En Sıcak Konular

Mehmet Barlas


Mehmet Barlas
0 0 0000

ABD Kürtlere, İran da Türkiye’ye daha mı yakın görünüyor?



Irak’taki kargaşadan etkilenen tek ülke Türkiye ve Ortadoğu’nun sınırlar ötesi yegane sorunu Kuzey Irak’ta üslenen ve Türkiye’nin bütünlüğünü hedef alan PKK terörü olsa, işimiz çok kolaylaşırdı.


Unutmayalım ki, biz nasıl “tezkere” ile Irak’a sınır ötesi bir askeri operasyonun kapısını aralamışsak, çoğu gözlemciler de, Başkan Bush’un görev süresi bitmeden ABD’nin İran’a Irak üzerinden sınır ötesi bir askeri operasyon yapacağı tezini sürekli seslendirmekte.

Bu arada Irak’taki Amerikan “A planı” başarısız olursa, yani Irak’taki Amerikan güdümlü merkezi yönetim ülke bütünlüğünü sağlayamazsa, başta ABD ve İsrail olmak üzere bu coğrafyada müttefik arayanların Kuzey Irak Kürtlerini “B planı”nın ana öğesi olarak belirledikleri de apaçık ortadadır.

Neticede şu anda işgale karşı direnen Şii gruplar da, Sünni gruplar da, ABD’ye ve özellikle İsrail’e karşıdırlar. Sünni direnişçilerin El Kaide ile bağlantıları sürekli yazılıp, söylenmektedir. Şii direnişçiler ise, İran’la doğrudan irtibatlıdır.

 

Kim kime daha yakın duruyor

 

Veya Kuzey Irak’ı bombalayan İran ve İsrail tarafından vurulan Suriye, şu anda Türkiye’ye ABD’den daha mı yakındırlar?

Seymour Hersh’in Irak’a müdahalenin beklenen başarıyı sağlayamaması ertesinde “The NewYorker” dergisinde yazdığı “B Planı” başlıklı yazıda, İsrail’in Irak Kürtleri ile yaptığı işbirliği ve bunun Türkiye-İsrail ilişkileri üzerindeki olumsuz etkisi uzun uzun incelenmişti.  Bu yazıda Irak Şiileri ile İran arasındaki bağlar yüzünden, Irak Kürtlerinin İsrail için, Türkiye’den daha ağırlıklı değer taşıdıkları da ileri sürülmüştü.

ABD açısından ise bu değerlendirme daha da sıcak bir konumda.

Çünkü Irak’ta başarısız olan ABD, bu başarısızlığın nedenini, İran’ın Iraklı Şiilere verdiği desteğe bağlamayı bugünlerde çok sık seslendiriyor.

Nasıl biz Türkiye’deki bölücü teröre Kuzey Irak’ta üslenen PKK’dan destek geldiğini düşünerek sınır ötesi bir askeri harekatı planlıyorsak, Amerika da, özellikle Güney Irak’taki Şii ağırlıklı terör eylemlerine İran’dan gerek personel gerekse silah desteği geldiğini ileri sürüyor.

Neticede Amerika önce Afganistan’a, sonra da Irak’a uluslararası terörizme destek verdikleri gerekçesi ile müdahale etmedi mi?

 

Kim kazanan kim kaybeden ülke

 

Ancak şimdi İran’ı hedef alacak böyle bir saldırının Amerikan kamuoyunda destek bulacağı da şüpheli. Çünkü Saddam’ın kitle imha silahlarına sahip olduğuna kamuoyunu inandıran Bush yönetimi, İran’ın acil bir nükleer tehdit oluşturduğuna kimseyi inandıramadı.

Fakat sonuçta ABD Irak’ta “kaybeden ülke” ve İran her açıdan bölgenin “kazanan ülke”si görünümünde. Amerika’nın Irak bataklığına giderek daha fazla gömülmesi ise, İran’ı daha da rahatlatmakta.

Bu tablo içinde Amerika’nın Irak’ta tek nefes aldığı coğrafya Kürtlerin yönetimindeki Kuzey bölgesi olmakta.

