En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Özgürlüklerden korkmayın, asıl yasaklardan korkun!



Üniversitelerde başörtüsü yasağı devam etse daha mı iyi olur? Barış ve huzur böyle bir yasaktan daha mı olumlu etkilenir?
Bugüne kadar öyle mi oldu?
Bu toplumun eğer 'biz ve onlar' diye ayrışması sakıncalıysa, yine de bu yasak sürüp gitsin diyebilir misiniz?
Türkiye'nin cepheleşmesi, kutuplaşması en başta huzur ve barış olmak üzere birçok açıdan tehlikeli bir istikrarsızlık unsuru ise ne düşünüyorsunuz?
Yasak yine de sürsün mü?
Üniversitedeki bu yasak nedeniyle başı örtülü kızların yükseköğrenim hakkından yoksun kılınması içinize siniyor mu?
Oysa, onların üniversite yaşamına katılmaları aynı zamanda farklı dünyaların birbirine yaklaşması sonucu doğurmaz mı?
Başörtülü, başörtüsüz öğrencilerin üniversite kampüslerinde, sınıflarda şöyle ya da böyle buluşmaları, iletişim kurmaları, aileleriyle tanışmaları, ailelerinin birbirleriyle temasa gelmesinde köprü oluşturmaları, toplumsal barış ve huzur açısından çok daha hayırlı olmaz mı?
Böylece bir 'duvar' orasından burasından yıkılmaya başlamaz mı?
Ne düşünüyorsunuz?
Barış ve huzurun yolu, insanların birbirlerini daha iyi tanımalarından, birbirleriyle diyalog kurmalarından, birbirlerini anlamaya çalışmalarından geçmiyor mu?
Üniversite bunun için ideal bir mekân olmaz mı?
İnsanların inançlarında, dünyaya ve yaşama bakışlarında, dillerinde, dinlerinde, renklerinde, alışkanlıklarında 'farklılıklar'ın hiç bitmediği, hiç de bitmeyeceği bu hayatta barışı yakalamak için birbirlerimiz arasındaki duvarları yıkmak gerekmiyor mu?
Eğer taraflar birbirlerine 'cüzzamlı muamelesi' yapmaya, birbirlerinden uzak durmaya devam ederlerse, o zaman barış ve huzur kazanabilir mi bu toplumda?
Hiç sanmıyorum.
Yasaklardan medet umarak barış ve huzur yakalanamaz.
Demokrasi hiç yakalanamaz.
Prof Dr. Mithat Sancar'ın deyişiyle:
"Bazı yasaklar Türkiye'de korku siyasetinin bir aracı olarak kullanılıyor. Bu, Kürt sorununda da böyledir; Alevi sorununda da böyledir; genel demokrasi ve insan hakları sorununda da böyledir. Aynen başörtüsü sorununda olduğu gibi...
Yayılan korku şudur:
Eğer Kürt sorununa çözüm yolunda, demokrasi ve insan hakları çerçevesinde adım atarsak bölünürüz. Başörtüsü yasağı kalkarsa, şeriat gelir. Alevilerin talepleri kabul edilirse, Türkiye mezhep bölünmesi yaşar. Bu gibi korkular pompalanıyor Türkiye'ye...
Başörtüsü yasağının kaldırılmasını isteyen çevreler de, başka konularda bu korku siyasetinin dilini kullanıyorlar. Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'daki sözünü hatırlayın.
Aynen CHP üslubudur.
Başbakan diyor ki, eğer şimdi bu hakları Kürtlere verirseniz, Çerkezler de ister, Lazlar da... Şimdi CHP de diyor ki, eğer başörtüsünü serbest bırakırsanız sonrası gelir! Bu mantıkla özgürlükler konusunda hiçbir şey yapmayacaksınız.
Oysa, özgürlükler her zaman yumuşatıcı, yani uygarlaştırıcı bir etki gösterir. Kutuplaşmayı önlemek yasaklarla olmuyor. Tam tersine, yasaklar kutuplaşmayı derinleştiriyor.
Üniversitelerde başörtüsü yasağı kalktığında, sınıflarda veya kampüslerde başörtülü arkadaşlarını gören insanlar, onların anlatıldığı gibi 'öcü' olmadığını fark edeceklerdir. Bu insani temas ve deneyimin tek başına karşılıklı bir dönüştürücü etki yaratacağını ve her alanda özgürlük içinde, farklılıklarla bir arada yaşamanın güzelliğine olan inancı güçlendireceğini düşünüyorum.
Bu havaya katılmayı reddedecek kesimler her zaman olacak. Demokratik bir toplumda son derece normaldir bu. Ama özgürlük ortamında bunların gerilim ya da kutuplaşma yaratma potansiyelinin önemli ölçüde zayıflayacağını sanıyorum." (Zaman, 28.01.08, s. 22)
Kısaca:
Özgürlüklerden korkmayın, yasaklardan korkun!

milliyet



Bu yazı 971 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,495 µs