En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Savaşın dumanı



Geçen gün, Meclis'teki tezkere görüşmeleri vesilesiyle; Prusyalı savaş filozofu, askeri kuramcı ve tarihçi Carl von Clausewitz'in ( 17801831 ) ünlü sözüne değinmiştik: " Savaş, politikanın başka araçlarla sürdürülmesidir. "
Bu söz hakkında birçok yorum ve çeşitlemeler yapılmıştır. Mesela, " iktidar " kavramı üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan Fransız düşünür ve tarihçi Michel Foucault, " Politika, savaşın başka araçlarla sürdürülmesidir " diyerek Clausewitz'i tersine çevirmiştir.
Clausewitz'in kullandığı bir başka tabir de ' savaşın dumanı'dır ('savaştaki sis perdesi' de deniyor). 'Savaşın dumanı' da siyasette ve askeriyede sık sık kullanılan bir deyiştir ve özetle savaş sırasında ortaya çıkan " belirsizliği " anlatır.
Belirsizlik esas olarak bilgi eksikliğinden kaynaklanır. Bu sebeple, özellikle askeri teknolojiyi geliştirmeye çalışanlar... Bir yandan "düşman tam olarak nerede, sayısı ne kadar, silahları ne durumda" gibi sorulara net cevaplar almaya çalışırken... Aynı anda dost güçlerin kendi aralarındaki iletişimi de artırarak dumanı yani belirsizliği azaltmaya çalışırlar.
Alman general Rommel, İkinci Dünya Savaşı sırasında Kuzey Afrika'da İngilizlere karşı mücadele ederken kavramın "mecazi" değil, gerçek anlamından yararlanmıştı.
Tanklarının arkasına toz kaldıracak şeyler bağlayan Rommel, böylece onların sayısını olduklarından fazlaymış gibi göstermişti.

Şu anda en çok kullandığımız kelime ne? Elbette "terör". Mesela " PKK terörü " diyoruz. " Teröristler askerlerimizi şehit etti " diyoruz.
Benim gördüğüm ise şu:
Evet... İstanbul ya da başka kentlerdeki bombalama, yakma eylemlerini düşündüğümüzde... PKK "terörü" bir araç olarak kullanıyor.
Ancak Hakkâri baskını ve ondan önceki saldırı terör eylemleri değil ki! PKK düpedüz savaş açmış durumda. Türk ordusuyla savaşıyor. Gerilla savaşı yürütüyor.
Buna ister " Düşük Yoğunlukta Çatışma " diyelim, ister başka bir tabiri kullanalım, neticede savaşın içindeyiz. Olayın belli bir bölgede geçmesi yani sınırlı kalması bence gerçeği değiştirmiyor.

Ve bu ortamda bir başka gerçekle karşılaşıyoruz: Mücadele Güneydoğu bölgesinde devam etse de, "savaşın dumanı" tüm ülkeyi sarmış durumda. Bunu, ortaya atılan bilgilere ve gösterilere baktığımızda görüyoruz.
Mesela Hakkâri Dağlıca baskınında savaşıp yaralanan bir askerimizin " Saldıracaklarını iki gün önceden biliyorduk " demesi zihinleri karıştırıyor.
Bu bilgi gerçek mi? Yoksa araya mı sızdı? Gerçekse, niye tedbir alınmadı? Araya sızdıysa, nasıl oldu?
PKK'yı lanetleyen gösterilerde, geçtiğimiz nisan ve mayıs aylarında yapılan cumhuriyet mitinglerine benzeyen görüntüler ortaya çıkmaya başladı.
Haberlere bakılırsa Ege Üniversitesi 'nde iki grup öğrenci kapışmış. Yaralananlar oldu.
Başka bir yerde gösterilerin yarattığı karmaşadan yararlanan uyanıklar dükkânları yağmaladı. Bu da kışkırtıcıların, yağmacıların gerginlikten nemalanmaya çalıştıklarını gösteriyor.
Hükümet son saldırıyla ilgili TV haberlerine yayın yasağı getirmek amacıyla RTÜK'e başvurdu. Yalan yanlış bilgi akışı kadar, bilgi akışının engellenmesi de dumanın kalınlığını artıracak, fısıltı gazetesi devreye girecektir.
Emekli komutanlar TV kanalları arasında dolanıp duruyor. Hatta pazar akşamı bunlardan birini iki kanalda birden gördüm. Biri canlı yayındı, diğeri bant.
Bu eski komutanların yorumlarına bakıyorum: Birbirini tutmuyor. Birinin " ak " dediğine, diğeri " kara " diyor. Olabilir tabii. Bu durum " yorum " denilen faaliyetin özünde var. Ancak kafalar karışıyor neticede.
Savaşın dumanı işte böyle bir şey ve bizim gibi sivillerin de üstüne çökmüş durumda.

 sabah



Bu yazı 973 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,519 µs