Türkiye’nin Kuzey Irak’a askeri harekat düzenlemesi ihtimali, bu  çok boyutlu sorunlar yumağına yeni ve ciddi bir düğüm getirebilir. Pek çok yorumcu ve bu arada Washington yönetimi, Türkiye’nin sınır ötesi askeri harekatını sadece İran’ın işine yarayacağını bile seslendiriyor.

 

‘B planı’ da ‘A plant’ olursa

 

Kısacası siyaset işin içinde sınır ötesi askeri müdahalenin de girdiği boyutlara taşındığı zaman, bu coğrafyada sonuçların kimi nasıl etkileyebileceği kestirilmez hale geliyor.

İşte bu noktada her ülkenin bir “B Planı” olması gerektiği de ortaya çıkmakta.

Geçen aylarda “Washington Post”ta yayınlanan bir haberde, Beyaz Saray’da Başkan Bush ve Genelkurmay Başkanı General Pace ile toplanan valilerden birinin, “Irak’a dönük strateji başarısız olursa, B planınız nedir?” diye sorduğu anlatılıyordu. Bu soruya General Pace tarafında verilen cevap ise, şöyleydi:

- Ben Deniz Piyadesiyim… Biz başarısızlık kabul etmeyiz. Bizim B planımız, A planının başarıya ulaşmasıdır.

Süper devlet askerinin egosu böyle şişkin olsa da, Irak fiyaskosu süper devletlerin de bazı durumlarda çaresiz kalacaklarını kanıtlamıyor mu?

ŞAKA

Mahalle baskısı mı susturuyor?

Her gün liberal demokratları hedef alan bazı Hürriyet köşelerinin, Rodos’ta kılınan “bayram namazı”nı, “1’inci cumhuriyetçiler” açısından değerlendirmelerini bekliyoruz.

Tabii bu konuda susmaları için bir “mahalle baskısı” varsa, bir şey diyemeyiz.

posta



Bu yazı 1,193 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 29 Eylül 2012 Sakın "Erdoğan'sız AK Parti" hesabı yapmayın!
    • 28 Temmuz 2012 "Büyük Kürdistan" bir Amerikan sorunudur
    • 16 Ocak 2012 Kıbrıs'ı da Kwai Köprüsü'ne benzetmedik mi?
    • 9 Ocak 2012 Orta yaş sınırı yükselirken artık kimse yaşlanmayacak mı?
    • 4 Ocak 2012 AK Parti başarılı olursa tüm Türkiye başarılı olacaktır
    • 29 Ekim 2011 Cumhuriyet Bayramımız hepimize kutlu olsun
    • 31 Ağustos 2011 Yeniden açılım günlerinin üslubuna dönülmelidir
    • 17 Temmuz 2011 Asıl sorunumuz acaba ''Şarklılık'' mı?
    • 9 Temmuz 2011 Siz değişmezseniz koşullar sizi değiştirir...
    • 26 Şubat 2011 İktidar iddiası bulunmayan muhalefet olur mu?
    • 25 Kasım 2010 CHP'nin sivil paşalarının sivil darbe ürküntüsü...
    • 11 Ekim 2010 Kılıçdaroğlu'nun önündeki tarihi fırsat
    • 22 Eylül 2010 Sentetik beyaz Türklerin dayanılmaz hafifliği
    • 11 Eylül 2010 Kim yalancı? Anayasa Mahkemesi mi, CHP lideri mi?
    • 9 Eylül 2010 İktidarı 'Evet' mi yoksa 'Hayır' mı güçlendirir?
    • 28 Haziran 2010 Üslubu tırmandırınca kelimeler kifayetsiz kalabilir
    • 12 Haziran 2010 Yeni dünyada eksen de merkez de farklı yerlerdeler
    • 7 Mayıs 2010 Teşekküre karşı benden de bir teşekkür...
    • 5 Ocak 2009 Basın ''Medya'' olmadan önce kol kırılır yen içinde kalırdı...
    • 3 Kasım 2008 Türk demokrasisinin sabırla imtihanında geçer not alabilecek miyiz?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    10,756 µs