En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Şimdi de rektör müçtehitler çıktı başımıza...



Bir ‘kötü niyet gösterisi’ olarak başlamıştı, kötü niyet gösterisi olarak kurumsallaştı ve yine kötü niyet gösterisi olarak sürüyor.

Mahut ‘yasak’tan söz ediyorum.

Hukukçu değilim, konunun detayına vakıf olduğum da söylenemez ama, aklım, kavrayışım, bu konuda söz söyleme ehliyetine sahip hukukçulardan edindiğim izlenim, üniversitelerde kılık-kıyafeti düzenleyen bir yasa (hele, yasakları meşrulaştıran bir yasa) bulunmadığına hükmediyor.

Şunu demek istiyorum:

Bir ‘cunta mamulü’ olan YÖK, reşit insanlara kıyafet dayatarak yıllarca suç işledi.

Rektörler de bu suça ortak oldular.

Suç ortakları, uyguladıkları affedilmez yasağı hafifletmek için, her defasında, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın aleyhte kararlarına sığındılar ve bu konuda (serbestlik konusunda) aşılmaz anayasal engeller bulunduğunu öne sürdüler.

İş o hale geldi ki, ‘aşılmaz anayasal engellerin’ sadece ‘kamusal alan’ olarak bilinen resmi bölgeleri değil, ‘kamu ortak alanı’ olarak tanımlanan bulvarları, caddeleri, park ve bahçeleri de kapsadığını, dolayısıyla kolluk kuvvetlerinin dilemesi durumunda, benzeri bir yasağın kamu ortak alanlarında da uygulanabileceğini, hatta uygulanmasının ‘şart’ olduğunu öne sürenler bile çıktı.

Bir önceki YÖK Başkanı’nın ‘kamusal alan’ tarifini hatırlayalım...

İş giderek çığırından çıktı ve bu noktaya geldik.

Eskiden, ‘aşılmaz anayasal engelleri’ gerekçe göstererek suç işliyorlardı, bugün açık anayasa hükmüne rağmen, üstelik bu hükme kafa tutarak suç işliyorlar.

Kötü niyet gösterisi devam ediyor gördüğünüz gibi...

Dün, YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan bir açıklama yayınladı ve şu hatırlatmada bulundu: ‘Anayasanın 13. maddesinde 3.10.2001 tarihli ve 4709 sayılı Kanunla yapılan değişiklik, bir hak ve özgürlüğün, idarenin genel düzenleyici işlemlerinin yanı sıra, mahkeme kararıyla sınırlandırılamayacağı yönündeki hukuk kuralını teyit etmiş bulunmaktadır.’

Demek ki, rektörler artık Anayasa Mahkemesi’nin kararını (ve kafalarındaki hiçbir hukuka istinat etmeyen muğlak sınırlandırmaları) gerekçe gösteremeyeceklerdi.

Oysa tam tersi oldu.

Üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldıran anayasa değişikliği Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmesine rağmen, bazı rektörler yasak kararında direndiler ve peş peşe yaptıkları açıklamalarla ‘cari uygulamanın geçerli olduğunu’ söylediler.

En dikkat çekici açıklama, hiçbir şey olmamış gibi davranmayı büyük bir ustalıkla sürdüren Marmara Üniversitesi Rektörü ve CHP eski Parti Meclisi üyesi Prof. Necla Pur’dan geldi ki, yasağa gerekçe olarak öne sürdüğü düşünceler tam bir ibret ve dehşet vesikasıydı.

Necla Hanım,‘hukukun üstünlüğüne olan saygısı’ ve ‘toplumsal barış açısından gerekli olduğunu düşündüğü için’ başörtülü öğrencileri derslere almıyormuş, bundan sonra da almayacakmış; çünkü Anayasa’daki değişiklikler ‘doğrudan uygulanabilir bir hüküm içermiyor’muş...

Görüyorsunuz değil mi?

Necla Hanım’daki hukuk hassasiyetini görüyorsunuz...

Rektörümüz, toplumsal barış açısından gerekli gördüğünü düşündüğü için, hakkı ve yetkisi olmadığı halde kafasına göre ‘içtihat’ yapıyor.

Mahkemeler kesmedi, şimdi de ‘Rektör müçtehitler’ çıktı başımıza.


star gazetesi



Bu yazı 985 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,289 µs