En Sıcak Konular

Ismet Berkan


Ismet Berkan
0 0 0000

Kültürel hak ve üniter devlet



Geçen gün bu köşede, emekli komutanların Milliyet'ten Fikret Bila'ya anlattıkları sonrası bir soru sordum: İlköğretim okullarında bir yıl ve liselerden bir yıl 'Kürt Dili ve Edebiyatı' adıyla bir ders olsa ve bu ders Kürtçe verilse ne olur, ülke mi bölünür?
Ooo, elektronik posta kutum yıkıldı.
Kutlayıp teşekkür edenlerin sayısı ile beni eleştiren veya doğrudan küfür edenlerin sayısı hemen hemen eşitti.
Küfürleri geçiyorum, eleştirilerin üzerinde biraz durmak istiyorum. Genellikle eleştiriler iki noktada toplanıyordu: 1. Türkiye'nin resmi dili ve eğitim dili Türkçedir; 2. Teröristlerin taleplerini dile getiriyorsun!
Elbette Türkiye'nin resmi dili Türkçedir, elbette eğitim dili Türkçedir. Ama Allah aşkınıza söyleyin, okullarımızda başta İngilizce olmak üzere yabancı dil öğretmiyor muyuz? Devletin sırf daha iyi yabancı dil öğretmek için kurduğu okullarda bazı dersleri de İngilizce veya hangi dilse ondan vermiyor muyuz?
Ben burada anadili zaten Kürtçe olan çocuklar için, bu dillerini daha da geliştirebilsinler, kendi kültürlerini daha iyi öğrenebilsinler diye seçmeli bir ders öneriyorum, bütün müfredatın Kürtçe olmasını söylemiyorum. Kaldı ki müfredatı tümüyle Kürtçe olacak okullara talep
olacağını da sanmıyorum.
İkinci eleştiriye, yani köşemde PKK'nın taleplerinin dile getirilmesi meselesine zaten cevap verdiğimi sanıyordum. Bu talepler insani ve kültürel. PKK'nın aynı şeyi talep etmesi meselenin özünü değiştirmez, söz
konusu olan vatandaşlarımızın bir bölümünün kültürüne ve diline saygı gösterip göstermeme meselesidir, temel insan haklarından biridir;
bu konunun siyasi bir talebe, hatta uğrunda kan dökülen bir meseleye dönüşmüş olmasından utanmalıyız bence.
Ama yine de konunun üzerinde durmakta bence yarar var. Avrupa Birliği'nin Kopenhag Kriterlerini yerine getirmek için reform çalışmaları yaparken iş bir ara gelip radyo-TV'de Kürtçe yayın konusuna dayanmıştı.
O zaman bu reforma o kadar da sıcak bakmayan çevreler, 'Birey hakkı' ve 'Topluluk hakkı' ayrımını getirdiler. Ben açıkçası, anadilde radyo-TV yayınından hareketle birey-topluluk ayrımı nasıl yapılacağını anlamadım ama söylenmek istenen herhalde, 'İçimizde bir azınlık grubu yaratmayalım, mesele sadece Kürtlere özgü gibi sunulmasın, zaman içinde karşımıza azınlık hakları adı altında grup hakları çıkmasın'dı.
Böyle olunca tabii konu üniter devlet ilkesinin korunması konusuna dönüşüyor. Ben açıkçası, önemli olanın bütün vatandaşların bir arada yaşama iradesinde ve onların mutluluğunda olduğunu düşünüyor, üniter devleti bu anlamda fetişleştirmiyorum ama üniter devlet ilkesini savunanları da anlıyorum, hatta onlara hak vermeye de hazırım.
Hazırım ama bir şartla: En azından devlet düzeyinde gerçek anlamda Atatürk milliyetçiliğinin uygulanması, yani önceliklerin ırk esasına göre değil eşit vatandaşların mutluluğu bakımından sıralanması şartıyla.
Yani, bu anlamda gerçekten eşitlikçi ve vatandaşlarının mutluluğunu öne çıkaran bir cumhuriyet olmamız halinde, zaten bence üniter devlet tartışması bu kadar hararetli olmaktan çıkacaktır.
Öte yandan, Demokratik Toplum Partisi'nin son kongresinde dile getirilen özerk yönetim modelinin pek gerçekçi olmadığı kanısındayım; ama onun yerine Adalet ve Kalkınma Partisi'nin geçen dönem getirdiği ve dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edildikten sonra unutulan yerel yönetim reformu yasasının bu anlamda biraz daha geliştirilebileceğini, demokrasinin yerelleşmesinin, toplumdaki tansiyonu aşağıya çekeceğini düşünüyorum.
Büyükşehir belediyelerinin veya il özel idarelerinin, okulların ve sağlık kurumlarının işletilmesinden, eleman alıp çıkarmasından sorumlu olması ama hem müfredat ve uygulamasının hem de sağlık standartlarının merkezden sürekli belirlenip denetlenmesinin hizmet kalitesini, dolayısıyla vatandaşın mutluluğunu artıracağına inanıyorum.
Bütün bunların da üniter devlet ilkesini hiç de zedelemediği kanısındayım.

radikal



Bu yazı 1,046 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Temmuz 2012 ‘Tanrı Parçacığı’ bize neler vaat ediyor?
    • 10 Mart 2012 Tartışmayı içerikten biçime kaydırmak
    • 25 Haziran 2011 PKK dağdan nasıl iner
    • 26 Şubat 2011 1968 neden 68’de olduysa, şimdi de isyanlar ondan oluyor
    • 26 Aralık 2010 Seçim soruları: AK Parti kaç alacak, ya CHP?
    • 2 Kasım 2010 PKK’nın içine girdiği açmazı görmek
    • 31 Ekim 2010 ‘Kırmızı Kitap’efsanesinin sırları
    • 27 Temmuz 2010 Askeri vesayetin hukuki altyapısı
    • 24 Temmuz 2010 Enerji stratejimiz var mı?
    • 21 Temmuz 2010 Sahiden 12 Eylül'ü mü oylayacağız?
    • 14 Temmuz 2010 İran çelişkileri ve iç politika yansımaları
    • 7 Temmuz 2010 Liderler neden görüşecek, neyi görüşecek?
    • 5 Temmuz 2010 Dindar solcular
    • 3 Temmuz 2010 Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!
    • 26 Haziran 2010 Hep aynı denklemin içine sıkışmak
    • 24 Haziran 2010 Eşit yurttaşlığa dayalı demokratik cumhuriyet
    • 13 Haziran 2010 Karpuz gibi ortasından ikiye bölünmüş ülke...
    • 6 Haziran 2010 Mahkûmun açmazı: Hayattaki karşılığı
    • 24 Mayıs 2010 Maalesef bizde hattı muhalefet yoktur, sathı muhalefet vardır
    • 4 Mayıs 2010 Eski defterleri açmak...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,266 µs