En Sıcak Konular

Şamil Tayyar


Şamil Tayyar
0 0 0000

Yazın hurmayı yerken iyiydi tırmalayınca kötü mü oldu?



Eve dönüş, pişmanlık veya topluma kazandırma şeklinde tanımlanan bazı suç failleri hakkında uygulanacak hükümlere dair şimdiye kadar toplam 7 kanun çıkarıldı. Sadece süre uzatımına dair bir kanun daha var, onu da eklerseniz 8 kanun sayılabilir. Bu kanunlardan yararlanmak için toplam 6 bin 489 kişi başvuruda bulundu. Ancak devlet bunların tamamına itibar etmedi. Tüm siyasi ve bölücülük suçları için ceza oranlarında indirim öngören ilk kanun, 5 Haziran 1985’de çıkarıldı. 25 Mart 1988’de meclisten geçen ikinci kanun, ilkinden farklı olarak örgütten ayrılanlara yeni kimlik, estetik ameliyat gibi koruyucu önlemler içeriyordu. 21 Mart 1990 tarihli üçüncü kanunda ise önemli değişiklik yoktu. İlk iki kanun çıkarılırken Turgut Özal başbakan ve ANAP tek başına iktidardaydı. Üçüncü kanunda başbakanlık koltuğunda Yıldırım Akbulut oturuyordu Dördüncü kanunun Meclis’ten geçtiği 26 Kasım 1992’de DYPSHP koalisyonu işbaşındaydı. Süleyman Demirel başbakan, Erdal İnönü başbakan yardımcısıydı. 28 Şubat 1995 tarihli beşinci kanun çıkarılırken yine iktidarda DYP vardı, ortağı SHP ise CHP adını almış, genel başkanlığa Hikmet Çetin’i getirmişti. Kısa süre sonra 9 Eylül’de Deniz Baykal, Çetin’den görevi devralarak koalisyon ortağı olmuştu. Üstelik, DYP ile CHP’nin ortak çıkardığı kanunda, önceki düzenlemelerden farklı olarak cezaevinde kalan tutuklu ve hükümlülere de kanundan yararlanma imkanı getirildi. 15 Şubat 1999’da Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından kısa süre sonra 26 Ağustos 1999’da altıncı kanun çıkarıldı. Süre uzatımının yanı sıra cezalar için öngörülen indirim oranları daha da düşürüldü. Mesela; ölüm cezası 9 yıla, müebbet hapis cezası 6 yıla indirildi. İktidarda kim vardı? DSP, ANAP ve MHP vardı. Bülent Ecevit başbakan, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz ise başbakan yardımcısıydı. Koalisyon hükümeti, bununla yetinmeyip 6 ay süreyle çıkarılan yasanın şubat sonunda yürürlük süresinin dolması üzerine 24 Şubat 2000 tarihinde, yasadan yararlanma süresini 6 ay daha (29 Ağustos 2000) uzattı. Son düzenleme ise AK Parti iktidarı döneminde Eve Dönüş projesi altında gerçekleştirildi. 6 Ağustos 2003’de çıkarılan bu kanun 1 yıl süreyle (6 Ağustos 2004) yürürlükte kaldı. Şu bir gerçek; Şu ana kadar çıkarılan kanunların hiç biri, beklentileri karşılamadı. 2003’den önceki düzenlemeler, daha çok itirafçı üretti. Bu itirafçıların çoğunluğu ise faili meçhul cinayetlerde kullanıldı. İşler zamanla öyle bir hal aldı ki, itirafçılar katıldıkları çeteler yardımıyla devlet içinde “devlet” oldular. Devlet bunların 54’ünü ticarete kazandırdı, 78’ine iş verdi, 43’ünün kimliğini değiştirdi, 54’ünü silahla donattı, 99’una sürekli maddi yardım yaptı, 329’unu koruma altına aldı, 1’ine de estetik ameliyat yapıp hayatına yeni şekil verdi. Son kanun ise PKK’nın yönetici kadrosunun üyeleri üzerinde yoğun baskısı ve tehditleri nedeniyle verimli olmadı.

