En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Yargıtay Başkanı'na soruldu da ne oldu?



Biliyorum, “Böyle de soru olur mu?” itirazında bulunsam, başta kendi meslektaşlarım olmak üzere pek çok kişiden, “Elbette olur” cevabı gelecek. Hizmette sınır olmadığı gibi gazeteciler açısından da soruda sınır yok bizim ülkemizde. Bu sebeple, nezaket ziyaretine gidilen koltuğuna yeni oturmuş Yargıtay Başkanı'na “Türkiye'de rejim tehlikesi görüyor musunuz?” diye sorulabiliyor...

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker bu soruya nasıl cevap versin? O yine çekinmeden düşündüğünü söylemiş: “Türkiye'de bir rejim tehlikesi görüyorum diyemem. Böyle bir şeyi birey olarak da Yargıtay Başkanı olarak da söyleyemem. Onu söylediğimiz zaman farklı yorumlar yapmak gerekir. Böyle bir şeye girmenin zamanı ve zemini olmadığını düşünüyorum.”

Bu cümlelerin kendisinden “Evet, tehlikede” cevabı bekleyen çevreleri kızdırma pahasına verildiği unutulmasın...

Bir İngiliz, Alman, Amerikalı veya Fransız gazetecinin kendi ülkesindeki benzer bir yüksek yargı organının başkanına “Ne dersiniz, ülkede rejim tehlikesi var mı?” sorusunu yönelteceğini düşünebilir misiniz? 'Rejim tehlikesi' kavramı bile yok o ülkelerde; 'rejim' ancak düşman işgali sırasında tehlikeye düşer de ondan... Yöneticileri talimat verince muhabir ne yapsın, o anlamsız soruyu yine de soruyor işte...

Beklentinin farklı olması, görevi üstlendiği ilk günlerde yaptığı konuşmanın uyandırdığı havayla ilgili Yargıtay Başkanı Gerçeker'in... O konuşmasında, 'Ortaçağ karanlığı' tamlamasını ve 'hurafe' sözcüğünü kullanmıştı Gerçeker. Bunlar, içinde yer aldığı cümleler neyi anlatıyor olursa olsun, kullanan kişinin eğilimi hakkında karşıya bir fikir veren 'simgesel' kavramlar...

Bizde bazı kurumların başına gelenler, meselâ yüksek yargı organları başkanları, genellikle, bu tür simgesel kavramları konuşma metinlerine yerleştirirler. Hasan Gerçeker'in göreve başladığı sırada yaptığı konuşmada ve Anıtkabir'deki deftere düştüğü notta “Türkiye Cumhuriyeti asla Ortaçağ karanlığına dönmeyecektir” demesi bu yüzden hiç şaşırtıcı değil.

Aslında konuşmasından 'simgesel' sözcükleri çıkardığınızda, Yargıtay Başkanı Gerçeker'in çok önemli bir konuda tedirginlik duyduğu anlaşılıyor. “Değişen dünyada güç dengeleriyle birlikte ülkemizin de yer aldığı coğrafyada önemli olayların gelişmekte olduğu” kaygısı bu. Hiç de yanlış bir kaygı değil Hasan Gerçeker'in duyduğu. Gerçekten de, 'küreselleşme' adıyla başlamış ve çoğu kişinin yalnızca ekonomik yönlerine dikkat ettiği süreç, esas siyasî alanda dünyadaki güç dengelerini kökten değiştirmekte, bu durum bizim coğrafyamızı da müthiş etkilemektedir.

Hasan Gerçeker'in ilk açıklamaları dikkatle okunduğunda, Yargıtay Başkanı'nın “Ülkede rejim tehlikesi yok” görüşüne sahip olduğunun ipuçları alınabiliyor. “Tanrı'nın verdiği akıl ve zekâdan” söz ediyor Yargıtay Başkanı, bilim ve teknolojide kaydedilen ilerlemelere işaret ediyor ve “Hurafelerle dolu bir sisteme geri dönüş çabalarına geçit verilmemesi gereğini” belirtiyor. “Cumhuriyet'in ilkelerine gönülden bağlı hiçbir kurum ve devlet yetkilisinin böyle bir düşüncede olduğunu aklına getirmek bile istemeyen” bir Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker; “Kurumlar arasında çatışma değil, devletin birlik, bütünlük ve uzlaşmasından, karşılıklı saygı, sevgi ve diyalogtan yana” biri...

İlk açıklamasında kullandığı 'Ortaçağ karanlığı' tamlaması da bizim uygarlığımızla hiç bağdaşmıyordu zaten. İslâm Dünyası Ortaçağ'da en parlak dönemini yaşamıştı çünkü…

Bu ipuçlarına bakarak yine de umutlanmadan edemiyorum: 'Yargıçlar devleti' görüntüsüne değil, anayasanın 'hukukun üstünlüğü' ilkesine bağlılığın sergilendiği bir dönem olsun Hasan Gerçeker'in Yargıtay Başkanlığı dönemi...

Sorulmaması gereken soru soruldu da ne oldu? Yargıtay Başkanı Gerçeker de ülkede bir rejim tehlikesi olduğuna inanmıyormuş işte.


yenişafak



Bu yazı 933 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    10,731 µs