En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Okula döndüğünde yüzü kızaracak mı?



Geçen gün, " 367'cileri kapıdan kovduk, bacadan içeriye alıyoruz " başlıklı yazıda " anayasada siyasetin sınırlarını " sorguladım.
Ancak hukuk eğitimi almadığım için öne sürdüğüm fikrin makul olup olmadığını merak ediyordum.
Anayasa felsefesi üzerine doktora tezini henüz tamamlamış, yakında öğretim üyesi olacak bir hukukçuya danıştım.
Ele aldığım konunun ciddi biçimde tartışıldığını söyleyince rahatladım. (Demek ki gazeteci aklımla önemli bir meseleye parmak basmıştım.)
Telefonda konuşurken laf lafı açtı. YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç'in geçen günkü açıklamasını nasıl bulduğunu sordum.
"İnanın" dedi, "TV'den izlerken utandım. Çünkü Erdoğan Teziç, bu ülkenin en önemli anayasa hukukçularındandır. Biz Teziç'in kitaplarıyla yetiştik. Şimdi orada yazdıklarının tam tersini söylüyor."
Biliyorsunuz YÖK Başkanı, özetle, " Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi türban yasağını onayladı... AİHM kararları iç hukukun üstündedir... Dolayısıyla anayasayı değiştirseniz dahi türban yasağı kaldırılamaz" dedi.

Teziç aldatıyor
Bunu söyleyen Teziç, hukuksal konulara vakıf olmayan insanları resmen aldatıyor.
Olayın doğrusu şöyle: Diyelim ki bir yasak koydunuz... Üst mahkeme de bu yasağı uygun buldu... Aradan zaman geçti... Yasağı kaldırdınız...
Böyle bir durumda, " Hayır efendim madem ki üst mahkeme uygun bulmuştu, o yasak devam eder " denemez .
Aksini iddia etmek saçmalıktır, mantıksızlıktır.
Zaten AİHM mevcut anayasaya ve yasalara göre karar verdikten sonra Türkiye'ye şu mesajı gönderdi:
"Türban yasağını kaldırmak istiyorsan, yasalarını değiştir. "
İşte olay bu kadar basit.
Üniversitelerde türban yasağının devam etmesini isteyebilirsiniz. Bu sizin fikrinizdir, dünya görüşünüzdür, ideolojinizdir.
Yasağın sürmesi için mücadele de edebilirsiniz. O da demokratik hakkınızdır.
Ancak Teziç'in yaptığı gibi AİHM kararını öne sürerseniz, saçma sapan bir iddiada bulunmuş olursunuz.
Türkiye'de gerçekten vahim bir durum var:
Uzmanlar, olaya siyaset karışınca, uzmanlıklarını bir yana atıp yalan da dahil her türlü aracı kullanarak siyasi-ideolojik görüşlerini savunabiliyor.
Böyle bir davranışı içlerine sindirebiliyorlar...
Düşünsenize...
O uzmanlığa erişmek için yıllarınızı vermişsiniz. Onca emek harcamışsınız. Kitap okumaktan gözleriniz harap olmuş.
Ama siyasi bir konuyla karşılaşınca bütün o çalışmaları çöpe atıveriyorsunuz.
Görev süresi 8 Aralık'ta bitecek olan Prof. Teziç, büyük olasılıkla Galatasaray Üniversitesi'ndeki işine dönecektir.
Ders sırasında, bir öğrenci, " Hocam YÖK Başkanı iken böyle dememiştiniz; o mu doğru, bu mu " dediği anda yüzü kızarmayacak mı?
Hukukçu meslektaşları satır arasında bu olaya dokundurduğunda içine bir pişmanlık ateşi düşmeyecek mi?

Çarpık zihniyet
Uzmanlığı bu kadar kolay kenara atmanın ardındaki zihniyet ne?
Acaba sosyolog Prof. Kadir Cangızbay'ın anlattığı olay bize bir fikir verebilir mi?
Tarih: Mayıs 2000.
Yer: Muğla Üniversitesi.
Cangızbay, İstanbul'dan gelen meslektaşına yeni kitabını imzalayarak verir: "Bak abi, güzel bir kitap oldu, ne olur oku..."
Kıdemli profesörün cevabı: "Ben senin neler yazacağını biliyorum. Ama şimdi sosyoloji yapma zamanı değil, Cumhuriyet'i koruma zamanı. " ( Toplum ve Bilim dergisi, no: 97 )
Dikkatinizi çekerim:
Olay 2000 yılında geçiyor. Başbakan Bülent Ecevit . Süleyman Demirel'in yerine Köşk'e Ahmet Necdet Sezer çıkıyor. Ekonomik kriz henüz ülkeyi vurmamış. AKP'nin kuruluşuna ise daha bir yıl var.
Ama işte zihniyet bu:
Hocam Cumhuriyet'i koruyacak!
Bunun için de gerekirse uzmanlığını feda edecek.
Şimdi o profesörü bulup konuşsanız, " Bakın ne kadar haklıymışım; geleceği görmüşüm " diyecektir.
Kıssadan hisse: Başlıktaki soru boşuna. Prof. Teziç'in yüzü kızarmayacak, "Cumhuriyet'i korumaya çalışıyordum" diyerek işin içinden çıkacak.

sabah



Bu yazı 1,007 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,465 µs