En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Bu da oldu ya…



Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın Ak Parti'nin kapatılması için dava açması insanın ağzını açık bıraktıran sürpriz bir gelişme.

Türkiye bir demokrasi; demokrasilerde parti kapatma olağanüstü istisnai bir durumdur. Ülkede her iki kişiden birinin oyunu almış, Meclis'te biraz destekle anayasayı değiştirebilecek çoğunluğa sahip, altı yıldır iktidarda bulunan bir siyasi örgüt Ak Parti. Ve kapatılması isteniyor... Hayret ki, ne hayret!

Şimdi emekli bir üst düzey devlet görevlisinin henüz koltuğunda otururken, Meclis'in seçtiği cumhurbaşkanına suikast yapılabileceğini sanki doğal bir şeymiş gibi anlattığı biliniyor. Bir üst düzey yargı mensubu da, 27 mayıs darbesi için övgüler düzdü ve siyasi idamları savundu. Bunların her biri Türk Ceza Yasası'na göre 'suç'; oysa bu suçların üzerine giden tek bir savcı çıkmadı.

Buna karşılık ülkeyi yöneten Ak Parti'nin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı harekete geçti.

Bu da oldu ya! Ne diyebilirim?

* * *
Bu defa yanlış yapmamalıyız

Demokratik Toplum Partisi (DTP) Başbakan Tayyip Erdoğan'ın istediği üzere PKK'yı lânetlese elbette fevkalade iyi olurdu. DTP grup başkanvekilinin soyadı 'Kürt' değil, Türk; o da herhalde soyadının etnik kimliğini yansıtmasını isterdi.

Türkiye söz konusu olduğunda siyaset dünyasında herkesin istediği -maalesef- olmuyor, olamıyor. Böyle bir durumda yapılması gereken, var olanla yetinmek, hatta var olandan var olduğu biçimiyle yararlanmak olmalı. Belki de, bir bakmışsınız, şikâyet ettiğiniz konu, sırf öyle olduğu için, işinize daha fazla yarayabilmiş...

Şu sırada herkesin arzu ettiği ne? Daha doğrusu herkesin arzu ettiğini varsaymamız gereken ne? Çeyrek yüzyıldır nefesimizi tükettiğimiz, kanımızı kurutan, ülkemizi geri bıraktıran ayrılıkçı terör belâsından kurtulmak değil mi? Bugüne kadar 30 binin üzerinde insanın hayatına mal oldu ayrılıkçı terör, bir hesaba göre 100, diğerine göre 200 milyar dolardan fazla maddi kaynağımızı tüketti. 25 kez kendi topraklarımızı geçip elin (Irak'ın) topraklarına sınır-ötesi operasyonlar düzenlememiz gerekti.

Hakikaten artık yeter. Bu ayrılıkçı terör bitmeli.

Bitmeli de nasıl bitmeli? Yeniden binlerce insanımızı kaybetmeli, kalkınmamıza yarayabilecek çok değerli kaynaklarımızı terörle mücadeleye ayırmaya devam etmeli, her kafamıza estiğinde sınırın Irak tarafına asker mi göndermeliyiz? Şehit cenazeleri eksik olmamalı, geri kalmışlığımız sürmeli, Irak'la aramızda her zaman gerilim mi yaşanmalı? Daha da kötüsü, dostumuz-düşmanımız, “Çözün şu sorunu” diye kapımıza mı dayanmalı?

Sorular cevaplarını içinde barındırıyor zaten, hiçbirini gerçekten sizlerden cevap bekleyerek kurmadım o cümlelerin... Tek bir can bile şehit düşmemeli, ölmemeli, tek bir kuruşumuz kurşuna harcanmamalı, sınırlarımız gerilim değil mutluluk ve huzur kaynağı olmalı.

Bunun için de elimizden ne geliyorsa yapmalıyız. Ülkemizin sorunlarını çözmekle görevli olan siyasiler, bırakın kapılarına kadar gelip görüşmek isteyenleri kabul etmeyi, milletin rahat ve huzuru için Çin-ü Maçin'e gitmeleri, Drakula ile pazarlık etmeleri gerekiyorsa, gitmeli ve pazarlık etmelidir.

Bizdekine benzer bir sorunla karşı karşıya kalmış her ülke bunu yaptı çünkü. Siyasiler “Gitmem” dedikleri yerlere gittiler ve “Görüşmem” dedikleri kişilerle görüştüler. Sorun çözülene kadar da arayışlarını sürdürdüler...

Bugün İngiltere'de o eski bildik türden IRA terörü kalmadıysa, bunun sebebi, akıllı siyasilerin düne kadar Drakula yerine koydukları kişilerle görüşmeleri ve “Yapmam” dedikleri türden pazarlıkları yapmalarıdır. Vaktiyle görüntüsünün televizyonlara yansıtılmasına ve ağzından çıkan sözlerin kendi sesinden yayınına izin verilmezdi Sinn Fein'in eşbaşkanı Gerry Adams'ın; bugün İngiltere'de en çok bilinen siyasi figürlerin başında o geliyor.

Siyasiler için durum bu; ancak Ahmet Türk ve DTP'li arkadaşlarının da, kendilerini peynir-ekmek gibi nimetten saydırmak istiyorlarsa, yapmaları gerekenler var. TBMM Başkanının, Cumhurbaşkanının DTP grubuyla görüşmelerini doğru değerlendirmek bunun başında geliyor. En önemlisi de doğru cevap vermeleri gereken şu nokta: “Sorunun bir parçası mı olacaklar, yoksa çözümün bir parçası mı?”

IRA İrlanda'yı ve İngiltere'yi kana bulamıştı, ama Sinn Fein her zaman tedhişe karşı çıkıp çözümün siyasetten geçtiğine vurgu yapmıştı. Kendisinin IRA'nın da yetkililerinden olduğuna dair iddiaları, güçlü kanıtlar ileri sürüldüğü zaman bile, her zaman reddetti Gerry Adams; IRA'yı kınamadı belki, ama terör eylemlerini sahiplenmekten de kaçındı, yanlışlığını her zaman belirtti.

Bize de 'vizyon sahibi' siyasetçiler lâzım.



Bu yazı 1,040 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,547 µs