En Sıcak Konular

Yahya Bostan



Yahya Bostan
0 0 0000

O sekiz askere ne oldu?



Bu sene askere giden çocukları terör büyüttü. Doğduklarında da vardı terör… Askere gittiklerinde de içine doğdukları o havayı solumaya devam ettiler…

Artık bu iş Türkiye’nin geleceğini kirli elleriyle hapseden bir noktaya vardı. Sadece aldığı canların hayatını karartmıyor terör. Son saldırılarıyla Türkiye’yi bilinmezliğe sürükleyip geleceğine ipotek koymak istiyor.
Farkında mısınız bilmiyorum ama sırat köprüsünden geçiyoruz. Ya heyecanımıza yenilip o ince uzun köprüden yuvarlanacağız, ya da bilincimizi toplayıp ufka bakacağız. Alnımızda biriken terler dikkatimizi bozmadan, titreyen dizlerimize güç vererek o kaygan zeminde emin adımlarla ilerleyeceğiz.

Neyse ki Türkiye geleceğini PKK’nın insafına bırakmayacak kadar tecrübeli bir ülke. Tecrübeden kastım sadece köklü devlet ve imparatorluk geleneği değil. Son günlerde anladığım bin yılların acılar ve felaketlerle yoğurduğu bu coğrafyada tecrübemizi kendimize rehber edindiğimiz… Başbakan Erdoğan’ın “duygusal davranmayacağız” açıklaması da buna tekabül ediyor, ismi açıklanmayan bir devlet görevlisinin “operasyon zamanını yaptığı tahrik saldırılarla PKK değil, biz tayin ederiz” sözleri de… Diplomasinin askeri aracını kategorik olarak reddetmediğimi her zaman söyledim. Ancak asker ve sivil bürokrasinin üzerinde mutabık olduğu şekliyle, zamanı ve yeri geldiğinde, kendi kaderimizi kendimiz tayin etmeliyiz. Saldırının bizi sürüklemek istediği tuzaktan uzak durduğumuzu görmek güven verici.

Ancak sorunlar elbette bitmez, bitmeyecek. O sorunların üstesinden konuşarak, sabrımızı boynumuzda bir muska gibi taşıyarak geleceğiz. Birlikte dertleşeceğiz… Eksiklerimizi konuşacağız… Tam da Deniz Baykal’ın söylediği gibi acılarımızın boyutlarını bileceğiz ve yasımız acımıza uygun olacak.

Son yaşananlardan anladığım acımızın boyutlarını tam olarak bilmediğimiz… Ajanslar kayıp askerlerin isimlerini geçmeseydi, Deniz Baykal “o sekiz askere ne oldu, acımızın boyutlarını bilmeliyiz” demeseydi dün gündeme düşmeyecekti “sekiz kayıp asker.” Hatta belki de Genelkurmay sekiz askerle ilgili “irtibat kuramıyoruz” açıklamasını yapmayacaktı.

Bu sabah Akşam gazetesinin manşetini görmeseydim hayıflanacaktım üstelik. Medyanın iki yüzü olacaktı terör konusunda… Verdiği şehitlerine ağlayan, ama kaçırılmış, yaşayan askerlerini umursamayan… Hala umursamayanlar var irtibat kurulamayan askerleri… Onlar nerede, ne yapıyorlar? Şehitlerine ‘ağlayan’ kimi basın kuruluşlarının umurunda değil bu.

Benimse en başından beri aklımda. Bu yüzden dün iyibilgi’den konu ile ilgili birçok haber yayınladık. Bu yüzden Genelkurmay’ın açıklamasında öldürülen terörist sayısı kadar kayıp askerlerimizi de manşete taşıdık. Şehitlerimize hep birlikte ağlıyoruz evet ama kayıpların bulunması, akıbetlerinin ve can güvenliklerinin sorulması da hepimizin görevi olmalı.

Genelkurmay yaptığı açıklamada o askerlerle irtibat kurulamadığını, Başbakan Erdoğan “ellerinde bilgi bulunmadığını”, Cemil Çiçek “operasyonların sürdüğünü” söyledi. Elbette o askerlerin ailelerine kavuşturulması için karargahlarda, gerekli yerlerde gerekli çalışmalar yapılıyordur. Elbette Genelkurmay çocuklarının akıbetinden en az aileleri kadar endişe duyuyordur. Ancak şunu unutmayın: Şehitler kadar o kayıp askerler de Türkiye’nin çocukları… Çocuklarımızın akıbetini ve nasıl geri geleceklerini tüm Türkiye merak ediyor olmalı. Bir vatandaş olarak en azından ben merak ediyorum ve beni tatmin edecek bir açıklama bekliyorum. Nasıl geri gelecekleriyle ilgili… Teröre yanıt konusunda vakarını koruyan devlet bu konuda da aynı tavrı göstermeli. Toplumun yüreğine su serpmeli!



Bu yazı 1,446 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Temmuz 2008 ‘Dünyanın en büyük siyasi projesi’ ne demek?
    • 28 Temmuz 2008 Baykal’ın göremediği…
    • 10 Kasım 2007 Baykal’ın danışmanı kim?
    • 6 Kasım 2007 İtiraf edelim: İşte Oval Ofis’ten çıkan sonuç!
    • 31 Ekim 2007 Türkiye’nin Brzezinski’si var mı?
    • 26 Ekim 2007 Ne intikamı? ABD bizden intikam almıyor!
    • 24 Ekim 2007 Artık farkındayız: Bu provokasyona dur deyin!
    • 23 Ekim 2007 O sekiz askere ne oldu?
    • 21 Ekim 2007 Son saldırı: PKK neden bu kadar rahat?
    • 18 Ekim 2007 Bu filmi çok gördük: Oyunun farkında mısınız?
    • 15 Ekim 2007 Tuzak: Tasarı çekilirse ne olacak?
    • 11 Ekim 2007 “27 sersem Amerikalı…”
    • 10 Ekim 2007 Bakmayın, Türkiye’de iyi şeyler de oluyor!
    • 8 Ekim 2007 Saldırının üçüncü boyut okuması
    • 5 Ekim 2007 Referandum karmaşası: Bu güne nasıl geldik?
    • 28 Eylül 2007 Malezya bitti: Şimdi hasar tespit zamanı!
    • 17 Eylül 2007 Kendinizi koruyun: İran bitti, Malezya geliyor!
    • 8 Eylül 2007 Stratejik analiz: Hükümet değil devlet politikası!
    • 30 Ağustos 2007 Artık kolları sıvama zamanı!
    • 23 Ağustos 2007 Kulisleri hareketlendiren ziyaretin perde arkası!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,806 µs