En Sıcak Konular

Şamil Tayyar


Şamil Tayyar
0 0 0000

Ben Tümgeneral Yılmaz



Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Cuma günü akredite 14 gazetenin Ankara temsilcisiyle buluştu. Cumhurbaşkanı ve başbakanın uçağındaki davetli listesini dillerine dolayanlar, ne hikmetse bu buluşma listesine ses çıkarmadılar. Varsın çıkarmasınlar, zaten toplum, bu iki yüzlü yazar güruhunu çok yakından tanıyor.

O nedenle yazı konumuz, sadece Büyükanıt Paşa’nın açıklamalarıyla ilgilidir. Bu açıklamalar içinde en çok ilgi çekeni, ‘ Tümgeneral Yılmaz’ kod adlı gazetecidir. Büyükanıt diyor ki: O gazetecinin genel yayın yönetmenini arayarak uyardım.

Eğer paşanın sözlerinden iz sürerek şifreleri çözmeye kalkışırsak, kesin olmasa da bir adrese ulaşabiliriz. Bir defa o gazetecinin akretide olmayan bir gazetede çalışmadığı kesin. O nedenle cevap, Genelkurmay karargahında temsil edilen 14 gazeteyle ilgilidir. Çünkü, Büyükanıt, ‘öteki’ gördüğü gazetelerle muhatap olmuyor.

Alanı daralttık, şimdi ince işçiliğe başlayalım. Büyükanıt’ın doğrudan aradığı genel yayın yönetmeni sınırlı. Gazetelerin yayın politikaları, özel Büyükanıt demeçleri ve Büyükanıt’ın isim vermemekteki özenli tutumunu, meslek tecrübemizin imbiğinden geçirdikten sonra iki gazetenin öne çıktığını görüyoruz.

Biri Hürriyet, diğeri Milliyet. İlkinde Ertuğrul Özkök, diğerinde Fikret Bila imzaları var. Muhatap genel yayın yönetmeni olduğuna göre, Hürriyet üzerinde yoğunlaşılabilir. Tabu bu kestirim, bilgiye dayalı değil tamamen tahminidir.

Yanılma payım yüksek olabilir. İnşallah ilgili genel yayın yönetmeni kendisi ortaya çıkar da konuya açıklık getirir.

Ayrıca, bu konuda farklı bir düşüncem daha var. Büyükanıt, bir gazetenin santral numarasının tespit edildiğini söyledi. Arayanın kim olduğu bilinmiyor. Tahminim şu: Telefonu açan gazeteci olmayabilir. O gazetecinin yakın dostu bir emekli asker, yanından gazetenin telefonunu kullanarak Dağlıca Taburu’na ulaşmış olabilir.

Yani, Büyükanıt’ın gazeteci sandığı Tümgeneral Yılmaz, gazeteci dostu emekli bir asker olabilir, emekli olduğu rütbe de yarbay, albay olabilir.


Asparagas fotoğraf


Büyükanıt Paşa, öldürülen terörist cesetlerinin fotoğraflarıyla ilgili sorgulayıcı haberlerle ilgili olarak şu yorumu yapıyor: ‘ Tabi bu talebin arkasında başka mesele var. Gerçekten öyle mi, yoksa yalan mı söylüyorsunuz demek istiyorlar.’

Fazla alınganlık göstermiş sayın Paşam. Kimsenin ‘ yalancı’ aradığı yok. Kendi nefsime en azından benim böyle bir niyetim yok.

Ama vatandaşın kafası karışık: Dağlıca’dan sonra 34 teröristin öldürüldüğü açıklandı. Ele geçirilen silah sayısı sadece 4. Diğerleri şarjör, mermi ve boş kovanlar. Sonra deniyor ki, kaçan teröristler, cesetleri de sırtlanıp gittiler.

Allah aşkına bu yorumlar, teröristleri birer Malkoçoğlu, Battalgazi gibi efsaneleştirmekten öte bir anlam taşır mı? Şöyle bir terörist düşünün; saatlerce çatışıyor, sonra silahını sırtlanıyor, ölen arkadaşının silahını alıyor, yetmiyor sırtına bir de ceset yüklüyor, yara bere içinde saatlerce o yalçın kayalıklar üzerinde ve Mehmetçikten gizlenerek kaçmayı başarıyor!

