En Sıcak Konular

Taha Kıvanç


Taha Kıvanç
0 0 0000

Dünyada her gün bunlar oluyor



Hani "Bugün de bu oldu" diye 'irtica' haberleri peşinde bir gazete var ya, işte o gazete kollarını ABD'ye kadar uzatmış bulunuyor. Dün, "Harvard'ta harem-selâmlık dönemi" başlıklı bir haber yer alıyordu. Okuyanlar üzerinde, "Allah, Allah, Amerika'yı da mı kaybediyoruz yoksa?" etkisi uyandıracak biçimde hem de...

Olay aslında basit: Altı Müslüman kız öğrenci üniversitenin Kadın Merkezi'ne "Biz de jimnastik yapmak istiyoruz" diye başvurmuş. İstedikleri, etrafta erkek bulunmayan bir salon... Kadın Merkezi'nin desteklediği talebi yönetim de uygun bulmuş. Bundan böyle Harvard'ın spor salonu belli gün ve saatlerde sadece kadınlara açık olacak ve kadın görevliler çalışacak... Haberde Harvard sözcüsü Robert Mitchell'in "Dini topluluklardan her zaman özel istekler alıyoruz ve bunları mümkün olduğunca yerine getirmeye çalışıyoruz" açıklamasına da yer verilmiş...

Gözümün önüne kendi Harvard günlerim geldi. Kayıt için toplandığımızda elimize tutuşturulan bir kâğıda hangi dine mensup olduğumuzu yazabileceğimiz hatırlatılıyordu. Dinini belirtenler, o dine bağlı olanların oluşturduğu örgüt tarafından Harvard'taki dinî etkinlikler hakkında bilgilendiriliyordu. Vakit namazlarının hangi binada, cumanın hangi salonda kılınabileceğini daha ilk günden öğreniyordu öğrenci. Kep giyme ve mezuniyet töreni yerleşke içerisindeki çok sayıda kiliseden birinde, Harvard'ın en büyük kilisesinde yapılmıştı.

Arap öğretim üyelerinden birinin eşini görmüştüm, yüzü peçeliydi; kadının üniversitenin önemli bölümlerinden birinde doktora yaptığını öğrendiğimde hiç şaşırmamıştım.

Bence Milliyet "Bugün de bu oldu" sütununu gerçekten ilginç öykülerle doldurmak istiyorsa Harvard'a değil, "Tanrı'nın Harvard'ı" diye anılan ve sayılarının yirminin üzerine çıktığı anlaşılan yeni üniversitelere göndersin muhabirlerini... Hemen hepsi de 2000 yılı sonrasında açılmış bu yeni üniversiteler, her biri istediği üniversitede okuyabilecek kadar sınavlarda başarılı olmuş gençlere Harvard düzeyinde eğitim veriyorlar.

Birçok önemli gazetede yazıları yayımlanan Naomi Schaefer Riley yeni açılan bu üniversitelerden yirmisini dolaşıp 'God on the Quad' (Okul Avlusundaki Tanrı) adıyla bir kitap kaleme almış. Katolikler tarafından açılan Ave Maria Hukuk Fakültesi ile Patrick Henry Üniversitesi üzerine yazdığı bir makalenin ilgi görmesi üzerine araştırmasını yaygınlaştırmış Riley. Hepsi de yeni açılmış, hepsi de dindar ailelerin çocuklarına hitap eden ve hepsi de kaliteli eğitim veren 20 okul...

O etkilenmiş, yazdıkları beni de etkiledi.

Patrick Henry Üniversitesi ABD başkenti Washington'a bir saat mesafede. Okulun özelliği, evde özel öğrenim gören çocukları kabul etmesi...

