En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Allah söyletiyor!



Dünkü Bakanlar Kurulu toplantısı beş saate yakın sürdü. Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek birçok konuda açıklama yaptı. Bunlardan birine dikkatinizi çekmek isterim...
Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan, bir sempozyumda konuşurken, 27 Mayıs 1960'taki askeri darbeyi, hem gerekçeleriyle, hem de sonuçlarıyla olumlayan, öven, kutlayan bir konuşma yaptı.
Çölaşan'ın konuşmasının can alıcı bölümlerinden biri Başbakan Menderes ve iki arkadaşının idam edilmesinin " toplumsal bir coşku " ile karşılandığı şeklindeydi.
Doğrudur: Toplumun bir kesiminde böyle bir coşku oldu. Ama bu dar bir kesimdi. Vatandaşların çoğunluğu ise idam kararını nefretle karşıladı.
Sonuçta ne oldu? Demokrat Parti'nin devamı sayılan Adalet Partisi darbeden birkaç yıl sonra rakiplerini ezdi geçti. Adnan Menderes artık anıt mezarda yatıyor. 27 Mayıs darbecileri ise silindi gitti.

Gelelim bugüne... Cemil Çiçek, Tansel Çölaşan'ın konuşmasıyla ilgili şunları söyledi:
" Eğer böyle bir açıklama yapılmışsa son derece yanlıştır. Hukuk adamlarının, hukukun dışında olan bir durumu tasvip etmesi hiç uygun olmayan bir durumdur. Hele bir de bu açıklamayı yapan yargı mensubuysa bu çok daha vahimdir. Kim bu ülkede bir çözüm arıyorsa bu hukukun içinde olmalıdır. 27 Mayıs gibi konuyu böyle yorumlamak hatadır. Konuşacaklarsa da emekli olduktan sonra konuşabilirler. "
Cemil Çiçek hukukçular açısından güzel söylemiş. Ancak bir noktanın altını çizmek istiyorum.
Çölaşan'ınki gibi açıklamalar... Sadece hukuk açısından değil... Tarih açısından yanlış, vicdan açısından sorunlu ve yaralayıcıdır.
Bu tip konuşmaların tek bir iyi yanı vardır. O da " şerrin içindeki hayır " yani kötünün içindeki iyi kabilindendir.
O da şu...
Devletin belli konumlarına gelmiş, yetki ve sorumluluk sahibi insanların "aslında" nasıl bir zihniyete sahip olduklarını görüyoruz.
Mesela kimi rektörler " Türbanlıya hak ettiği notu vermeyiz " dediğinde... Ben hem kızmış ve üzülmüş... Hem de " işte faşist zihniyetleri apaçık ortaya çıktı " demiştim.
Bu da benzeri bir durum...
Eğitimden sonra, yargının da hangi zihniyetin elinde olduğu apaçık ortaya çıkıyor. Tek tesellimiz, yıllardır anlatmaya çalıştığımız zorbalığın, bu tip ifşaatlarla kanıtlanmasıdır. Tam bir " Allah söyletiyor " vaziyeti.

 Pankartların dili
CUMARTESİ günü Bağdat Caddesi'nde yürürken gözüme önce Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk'ün bez pankartı çarptı. Başkan, "varlıklarıyla bizi onurlandıran" kadınların 8 Martını kutluyordu.
Birkaç adım sonra ise CHP'nin pankartı vardı. O pankartta " emekçi kadınların " günü kutlanıyordu.
Bağdat Caddesi esnafının gözüyle bakarsanız, hiç kuşkusuz Başkan Öztürk'ün pankartı doğru yerdeydi. Dükkânların, lokantaların, kafelerin sahipleri açısından 8 Mart bir tüketim günüydü. Aynı ' Sevgililer Günü', ' Anneler Günü', ' Babalar Günü' gibi...
Erkek müşteriler... Eşlerine, sevgililerine, arkadaşlarına çeşitli hediyeler alıyor ve onları yemeğe filan çıkarıyordu.
Bağdat Caddesi'nde, CHP'nin çağrısına uyarak, emekçi kadınların bin bir derdine kulak verecek pek az kişi vardı. Toplumun en çok horlanan kesimlerinden olan çiçekçi Roman kadınları bile satış derdindeydi...
Dünya Kadınlar Günü yüz yıl kadar önce çalışan kadınların sorunları çerçevesinde kutlandığına göre... CHP'nin pankartı 8 Mart'ın tarihsel anlamına çok daha uygun bir pankarttı... Ama asılı olduğu bölge yanlıştı.

sabah



Bu yazı 1,155 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,520 µs