En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Kıbrıs'la Türkiye'nin AB yolu çok iç içe...



Sırası geldikçe tekrarlarım, Kıbrıs yalnız Kıbrıs değildir diye. Çünkü, bu güzel yeşil ada yalnız Kıbrıslı Türklerle Rumları değil, hepimizi, birçok ülkeyi ilgilendirir.
Kıbrıs, Türkiye'nin AB yolunda bugün hala kilit niteliği taşıyor. Kıbrıs, Doğu Akdeniz'de istikrar ya da istikrarsızlık demek. Kıbrıs, ABD ve AB ile Rusya arasında ciddi bir rekabet alanıdır. Kıbrıs, enerji yolları açısından stratejik değeri yüksek bir adadır.
Bu liste uzatılabilir.
Ama şunu hiç unutmayın:
Bugün için Kıbrıs hala Türkiye'nin AB yolunda belki de en ciddi sorundur.
Bir başka deyişle:
Kıbrıs kilidi açılmadan, Türkiye'nin AB yolu açılmaz.
Türkiye'de kimilerine öteden beri son derece sıkıcı gelen Kıbrıs konusunun hiç olmazsa bu yanı gözardı edilmemeli. Çünkü Türkiye'nin AB yolundan nefret edenler, Kıbrıs'ı çözümsüzlüğe mahkum etmenin ince oyunlarını hiç bırakmayacaklardır.
Kıbrıs nedeniyle halen Türkiye'nin AB ile müzakere sürecinde 8 fasıl askıda duruyor. Zaten 5 fasılı da Fransa kilit altına almış durumda.
Açılan fasıllarda ise müzakere ancak kör topal yürüyor. Burada da engel, Güney Kıbrıs Rum yönetimi...
Kısacası:
Kıbrıs sorunu Türkiye'nin AB ile ilişkilerini zehirliyor.
Bu durum Türkiye'nin AB yolundan kopmasını isteyenleri mutlu edebilir.
Türkiye'nin AB yolunun torpillenmesinden yana olan odaklar, hem Türkiye'de hem AB'de var. Onun için de, Türkiye'nin AB yolununun Güney Kıbrıs tarafından mayınlanmasını memnuniyetle izliyor bu odaklar...
Ama herkes öyle değil.
Amerika olsun, genel olarak AB ve AB içindeki İngiltere, İspanya, İsveç, İtalya gibi ülkeler olsun, Türkiye-AB ilişkilerinin istikrarlı bir seyir izlemesini savunuyorlar.
Bu cephenin, Güney Kıbrıs'ta başkanlık seçimlerini kaybeden Papadopulos'un bugüne kadarki politikalarından mutlu olduğu söylenemez.
Şimdiki soru malum:
Papadapulos'un beklenmedik bir sürprizle geçen pazar günü yoldan çekilmesi ve Hristofyas'la Kasulides'ten birine bu hafta sonu Cumhurbaşkanlığı yolunun açılması, Kıbrıs'ta da çözüm için bir umut kapısını aralıyor mu?
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, dün sabah kendisiyle yaptığım telefon görüşmesinde ihtiyatlı bir iyimserlik içindeydi. Türklere karşı son derece katı olan Papadopulos'un sahneden çekilmesini elbette olumlu karşılıyor.
"Papadopulos Türklerle güç paylaşımını sürekli reddederdi; Türklere herhangi bir hak vermek istemezdi" diyen Cumhurbaşkanı Talat, Türklerle Rumlar arasında daha makul bir dönemin açılabileceğini söylüyor.
Ancak, çok fazla iyimserliğe yer olmadığını da ekliyor. Papadopulos'un etkisinin bugünden yarına hemen bitmeyeceğini hatırlatıyor. Ve Papadopulos gibi pazar günü cumhurbaşkanlığı için yarışacak olan Hristofyas'la Kasulides'in de 'Annan Planı'nı hiç ağızlarına almadıklarına işaret ediyor.
Oysa, Kasulides 2004'de Annan planına evet demişti. AKEL lideri Hristofyas ise son anda 'hayır'a dönmüştü.
Magosa'daki o geceyi anımsıyorum.
Ertesi gün referandum yapılacaktı. Cumhurbaşkanı Talat'la televizyonda canlı yayındaydık. O sırada Hristofyas'ın hayır diyeceğine dair ilk sinyaller geldi. Talat "İhanete uğradım!" diyecek kadar büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı.
Dünkü sohbetimizde o geceye ilişkin anılarımızı da tazeledik.
Hristofyas'ın AKEL'iyle Talat'ın CTP'si bir zamanlar 'kardeş partiler'di, barış ve çözüm yolunda. İkisi de Denktaş'ın sahneden çekilmesiyle Kıbrıs'ta nihai çözüm yolunun açılacağına inanıyordu.
Fakat 2004 yılı baharında Annan planı Kuzey'de yüzde 65'le kabul, Güney'de yüzde 75'le reddedildikten sonra iki lider arasındaki o eski havanın yitip gittiği söylenebilir.
Güney'deki kamuoyu yoklamalarında Annan planına karşıtlık oranı yüzde 88'e çıkmış durumda.
Bu nedenle, bundan sonra adını koyarak, Annan planı zemininde çözüm aramak yakın ihtimal değil. Ama buna karşılık Papadopulos dönemine göre daha samimi bir diyalog ortamı oluşabilir Güney'le Kuzey arasında.
Yine bu dönemde ABD ve AB'nin çözüm yolunda esneklik için Kıbrıs Rum yönetimine daha fazla bastıracağı beklenebilir.
Bunun işaretleri var.
İki taraf arasında en azından bir görüşme süreci başlayabilir.
Ya da bir soru:
Kasulides seçilirse, Annan planının adını koymadan daha makul bir çizgi izleyebilir mi?..
Bir başka soru:
Kasulides ya da Hristofyas Türklerin 'eşitliği'ni ileride kabul edebilirler mi?
Bu soru, belki de sorunun özü...
Öte yandan, Kuzey'e dönük izolasyonların kaldırılması ve Güney'e Türkiye limanlarının açılması gibi sürecin hızla işlemesine bugün için pek öyle ihtimal vermeyen Cumhurbaşkanı Talat, yeni bir görüşme sürecini daha yakın görür görür gibi.
Sohbetimizi şöyle bağladı:
"Avrupa Birliği çözümü kararlılıkla desteklemeli. Türkiye'nin de çözüm yanlısı tutumunu mutlaka devam ettirmesi lazım, yoksa bugüne kadar sahip olduğu 'moral high ground'ı kaybeder."
Son söz:
Kıbrıs'ta tünelin ucundaki ışığı görebilmek hem kolay, hem zor!

milliyet



Bu yazı 1,073 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,214 µs