En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Türklerle Kürtler için 15 nokta!



Bu satırları Amman'da yazıyorum. Bağdat'la İstanbul arasındaki uçak seferleri kısa bir süre önce bizim tarafımızdan kaldırıldığı için Ürdün'ün başkentinde bir gün geçirmek zorunda kaldım.
Kuzey Irak'ın Erbil, Selahattin, Kerkük ve Süleymaniye kentlerinde dört gün dolaştım. Uçakla Süleymaniye'den geçtiğim Bağdat'taysa üç gün kaldım.
15 noktalık değerlendirmem şöyle:
(1) Bu geziye çıkmadan önce, Türkiye'nin Kuzey Irak'a askeri operasyonunun PKK ile mücadelede çare olamayacağını yazıyordum. Gezi sonrası bu görüşüm zayıflamadı, güçlendi.
Geçmiş çeyrek yüzyıllık deneyimlerin de ışığında askeri operasyon hem çare değildir hem de 'tuzak'tır. Bir yandan Türkiye'nin PKK ile mücadelesini daha beter zora sokar, öte yandan özellikle ABD ve AB ile ilişkilerini bozar.

Baskı haklı ve meşrudur
(2) PKK'nın Kuzey Irak'ta barınması, buradan Türkiye'ye sızarak şiddet ve terör eylemleri koyması, askerlerimizi şehit etmesi hiç kuşkusuz kabul edilemez. Bunu önlemek ve PKK'ya karşı ciddi işbirliğini sağlamak için Türkiye'nin gerek Bağdat, gerekse Kürdistan Bölgesel Yönetimi üzerinde diplomatik, siyasal ve ekonomik baskı uygulaması haklı ve meşrudur. Bu konuda hem Kürt yönetiminin hem de özellikle ABD'nin bir an önce hareketlenmeleri ve Türkiye'nin haklı beklentilerini karşılamaları gerekir.
(3) PKK, Kuzey Irak'taki Kürt siyasi eliti içinde, her zaman açıkça ifade edilmese de, Türkiye'yle başlarını belaya sokan bir güç olarak görülüyor. Bu nedenle, Irak Kürtlerinin son on beş yıllık kazanımlarını tehlikeye atan PKK'nın etkisiz kılınması gerektiği bu çevrelerde yaygın bir görüş. O yüzden, Türkiye'nin Amerika'yla birlikte baskısı, istenen sonuçları vermeye başlayabilir.

PKK, Türkiye'nin sorunu
(4) Kuzey Irak'ta PKK'ya karşı Türkiye'yi tatmin edecek somut bir şeylerin yapılmasından yana bir Kürt yetkili, Erbil'de bana şunları da söyledi:
"Unutmayın, PKK bizim değil Türkiye'nin sorunu. Yeni de değil, eskiye gidiyor. PKK'nın asıl kökleri, Türkiye Kürtlerinin içinde. PKK asıl desteğine Türkiye'nin Güneydoğu'sunda sahip. Şimdi siz PKK'dan dolayı Kuzey Irak'a bomba yağdıracaksanız, hatta bazı aklıevvellere uyup Barzani'yi de hedef alacaksanız, o zaman aynı mantıkla dönüp kendi Güneydoğu'nuzu da mı bombalayacaksınız?.."
(5) Türkiye, Kuzey Irak'a bir askeri operasyon ihtimali nedeniyle daha şimdiden dünya kamuoyunda saldırgan, istilacı bir güç olarak gösteriliyor, daha operasyon olmadan imajı bozuluyor. Ayrıca, Kuzey Irak Kürtleri arasında Türkiye'ye karşı düşmanlık, husumet duyguları yaygınlaşmaya başlamış. Bu durum zamanla Türkiye Kürtleri arasında da huzursuzluk yaratır. Irak Kürtlerinin düşmanlığını kazanmak, Türkiye'nin çıkarına değildir.

