En Sıcak Konular

Nedret Ersanel



Nedret Ersanel
0 0 0000

'Laiklik ve ulus-devlet'in arkasında ABD duruyor!



Bana göre Henry Kissinger’ı anlatmaya gerek yok.

Amerikan ve dünya politikasının yıkılmaz ikonu Kissinger, 7 Nisan’da, Washington Post Gazetesi’nde bir makale yayınladı. Başlığı, “Dünya Üç Devrimi Birden Yaşıyor.”

Nispeten kısa makalenin tamamını aşağıdaki linkte verdim...

Biz, “açılması” ve “okunması” gereken bölümler üzerinde duralım. Zira bu makalenin satırları “gelecek” tasarımları sunuyor.

                                    *          *          *

En büyük ‘ulus-devlet’ kim?

Kissinger, AB ile ABD arasındaki ilişkiyi irdelerken, dikkat edilmesi gereken özel bir tanım yapıyor;

“Atlantik'in iki yakası arasındaki temel farklılık, Amerika'nın hâlâ geleneksel bir ulus-devlet olması; yani Amerikan halkının, Avrupa'nınkinden çok daha geniş bir ulusal menfaat tarifi uğruna fedakârlıkta bulunma çağrılarına icabet etmesi.”

Makalenin dikkat çekmek istedim konuya hâlel getirmiyecek biçimde bağlamından biraz kopararak aldığım bu cümle, ulus-devlet yapısının en eleştirildiği ve en ağır saldırılara uğradığı dönemde, ABD’yi “geleneksel bir ulus-devlet” olarak net biçimde tanımlasıyla muhakkak ilgi çekmeli.

Esasen bu durumu AB-ABD arasındaki “uyuşmazlığın” nedeni olarak sunması, AB’nin ulus-devlet karşısındaki pozisyonunu da ispatlıyor. Ve makalenin içeriğinde, ABD’nin bu konumlanmasını AB’yle kıyasla “olumlayan” bir hava var.

Bunun ne anlama geldiği Türkiye açısından da izlenmeli ve düşünülmeli. Ulus-devletlerin varlığının süreceği ve hatta yeniden yükselebileceği iddiasını zımnen içeriyor.

                                   *          *          *

İngiltere ve Fransa: Yeni stratejik ortaklar?

İkinci konu, Avrupa devletlerinin, ABD’nin küresel politikalarına verdiği desteğin zayıf olduğu bakışından besleniyor. Afganistan’a Avrupa ülkelerinin asker göndermekteki isteksizliği delil olarak sunuluyor.

Fakat önemli nokta şu cümlede gizli; “Avrupa hükümetlerinin çoğunun halktan fedakârlık isteme kapasitesi önemli ölçüde azaldı. Britanya ve Fransa gibi en uzun tarihsel sürekliliğe sahip devletler, uluslararası askeri yükümlülükler üstlenmek konusunda en istekli olanlar.”

Ortadoğu’da İsrail, Washington için ne ifade ediyorsa, İngiltere de Avrupa ve dünyada ABD için onu ifade ediyor. “Tam stratejik ortak” olan İngiltere’nin, Kissinger bakışıyla da kayrılması normal.

Anormal olan Fransa’nın “yeni” durumu...

Bizzat ABD Başkanı tarafından “yaşlı kıta” olarak adlandırılan merkezi Avrupa’nın iki ülkesi Almanya ve Fransa, Saddam Irak’ına yönelik savaş girişimine sertçe ayak sürümüştü.

Keza Rusya ile ilişkilerde de iki ülkenin ABD politikalarına yanaşmada zorluk çektiği anımsanmalı.

Sarkozy’nin ‘dönüşü’!

Popüler basında daha çok yeni eşi ile ilgi çekse de, Sarkozy’nin bu kadar hafife alınması doğru değil. NATO Zirvesi ve öncesi tutumları bunun ispatı.

Afganistan’a asker gönderme kararı, NATO’nun askeri kanadına dönme arzusu, hatta komutanlık istemesi, Paris’in yüzünü atlantik ötesine dönüşünün güçlü sinyalleri. Almanya’yı yalnızlaştırmanın ne kadarlık parçası olduğunu zaman gösterecek.

Kissinger’ın sözleri bu manevraların Amerikan tarafından anlaşıldığını gösteriyor! Demek kısa vadeli bir gelecekte, Fransa daha önemli bir rol üstlenecek küresel oyunda.

                                    *          *          *

NATO’nun korkakları?

NATO’nun geleceğinin ne olacağına ilişkin tartışma, Sovyetler’in çökmesinden beri sürüyor. Kriz noktalarına müdehale gerektiği zamanlarda bu açık yara nüksediyor.

Kissinger, bu kurumun nasıl olabileceği yolunda da öneri sahibi; “Zaman içinde iki unsurdan birinin değiştirilmesi gerekecek: Ya genel yükümlülükler yeniden tanımlanacak ya da siyasi yükümlülükler ve askeri kapasitelerin bir tür gönüllülerin ittifakı sistemi yoluyla uyumlu hale getirildiği iki katmanlı bir sistem resmen belirlenecek.”

İlginç.. Acaba “Gönüllüler İttifakı” ne anlama geliyor? Ve tabii Türkiye hangi tarafta yer alacak?

                          *          *          *

Laikliğin savunucusu ABD olursa?

Doğrusu Henry A. Kissinger’in makalesi zihni bütünlük ifade ediyor. Ortadoğu ve “cihatçı İslam” yorumu da “ulus-devlet” ihsasıyla aynı vektörde.