Bir de geçmişteki yanlış işler var. Bakın, çok çarpıcı bir örnek vereceğim. Kısa süre önce meslektaşım, araştırmacı gazeteci Saygı Öztürk’ün ‘ Sınır ötesi savaşın kurmay günlüğü’ isimli kitabı piyasaya çıktı. Önsüzü, Emin Çölaşan tarafından kaleme alındı. Çölaşan kitap için şöyle diyor: ‘ Gerçekten dört dörtlük bir belgesel, dört dörtlük bir araştırma.’

Bence de öyle. Kitapta, 1992’deki ilk büyük sınır ötesi operasyonun ayrıntıları anlatılıyor. 20. sayfada, terörist cesetlerinin fotoğraflarıyla ilgili ilginç bir anektod var. Bir komutan, askere telsizle talimat veriyor: ‘ Öldürülen teröristlerin görüntülerini kameraya alın, toplu fotoğraflarını çekin, TRT’ye ve ajanslara gönderin.’

Talimatın nasıl yerine getirildiği, kitapta şöyle anlatılıyor: ‘ Köy korucuları ile teslim olan teröristler bir dere kenarına götürüldü ve ölü numarası yaptırılıp yere uzandırıldı. Görüntüleri çekilen bu kişiler, operasyonda öldürülen teröristlerden bir grup diye televizyonlarda, gazetelerde gösterildi. Bu görüntüleri çektiren komutan, bu olayı yıllar sonra anlatırken, ‘Operasyonda çok sayıda terörist öldürülmüştü ama her biri bir başka yerdeydi. Bunları bir araya toplamak zaman alacaktı. Onca işin arasında cesetlerle uğraşacak zamanımız yoktu. Pratik bir çözüm bulduk, gazetecilerin deyimiyle asparagas görüntüleri basına dağıttık’ diyor.’

Bunun üzerine söylenecek başka laf var mı?


Önce çuvaldızı

kendimize batıralım


Yine Büyükanıt, PKK kaynaklarına itibar edilmesinden şikayetçi. Teorik olarak haklı. Ancak, TSK’nın da şeffaf olması gerekmiyor mu?

8 asker kaçırılmış, ‘ Kayıp’ diye açıklama yapıyorsunuz. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’e bilgi verilmiyor. O sırada teröristler, askerlerin ailelerini arayıp çocuklarıyla görüştürüyor.

Sayın Paşam, iğneyi başkalarına batırırken önce çuvaldızı kendimize batırmamız gerekmiyor mu? Sormak lazım: Biz nerde hata yaptık? Hem de şimdi, emekli olduktan sonra değil. Emeklilikte Fikret Bila’ya iyi iş çıkıyor ama aradan geçen zaman memleketin hayrına olmuyor.

star gazetesi



Bu yazı 1,086 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün vakası
    • 8 Ağustos 2012 Atatürk yaşasa ismini değiştirir miydi?
    • 1 Ağustos 2012 Hatay’da neler oluyor?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye’ye PKK operasyonu
    • 25 Haziran 2012 Vurulan jet değil çünkü...
    • 18 Haziran 2012 Başbakan’ın başka seçeneği yok
    • 14 Mayıs 2012 Kim bu üst komutanlar?
    • 7 Mayıs 2012 CHP’de derin çatışma
    • 28 Mart 2011 Kalemim size emanet
    • 16 Mart 2011 Arşiv bir açılsa görürsünüz
    • 9 Mart 2011 Sen de yoğunlaş, koçum benim
    • 7 Mart 2011 Ergenekon’da neler oluyor?
    • 4 Mart 2011 1 Mart operasyonu
    • 23 Şubat 2011 Olmadı sayın Bakan
    • 22 Şubat 2011 O mektubu kim verdi?
    • 18 Şubat 2011 Kılıçdaroğlu-Yalçın pazarlığı
    • 16 Şubat 2011 Yeni Türkiye nasıl kurulacak?
    • 7 Şubat 2011 CHP’yi yıkmaya mı geldi yoksa?
    • 4 Şubat 2011 Böyle terbiyesizlik olmaz
    • 28 Ocak 2011 Asılacakların listesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,151 µs