Irak Kürtleri devletleşiyor
(6) Kuzey Irak'a, Erbil'e ilk kez Cumhuriyet'in genç bir muhabiri olarak 1974'te gelmiştim. Saddam'ın bu topraklardan çekilmek zorunda bırakıldığı 1991'den beri bu bölgeye sık sık gelip gittim. Son on beş yıllık, hele son dört yıllık gelişmenin olağanüstü olduğunu söyleyebilirim.
(7) Evet, Irak Kürtleri aynı zamanda devletleşiyor. Ama bunun resmiyet kazanması öyle kolay değil. Ancak, bu fiili devletleşmeyi de bu saatten sonra tersine çevirmek imkânsızdır.
Tersine çevirme hayalini, Saddam'ın 2003'ün nisan ayında devrilmesine kadar Ankara'da görenler vardı. Dünya konjonktürü değişir ve Saddam'la Türkiye bir gün birlik olup Kuzey Irak'taki Kürt oluşumunu tersine çevirir düşüncesi bir zamanlar Ankara'daki iktidar odaklarında yaygındı. Bu artık geçti, mümkün değil.
Bir başka noktaya Erbil'deki bir Kürt yetkili şöyle değindi: "Kuzey Irak'ın dünyayla köprü kurması açısından Türkiye çok önemli. Ama bu arada Kuzey Irak da dünyayla yeni yeni köprüler kuruyor. Bakın, Amerika'yla İngiltere Erbil'de konsolosluk açtılar. Yılbaşında Fransa açıyor. Sırada on ülke var, İran'ı var, Rusya'sı var."
(8) Geçen hafta cuma günü Habur'dan Kuzey Irak'a giriş yaparken, bir TIR şoförü yanıma geldi. "Kapı kapatılacak mı?" diye sordu, "Habur kapatılırsa her iki taraf için de ekmek kapısı kapanır, perişan oluruz."
(9) Habur'dan Zaho'ya doğru giderken yol boyu not ettim: Ülker, Arçelik, Evyap, Eti, Florant Boru, Mutlu Akü, Fırat, İstikbal, Beko, Saray, Sibel Can'lı Frutti, Lassa, Profilo... Ve Kuzey Irak'ta nereye gitsek, iş yapan Türk şirketleri ve müteahhitleri...
(10) Erbil'de bir Kürdün sözleri:
"Biz Irak Kürtleri Sünniyiz; laiklikse laikiz; İran'daki gibi bir rejime kesinlikle karşıyız; radikal İslamın buralara gelmesini istemiyoruz; Türkiye'deki demokrasiyi takdir ediyor ve örnek almak istiyoruz; ayrıca Türkiye aracılığıyla AB'ye komşu olarak yaşamak istiyoruz. Peki, siz bizi neden istemiyorsunuz?"
Bu sözleri düşünmekte yarar var.
Türkiye'yle Irak Kürdistan bölgesinin iyi ilişkiler içinde olması her iki tarafın da çıkarınadır. Kuzey Irak'ta dolaşırken bir kez daha gördüm. Türkiye Kürtleri ile Irak Kürtleri arasına Çin Seddi çekilemez, böyle bir şey düşünülemez bile. Bir tarafın Kürtlerine ne olursa, bundan öteki tarafın Kürtleri de şöyle ya da böyle etkilenir. Kimse bunun tersini düşünmesin. Bölgede barış ve istikrar ancak bu gerçeği hesaba katarak gerçekleşebilir.