“Cihatçı İslam, laik devlet modeline dayalı ulusal egemenliği reddediyor; nüfusun Müslüman inancına bağlılık sergilediği neresi varsa oraya daha fazla ulaşmaya çalışıyor. İslamcı ideoloji güvenliğin ve endüstriyel devletlerin refahının hayati çıkarlara hitap ettiği bir bölgede Batı'nın müzakere veya denge gibi kavramlarına pek imkân bırakmıyor.”

Yani... Diyor ki Kissinger, radikal İslam Batı’nın yaşamsal menfaatlerini güçlü biçimde tehtid ediyor. Bu yüzden laiklik önemli. Düşünce sistematiğini uzatırsanız, “laikliğin arkasında durmalıyız”a kadar gidiyor.

Bunu Türkiye’de bazı kesimler iyi bazı kesimler kötü haber sayabilir. Ama gerçek şu ki, ABD’nin “menfaatleri” bunu söylüyor!

                         *          *         *

Irak’tan geri çekilmek mümkün mü?  

Bu tezi, ABD’nin Irak’tan geri çekilme tartışmaları, hatta Kasım sonrası yenilenecek Beyaz Saray yönetiminin Ortadoğu için “ne yapacağı” sorusuna da yanıt sayabiliriz…

“Mücadele bölgesel bir salgın niteliğinde; geri çekilme seçeneğimiz yok. Irak'tan çekilebiliriz ama bu yeni cephelerde, muhtemelen daha da dez-avantajlı biçimde direnmeye mecbur kalmaktan başta işe yaramayacaktır.”

Bu nasihate uyulursa, bölgeden ABD'nin tamamen çekilmesini bekleyenler biraz daha ince düşünmeli!

                          *          *          *

Herşeyin başı Çin…

Kendi dertlerimizle “kavrulurken” Batı’ya bile zor ve eksik bakıyoruz. “Pasifik ve Hint Okyanusları” zaten ilgi alanımızda değil.

Oysa anahtar burası. Çin-ABD ilişkisi “temel” belirleyici…

“Geçmişte güç dengesindeki bu tür değişimler savaşa yol açardı; Bugün Çin'in yükselişi böyle bir rolü, daha telaşlandırıcı bir yorum eşliğinde üstleniyor. Çin-Amerika ilişkisinin kaçınılmaz olarak klasik jeopolitik ve rekabetçi unsurları içereceği...”

Hal böyle ama devam ederse ne olur yine Kissinger söylüyor; “Hasmane ilişki iki ülkeyi de Avrupa'nın iki dünya savaşının ardından düştüğü konuma getirir. Avrupa ülkeleri, güç uğruna kendi kendini yıkarken, vardıkları yerde diğer toplumların o güce ulaştığına tanık olmuştu.”

İşte bence burası düşünce sistematiğinin bam teli

Kissinger diyor ki; Çin ve Amerika birbiri ile didişmeyi, rakip görmeyi bıraksın, Aksi halde bir bakarlar ki, “başka ülkeler” onların yerlerine almış, en azından ortak olmuş!

Daha ne denebilir ki? Makale boyunca Rusya’nın isminin sadece bir kere, o da analiz için değil, “ne yapacak acaba” diye sorulurken geçmesine şaşmamalı.

                           *         *         *

Öz için şu söylenebilir…

Türkiye’de ve Ortadoğu’da yaşananları algılarken en üst katın penceresini mümkün olduğunca açmak lazım.

Ne dersiniz, AKP’nin şu sıralar uğraştığı zorluklarda Kissinger’in etkisi olabilir mi?

 

Henry Kissinger'in makalesinin tam metni için lütfen TIKLAYINIZ



Bu yazı 5,560 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 13 Mayıs 2014 Ruslar UFO’larla bizim gibi it dalaşı yapabilir mi?
    • 6 Mayıs 2014 Berlin, Obama’nın (en iyi) arkadaşı değil
    • 29 Nisan 2014 'Manidar Zamanlama'ları Ayarlama Enstitüsü
    • 22 Nisan 2014 Albino çocuk ve beyaz kurdeleli uzaylılar inlere girebilir mi?
    • 15 Nisan 2014 'ABD'den Türkiye çıkışı' yazılır, 'ABD'den sakın çıkma' okunur!
    • 8 Nisan 2014 İsrail yanımıza, Rusya kolumuza, ABD nereye?
    • 31 Mart 2014 Erdoğan'ın yolu 'oralarda' anlaşıldı mı?
    • 25 Mart 2014 Twitter'ı kapatan Facebook'u niye kapatmadı?
    • 17 Mart 2014 Tokalaştığınız el işe yaramaz, diğer el önemli!
    • 10 Mart 2014 Büyük resme çıplak gözle bakılmaz
    • 4 Mart 2014 Dünyanın söküldüğü yer
    • 25 Şubat 2014 Aurens'in raksını Hüseyin alkışlıyor...
    • 11 Şubat 2014 Uçak gemisinden korkabilirsiniz ama büyüğü var
    • 4 Şubat 2014 Angel(a)’nın kanatları ve ışığın askerleri!
    • 28 Ocak 2014 MİT’i kelepçelemekten daha 'sembolik delil' ne olabilir...
    • 21 Ocak 2014 Akdeniz’de Çin-Rus tatbikatı ‘devlet TIR’larını rahatlatır mı?
    • 13 Ocak 2014 Rusya, İran yüzünden Londra'ya elinin tersiyle...
    • 7 Ocak 2014 Enerjiniz olmadan enerjiyi mi kontrol edeceksiniz?
    • 31 Aralık 2013 2014: Bize ne olacaksa, tüm bölgeye o olacak!
    • 24 Aralık 2013 Türkiye'nin canını o yüzden yakıyorlar

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,462 µs