Evet, Amerika'da sayıları her yıl biraz daha artan bir biçimde devlet okullarına gönderilmeyip evde eğitilen çocuklar var. Eyaletler okula giden her bir çocuğa ne kadar masraf yapıldığını hesaplayıp çocuk başına düşen miktarı çocuğunu evde eğitmek isteyen velilere veriyor. Daha çok dindar aileler tercih ediyorlar çocuklarını evde eğitmeyi. Evde eğitilen çocuklar dışarıdan sınavlara giriyor ve başarılı olurlarsa üniversiteye gidiyorlar.

Evde eğitilen çocukların en parlakları 2000 yılından beri Patrick Henry College'ı tercih ediyorlar ABD'de... Birinci sınıf çocukları kuralları dinin belirlediği bir atmosferde yetiştirip devlette görev alabilecekleri mesleklere yönlendiriyorlar. Okulun iddiası 'devleti ele geçirmek'... Mezunların çoğu, Kongre'de, Adalet Bakanlığı'nda, Anayasa Mahkemesi'nde, Beyaz Saray'da ve medyada çalışıyorlar bu üniversitenin...

Riley, "Olağanüstü başarılılar" diyor bu okulların öğrencileri için...

"Tanrı'nın Harvard'ı" Hanna Rosin adlı bir başka gazetecinin kitabı. Rosin 1,5 yılını Patrick Henry'deki eğitimi gözlemeye ayırmış. Bu okulda kızlar ayrı erkekler ayrı tutuluyor, günlük hayatlarını nasıl planladıklarına kadar her ayrıntıyla ilgileniliyormuş. İpod'una hangi müzikleri yüklediği, hangi filmleri izlediği bile okulun ilgisi altındaymış... Kızların kılık-kıyafetine de karışıyormuş okul.

Her iki kitabın yazarının Musevi asıllı olması ilginç... Riley, Yale Üniversitesi'ndeki Musevi öğrencilerin, "Yarı çıplak bedenlerini herkese gösteren kadınların da kaldığı yatakhaneleri istemiyoruz" diye okul yönetimini mahkemeye verdiğini hatırlatıyor.

Bir şeyi daha: UCLA'de yapılan bir araştırma ABD'deki yüksek okul öğrencilerinin yüzde 75'inin 'hayatta anlam ve amaç arayışı' içerisinde olduğunu ortaya koymuş...

Sütunun adını "Dünyada her gün bunlar oluyor" koymak lazım.

yenişafak



Bu yazı 1,194 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 17 Eylül 2012 Hem okudum, hem de yazdım
    • 4 Eylül 2012 CIA başkanı neden geldi?
    • 16 Temmuz 2012 Vicdanım buna da elvermiyor
    • 2 Temmuz 2012 Suriye nasıl bir ülke, Suriyeliler nasıl insanlar...
    • 21 Mayıs 2012 Bir geziden ilk notlar
    • 15 Mayıs 2012 ‘Yeni CHP’ nihayet sözcüsünü buldu
    • 16 Nisan 2012 Hangi patron, hangi yönetici, hangi yazar içeri alınır?
    • 23 Mart 2012 Ben demedim, o dedi
    • 13 Mart 2012 Köşemi bugün Cumhurbaşkanı Gül’e bırakıyorum
    • 9 Mart 2012 TR325 kodadlı becerikli uzman...
    • 20 Şubat 2012 ‘Operasyon’ diye ben buna derim
    • 30 Ocak 2012 Davos’ta Türkiye dersi
    • 27 Aralık 2011 Bu yılın Cumhurbaşkanlığı büyük ödülü...
    • 12 Aralık 2011 Ak Parti üzerine hesaplar
    • 9 Aralık 2011 Gül vetoya ne zaman karar verdi?
    • 14 Kasım 2011 Kriz çıkaranlar gidiyor, ama yerlerine gelenler de yabancımız değil
    • 24 Ekim 2011 Kaddafi’nin son demleri...
    • 3 Ekim 2011 Dr. Sallaso’nun kunduzunun izinde
    • 29 Ağustos 2011 Ben meraklı bir insanım, özür dilerim
    • 26 Ağustos 2011 Bütün kepazeliklerin anasını açıklıyorum

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,552 µs