünmüyor. Ortadoğu’nun barışa kavuşması için temel şart olan İsrail-Filistin anlaşmazlığı bölgenin istikrarını yıllardır tehdit ediyor, ancak bu tehdit hiçbir zaman bugünkü gibi olmadı. Bununla ilgili bir planımız var mı? ABD’de yayınlanan önemli bir gazete Türkiye’nin değerinin anlaşılması, Washington’un Ankara’ya her hangi bir devlet gibi bakmaması, onu özellikle Ortadoğu barış sürecine katması gerektiğini vurgulamıştı geçen hafta. Dışarıdan gözüken değerimiz, içeriden bakınca anlaşılıyor mu? Peki, Kuzey Irak? Türkiye, Kuzey Irak’ta aslında kendisiyle yüzleşiyor. Birçok ülkenin “at koşturduğu” Kuzey Irak, Türkiye’nin önyargıları yüzünden ülkemin avuçlarından kayıyor.

Ajandamız bundan ibaret olmamalı elbette… Türkiye sadece Ortadoğu ile ilgilenemez. Balkanların kaderi Türkiye’nin kaderiyle doğrudan bağlantılı. Kosova ne oldu, Türkiye dört aydır bu soruyu sormuyor. Rusya Balkanlar’da ne yapmaya çalışacak, enerji politikaları Türkiye’yi ve çevresini nasıl etkileyecek, Akdeniz’de nüfuz mücadelesinin seyri nereye gidecek, tartışmıyoruz… AB ile ilişkiler ve Kıbrıs ajandamızda mı? Peki, Afrika? Uzak Asya? Her hafta bir yabancı dergiye kapak olan Çin nereye gidiyor? Dış haberlerimize yansıyor mu?

Soğuk Savaş sonrasında şunu soralım kendimize artık: Biz neyiz ve ne olmak istiyoruz! Ne yapmak istiyoruz? O büyük zaferin 85. yıl dönümünde, Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını, o mücadeleye destek vermiş herkesi rahmet ve saygıyla anarken bu soruyu tekrarlayalım kendimize. Önümüzde iki şık olduğunu görelim: Büyümek ya da küçülmek. Üçüncü bir seçeneği yok bunun. Dünya hızla dönüyor, dönerken büyümeyeni eritiyor. Hem de hiç olmadığı kadar farkına vardırmadan, hiç olmadığı kadar acımasızca. Yaşamak için büyümek, büyümek için el ele vermek zorundayız. Bu mesajı veren Başbakan da olabilir Hava Kuvvetleri Komutanı da. Yüksünmeden altına imza atmalıyız.



Bu yazı 1,492 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Temmuz 2008 ‘Dünyanın en büyük siyasi projesi’ ne demek?
    • 28 Temmuz 2008 Baykal’ın göremediği…
    • 10 Kasım 2007 Baykal’ın danışmanı kim?
    • 6 Kasım 2007 İtiraf edelim: İşte Oval Ofis’ten çıkan sonuç!
    • 31 Ekim 2007 Türkiye’nin Brzezinski’si var mı?
    • 26 Ekim 2007 Ne intikamı? ABD bizden intikam almıyor!
    • 24 Ekim 2007 Artık farkındayız: Bu provokasyona dur deyin!
    • 23 Ekim 2007 O sekiz askere ne oldu?
    • 21 Ekim 2007 Son saldırı: PKK neden bu kadar rahat?
    • 18 Ekim 2007 Bu filmi çok gördük: Oyunun farkında mısınız?
    • 15 Ekim 2007 Tuzak: Tasarı çekilirse ne olacak?
    • 11 Ekim 2007 “27 sersem Amerikalı…”
    • 10 Ekim 2007 Bakmayın, Türkiye’de iyi şeyler de oluyor!
    • 8 Ekim 2007 Saldırının üçüncü boyut okuması
    • 5 Ekim 2007 Referandum karmaşası: Bu güne nasıl geldik?
    • 28 Eylül 2007 Malezya bitti: Şimdi hasar tespit zamanı!
    • 17 Eylül 2007 Kendinizi koruyun: İran bitti, Malezya geliyor!
    • 8 Eylül 2007 Stratejik analiz: Hükümet değil devlet politikası!
    • 30 Ağustos 2007 Artık kolları sıvama zamanı!
    • 23 Ağustos 2007 Kulisleri hareketlendiren ziyaretin perde arkası!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,868 µs