En Sıcak Konular

A. Turan Alkan


A. Turan Alkan
0 0 0000

Halkın resepsiyonu



Önceki gün Adapazarı'nın Beşköprü Mahallesi'nde, Gazi Osman Paşa Caddesi civarlarında ilginç bir gelişme yaşanmış.
7 yaşından 20'sine kadar mahallenin bütün kızları en güzel elbiselerini giymişler; mahallenin hanımları da Allah ne verdiyse yemekler, tatlılar, salatalar yapıp bir yerde toplanmışlar; yiyip içtikten sonra müzik setine oyun havaları CD'si koyup bir güzel oynamış, gülüp eğlenmişler.

Bize ne diyeceksiniz; demeyiniz! Mevzu anonim, konu sosyal içerikli, hatta siyasal...

Konu, Abdullah Gül'ün Çankaya'ya çıkması imiş; bu haberi veren emin kaynak öyle yazmış mektubunda; sonuna da "halkın gönlü böyle diyor" diye ilave etmiş.

Buna siyaset biliminde bal gibi siyasî eylem denir; "siyasallaşma" dedikleri şey, işte bu veya buna benzer bir şey olmalı. Yine o havaliden aldığım bir başka mektupta bazı kimselerin tepsilerle güllaç yaptırıp dağıttıklarını da duydum: Mitingsiz, afişsiz, nutuksuz, organizasyonsuz ve üstelik sivil dedikçe sivil tezahürler bunlar. Toprağın onlarca, belki yüzlerce metre altında birikip yatağını arayan sular gibi hareketlenen derin işaretler; bu işaretleri tanımayan, o işaretlerin diliyle konuşamayan, taklide kalkıştığında yüzüne gözüne bulaştıran siyasî oluşumların melâli buradadır.

Bizim buralarda ahali sevincini bu kadar âşikâr etmeyi bilmez; kederi de neş'esi de hafîdir; durgun suların altında dualar, temennîler, hayal kırıklıkları ve içli hislenişlerle seyreder ve belli bir temkin süresini bekledikten sonra tecelli edip siyasi iktidarı belirler. Türkiye'nin yüzlerce rengi var.

Ee, halkın resepsiyonu da böyle oluyor işte!

*

DTP'nin Meclis'te temsilini hayra işaret diye yorumlamış, hüsnükabulle karşılamıştık; hâlâ aynı iyimserliği muhafaza etmek isteriz. Milletin tasvibiyle vekil seçilen DTP'lileri ayrıksayan ve öteleyen davranışları ise bu çerçevede hoş karşılamak mümkün değil. Ne yazık ki bazı DTP sözcüleri, üzerlerine aldıkları vekâletin mânâsını lâyıkıyla kavramış görünmemeyi keskin siyaset zannediyorlar. DTP bazı konularda kaskatı ve bükülmez davranmayı parti siyasetinin "olmazsa olmaz"ı sayıyor ve kendini silahlı PKK unsurlarının Meclis'teki uzantısı olarak kabul ediyor; bu lüzumsuz katılığın önemli oranda İmralı'da cezasını çekmekte olan kişiden kaynaklandığını tahmin etmek zor değil; temel hata burada.

DTP, Türkiye'nin Güneydoğu meselesini sâkinleştirmekte tek başına önemli bir figür fakat bu görevi yerine getirmeleri için kendilerini bütün Türkiye'nin vekili ve temsilcisi gibi görmeleri şart; halbuki DTP'liler en tatlı dilli barış mesajlarında bile, kendilerini savaşan ve halen cephede bekleyen bir gücün mütâreke (ateşkes) heyeti gibi sunmaktan zevk alıyorlar veya samimiyetle böyle düşünüyorlar. DTP'nin devlet ve kamuoyu nezdinde ciddiye alınması için, devleti, kamu düzenini ve Türkiye'nin dirliğini en az CHP, AKP ve hatta MHP kadar sahiplenmesi gerekiyor; mütareke heyeti gibi davranmak DTP'ye kısa vadede dar çevrelerden aferin kazandırabilir fakat temel misyonunu ve siyaset alanını daraltır. Meselâ bugünlerde DTP, toplumun büyük çoğunluğunu alnından kaşıyacak çıkışlar yapmak yerine mutedil ve merkeze yakın bir lisanı tercih etse kamuoyunda daha büyük sempatiyle karşılanır. Bu kadarını bilmedikleri düşünülemez; o zaman sertlik politikasının bile isteye tercih edildiğini düşünüyor insan.

DTP kendini kenara çekerek marjinalleşmek yerine merkeze yerleşerek mesajının ciddiye alınmasını sağlamak hedefine yürümelidir; bu fırsatın harcanmaması lazım.

Zaman



Bu yazı 973 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Ağustos 2010 Sfenks'in sorusu, Heron'un gözleri...
    • 19 Nisan 2010 Sizin hiç böyle bir dostunuz oldu mu?
    • 22 Mart 2010 Yargıya ne gerek var üstâd?
    • 17 Mart 2010 Herkes kendi işini yapsa...
    • 31 Ağustos 2009 Evet, 'ordu göreve!'
    • 11 Mayıs 2009 Mühimmat ama mühim değil: Çatapat!
    • 20 Nisan 2009 'Karmaşa'yı arz ediyorum komutanım!
    • 4 Şubat 2009 'Bırakalım çocuklar doğru dürüst bir içki içsin!'
    • 15 Ekim 2008 Taş kımıldıyor; iyi oluyor!
    • 11 Ekim 2008 Türkiye Kürtleri'nin geleceğine dair
    • 20 Eylül 2008 Predator!
    • 6 Eylül 2008 Allah rızası için laik olalım lütfen!
    • 26 Temmuz 2008 Bir numaralı adam kim?
    • 19 Temmuz 2008 Deniz anası gibisin kardeşim
    • 21 Haziran 2008 Türkiye, "askerî bir cumhuriyet" midir?
    • 31 Mayıs 2008 Dinleme kaydı!
    • 2 Nisan 2008 Buldum, buldum!..
    • 3 Mart 2008 Rektör be!
    • 23 Ocak 2008 Laikliği, laikçilerden kim koruyacak?
    • 24 Aralık 2007 Bütün dogmaları döven dogma!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,559 µs