En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Mapuslar Sarayı’nda darbe tertipleri...



VENEDİK
San Marco Meydanı’nın iskelesine yanaşıyor motor. Sisli, rutubetli bir hava. Grand Canal’ın ortasındaki San Maggiore Adası’nda benim toplantı.
Fiyakalı bir adı var:
Kitle İletişim Çağında Kültür Gerçeği.
Alman Die Zeit dergisinin kültür-sanat editörü Prof. Fritz Raddatz iğneyi batırıyor:
“Düşünmek gün geçtikçe yok ediliyor. İnsanlar yalnızca seyretmekle yetinmeye başladı. Düşünmeyip de sadece imajlarla yetinmek, kültürel kirlenme değil de nedir?..”
Bu arada biri, sansasyon basınıyla, “Olumlu haber haber değildir” anlayışının demokrasi açısından zararlı sonuçlarına değiniyor.
İlginç konuşmalar...
Benim konuşma öğle yemeği sonrasına sarkıyor. Venedik mutfağı ve İtalyan şarabıyla haşır neşir bir yemek molası sonrasında salona rehavet çökmüş, çoğunluk hazma geçmişti. Kapanan göz kapakları, çaktırmadan kestirenler...
Kimsede beni dinleyecek hal kalmamıştı. Mikrofona eğilip yüksek sesle:
“Biliyor musunuz?” diye bağırdım, “Radyo ve televizyonda 205 adet sözcüğün yasaklandığı bir ülkeden geliyorum.”
Birden herkes yerinde kıpırdandı, silkindi, bu da ne demek oluyor gibisinden şaşkınlık içinde bakıştılar. Ve beni, bir başka gezegenden gelmiş biri gibi dinlemeye koyuldular.
* * *
Bu yazı yeni değil, çok eskilere gidiyor. 10 Şubat 1985 tarihli Cumhuriyet’ten.
Türkiye’de o zamanlar tek kanal olan ‘TRT televizyonu‘ndaki sözcük yasağını anlatmıştım Venedik’te katıldığım o toplantıda...
Aradan 23 yıl geçmiş.
Acaba aynı şeyi bugün yaşamış olsaydım, yemek sonrası üzerine rehavet çökenleri acaba nasıl uyandırırdım?
Örneğin 301’i anlatırdım.
Gözleri faltaşı gibi açılırdı.
Veyahut, AKP’yi kapatma davasından, Ergenekon’dan, ‘darbe tertipleri‘nden söz ederek dürtüklerdim gözleri kapananları. Hiç kuşkum yok, bir anda titreyerek kendilerine gelirler ve konuşmamı heyecanla dinlemeye koyulurlardı.                             
Türkiye rengarenk bir ülke.
Hele sıkıcı hiç değil.
Har daim heyecan var!
Bu ülkede biri çıkıp da ‘heyecan turizmi’ pazarlasa, eminim, bu işten çok para kazanır.
* * *
San Marco Meydanı’na bitişik Mapuslar Sarayı’ndaki küçük konserde, akşam vakti Albinoni’nin Adagio’sunu dinlerken, bir yandan da bunları düşündüm.
Nereye gitsen, çaresiz kafanı da birlikte götürüyorsun, bütün içindekilerle birlikte...
Kurtuluşu yok!
27 Nisan Muhtırası neden verildi?
Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesini önlemek için...  
Asker o gece dedi ki:
“Ya Anayasa Mahkemesi 367 ile gereğini yaparak Gül’ün seçimini iptal eder, ya da ben gereğini yaparım.”
Mahkeme gereğini yaptı ve askeri rahatlattı.
Ama şimdi ‘gazeteci milleti’ne düşen bir şeyler var. Örneğin ‘367 vakası’nın perde arkasını aydınlatmak... Çünkü bu aydınlanmadan, bugünkü kapatma davasına ışık tutmak da mümkün olamayacak gibi geliyor bana...
367 öncesi Yüksek Mahkeme’nin asker kökenli üyeleriyle askeriye arasında, mesela Deniz Kuvvetleri Komutanı’yla bazı gelgitler yaşandı mı, yaşanmadı mı geçen yıl bu zamanlar?..
Böyle bir süreç içinde, Anayasa Mahkemesi’nin o zamanki Başkanı Tülay Tuğcu’nun duygu ve düşünce dünyası nasıldı?..
Bunlar yazılmaya başladı.
Ama kıyısından köşesinden...
Henüz ses seda yok.
Tıpkı, 2003-2004 darbe tertiplerinin yer aldığı günlüklerin eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’in komutanlıktaki bilgisayarından çıktığını Emniyet raporuna bağlayan gelişme gibi...
Burada da sessizlik hüküm sürerken akla ister istemez takılıyor, “Darbe tertipleri bu ülkede hukukun alanı dışında mı kalıyor?” sorusu...
Bir başka konu:
Ergenekon’un bombaları... 
Bu bombaları Cumhuriyet gazetesine atan kişiyle, kanlı Danıştay saldırısını gerçekleştiren katil aynı kişi...
Bombaların, ‘Ergenekon’cular’ tarafından sağlandığı basına yansıdığı gibi, katilin Stokholm’de bir ‘Ergenekon büyüğü’ ile aynı fotoğraf karesi içinde gözüktüğü, üstelik bu fotoğrafın önce iddia edildiği gibi fotomontaj olmadığı da resmen belirlendi.
Bu çerçevede İsmet Berkan, Radikal’de darbe tertiplerini anlattığı yedi günlük dizisinin (4/11 Nisan) bir yerinde şöyle diyordu:
“Ergenekon soruşturmasının en önemli bulgularından biri, Cumhuriyet mitingleri öncesinde yapılan ‘Cumhuriyet’in bombalanması-Danıştay saldırısı-Ümraniye bombaları’ ilişkisinin kurulmuş olmasıdır. Çünkü, Cumhuriyet’i bombalayanlarla Danıştay’a saldıranların aynı kişiler olduğunu biliyorduk, bilmediğimiz ‘dinci-milliyetçi’ çizgideki bu saldırganların gerçekte ‘ulusalcı’ ve AKP’den ne pahasına olursa olsun kurtulmayı hedefleyen bir başka çetenin emrinde olup olmadığıydı, şimdi onu da biliyoruz.” (Radikal, 10 Nisan 08, s.3)
Bildiğimiz daha çok şey var.
Bakalım, hepsi yazılabilecek mi?..

millliyet



Bu yazı 1,132 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,308 µs