 PKK silahı bırakmalıdır
(11) Ve o klasik soru:
Ne yapmalı?
Irak Kürt liderliği, PKK'ya karşı kendi bölgelerinde gerekenin ciddiyetle yapıldığı konusunda Türkiye'yi tatmin etmelidir.
PKK'nın önce ucu açık, önşartsız bir ateşkes ilan etmesi ve bunun gereğini yerine getirmesi sağlanmalıdır.
Bundan sonraki aşama, PKK'nın şiddet ve silahlı mücadeleden vazgeçmesi olmalıdır. Bunun için Irak Kürt liderliği, ABD ve AB de devrede olurken, Türkiye'nin PKK'yı dağdan indirmek için yapabileceği yasal düzenlemeler zaman içinde gündeme gelmelidir.
Böyle bir paketi büyük bir gizlilikle oluşturmak -öyle kolay olmasa da- altı çizilmesi gereken bir noktadır.
(12) Erbil'de ne yapmalı sorusunun karşılığını tartışırken Iraklı bir Kürt bana şöyle dedi: "İstanbul'da yaşayan bir Kürt arkadaşım bana bir keresinde şöyle demişti: 'Türkiye eğer PKK probleminden kurtulmak istiyorsa, önce Kürt meselesini çözmelidir. Ama bunun için de Türkiye'de öncelikle hükümetle asker bir masaya oturmak zorundadır.' İsabet var bu teşhiste... Belki size aşırı gelebilir, ama burada yaygın olan bir görüş var. PKK ortadan kalksa sizin derin devlet bir başka PKK kurdurur."
(13) PKK şiddete devam ettikçe, silah bırakmadıkça, PKK'ya karşı Türkiye'nin haklı ve meşru mücadelesi devam edecektir. Ama siyasal iktidarın, Erdoğan hükümetinin Kürt sorunu konusunu çok daha ciddiye alması gerekir. Bu nokta göz ardı edilerek PKK'nın Türkiye'de etkisizleştirilmesi uzak ihtimaldir.
(14) Türkiye, Kıbrıs konusunda uzun yıllar 'çözümün değil, sorunun tarafı' olmuştu. Erdoğan hükümeti 2003'ten itibaren bunu tersine çevirdi. Siyasal kararlılık göstererek, 'bir adım önde' politikasıyla çözümün tarafı oldu. Böylece Türkiye'ye AB yolu açıldı, müzakereler başladı.
Şimdi Kürt sorununda böyle bir kararlılığı gösterebilecek mi Başbakan Erdoğan? Yoksa o da zamanla devlet tarafından teslim alınıp 'eskiler'in rayına mı oturacak?..

Kısırdöngünün kırılması şart
(15) Bakın, Türkiye'nin en yakıcı sorunu öteden beri Kürt sorunudur. Bunu kimse görmezden gelmesin. PKK bu sorunun bir ürünüdür.
Her iki sorun da bugünden yarına şipşak çözülemez.
Kürt sorununu çözüm yoluna sokamadığımız sürece, Türkiye'nin barış ve istikrarı bu sorunun ve 'başkaları'nın ya da 'dış güçler'in insafına kalır. Tam düzeldiğimizi, iyi yola girdiğimizi sandığımız sırada, 'dışarı'dan birileri düğmeye basar, şehit cenazeleri doğudan batıya gelirken, biz de ayaklanır, savaş tam tamlarıyla yedi düvele meydan okumaya başlarız.
Bu kısırdöngünün kırılması şarttır, eğer istikrarı kalıcı kılmak istiyorsak...
Bir başka deyişle:
Eğer o başkalarının ya da klasik deyişle o 'dış güçler'in oyuncağı olmak istemiyorsak, PKK tarafından 'rehin alınmak' istemiyorsak, o zaman herkes Kürt ve PKK sorununun altına elini sokmalıdır.
Bu sorun sadece bir terör ve şiddet sorunu değildir, sadece askeri yoldan çözülecek bir sorun değildir. Ve yine bu sorun 'sadece askere bırakılmayacak kadar' önemli bir sorundur.

Son söz:
Kuzey Irak'a operasyon yalnız Türkler ve Kürkler için değil, yalnız Türkiye için değil, hem ABD, hem AB, hem de bölgesel istikrar için ortak bir tuzaktır.
Bu tuzağa düşmeyelim.
Amman'dan iyi pazarlar!

milliyet



Bu yazı 1,029 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,304 µs