Unutulan o laflar

Açıkçası, bu pişmanlık, eve dönüş ve topluma kazandırma projelerinde mevcut partilerin tamamı elini taşın altına sokmuş. Bu ülkenin menfaati bunu gerektiriyorsa, doğrusunu da yapmışlar. Fakat, dünü unutup bugün hariçten gazel okursanız, birileri de size “yazın yediğiniz hurmaları” hatırlatır. Hani meşhur bir laf var ya; Yazın yediğin hurmalar, kışın seni tırmalar. Tarih 24 Şubat 200. Yer, TBMM Genel Kurulu. 62. Birleşim. DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümetinin hazırladığı ikinci pişmanlık kanunu görüşmeleri yapılıyor. O tarihte muhalefette olan hem Fazilet Partisi hem DYP, terörle mücadeleyi devlet politikası olarak gördüğü için siyasi mülahazalardan farklı olarak koalisyona tereddütsüz destek veriyor. Fazilet Partisi adına söz alan Nazlı Ilıcak, “Terör örgütlerinin köküne kibrit suyu ekmek” olarak nitelendirdikleri yasaya esas itibariyle karşı olmadıklarını belirtirken, iktidardan tek taleplerinin Susurluk benzeri hadiselere izin verilmemesi olduğunu söylüyor. DYP Grubu adına konuşan Erdoğan Sezgin de yasaya tam destek verdiklerin altını çizerek, “Oyumuz evet” diyor. ANAP’lı Beyhan Aslan ile DSP’li Mustafa İlimen’in, kendi grupları adına yaptıkları konuşmalarda kanunu savunmaları pek yadırganmıyor. Çünkü bu kanunun en hızlı savunucuları o tarihte onlar. Dikkatle takip edilen konuşma, hiç kuşku yok ki, MHP Grubu adına kürsüye çıkan Kilis Milletvekili Mehmet Nacar’a ait. Bu konuşma, şahsı adına değil MHP Grubu adına yapıldığı için “bağlayıcı” tarafı da var. Bakın MHP’li Nacar o gün ne diyor: “Yasanın ilk kabul edildiği günden itibaren hedef aldığı suç ve faillerinin, nedamet içerisinde itirafta bulunmaları sağlanmıştır. Suç faillerinin itirafları sonucu hedef alınmış olan örgütlerin ortaya çıkarılmasının nihayetinde, teröre karşı başarı elde edilmiştir.” Nacar savunmayla yetinmeyip daha önce çıkarılan aynı mahiyetteki 6 kanunun kerametlerini sıralıyor. Fakat konuşmasından anlaşılıyor ki, aslında bu kanunu kendisi de içine pek sindirmiş değil. Kimi zaman, “Bu yasanın geçen on beş yıllık zaman içerisinde yedinci defa gündeme gelmiş olması düşündürücü bulunabilir” diyerek kendini rahatlatmaya çalışıyor. Sonra hükmü veriyor Nacar: “Hukuki tedbirleri ve çalışmaları esaslı bir şekilde karşılayan bu yasa, muhterem heyetinizin kabulleriyle, terörle mücadeleye karşı bir katkı sağlayacaktır... Bu sebeple, terörün, dün olduğu gibi bugün de toplumumuzda var olduğunu, hiçbir suretle istememekle birlikte, yarın da terörle karşı karşıya kalacağımızı düşünerek, yasanın uygulanmasının zaruretini kabul etmek zorundayız.” Sonra? MHP sıralarından alkışlar kopuyor. Alkış faslı, meclis tutanaklarına aynen yansıyor. Bu konuşmaların üzerinden 7 yıl geçti. Peki, şimdi ne değişti? İktidar koltuğu mu? Bu kanuna karşı çıkabilirsiniz ama tavrınız koltuğa göre değişmemelidir. İktidarda “evet” deyip muhalefette ip sallayıp “ihanet” diye bağırırsanız, inandırıcılığınız kalmaz.

star gazetesi



Bu yazı 1,169 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün vakası
    • 8 Ağustos 2012 Atatürk yaşasa ismini değiştirir miydi?
    • 1 Ağustos 2012 Hatay’da neler oluyor?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye’ye PKK operasyonu
    • 25 Haziran 2012 Vurulan jet değil çünkü...
    • 18 Haziran 2012 Başbakan’ın başka seçeneği yok
    • 14 Mayıs 2012 Kim bu üst komutanlar?
    • 7 Mayıs 2012 CHP’de derin çatışma
    • 28 Mart 2011 Kalemim size emanet
    • 16 Mart 2011 Arşiv bir açılsa görürsünüz
    • 9 Mart 2011 Sen de yoğunlaş, koçum benim
    • 7 Mart 2011 Ergenekon’da neler oluyor?
    • 4 Mart 2011 1 Mart operasyonu
    • 23 Şubat 2011 Olmadı sayın Bakan
    • 22 Şubat 2011 O mektubu kim verdi?
    • 18 Şubat 2011 Kılıçdaroğlu-Yalçın pazarlığı
    • 16 Şubat 2011 Yeni Türkiye nasıl kurulacak?
    • 7 Şubat 2011 CHP’yi yıkmaya mı geldi yoksa?
    • 4 Şubat 2011 Böyle terbiyesizlik olmaz
    • 28 Ocak 2011 Asılacakların listesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,313 µs