En Sıcak Konular

Leyla İpekçi


Leyla İpekçi
0 0 0000

Adaleti hangi dil ile talep edebiliriz?



İtalya'da Gladio'yu çökerten savcı Felice Casson'u, Genç Siviller'in davetlisi olarak geldiği Bilgi Üniversitesi'nde düzenlenen sempozyumunda dinlerken 'siyasi irade', 'hukukun tarafsızlığı' gibi kullandığı birçok kelimenin burada bizlerin hayatında çoktandır bir karşılığı olmadığını düşündüm.
Evet elbette devlete sızmış karanlık güçlerle mücadele etmek için siyasi kararlılık çok önemliydi. Bu irade olmadan, kirli ilişkiler çökertilemezdi. Ama iktidardayken muktedir olmayı başaramayan vesayet altındaki hükümetlerin bu anlamda siyasi bir kararlılık göstermesi bile bugüne dek mümkün olmamışken, bugün kapatılma davasıyla karşılaşmış ve meşruiyeti sorgulanan bir hükümet partisinin güçlü bir siyasi irade göstermesini nasıl bekleyecektik?

Casson'u dinlerken İtalya ile ne kadar farklı yapılarımız olduğunu daha iyi anladım. Casson, ülkesinde 40 yıl boyunca cumhurbaşkanı ve başbakanlara dek Gladio'nun kendini tamamen gizlemeyi başardığını söylerken kanıtları ortaya çıkarttıklarında ise suçluların yargılandığını anlatıyordu. Bizde kontrgerillayı ilk telaffuz eden kişi bile defalarca başbakanlık yaptığı halde bu konuda bir ierleme kaydedemeyecekti.

Belki 12 Mart dönemine kıyasla veya kanlı 1 Mayıs'ın yaşandığı 77 yılına kıyasla geçmişteki pek çok karanlık eylemin bağlantıları çok daha net olarak biliniyor ve telaffuz edilebiliyor bugün. Zaten bugün yaşananlar eskiye oranla çok daha aleni bir biçimde gözümüzün önünde cereyan ediyor artık. Darbe teşebbüsleri ortaya çıkıyor, bazı bombalama ve saldırı olayları arasındaki ilişkiler gün ışığına çıkıp kanıtlanıyor vesaire. Ama her şey bu kadar apaçıkken bile sanki ortada hiçbir haksızlık, hiçbir zulüm yokmuş gibi davrananlar adalet duygumuzu zedeliyor, umudumuzu kırıyor.

Casson, yargının bağımsızlığı veya tarafsızlığına vurgu yaptıkça, biz salonda onu dinleyenler huzursuzlanıyorduk. Adaletli ve hakkaniyetli kararlar verecek hukuk adamlarının başına neler gelebileceğini, geçmişte nelerin geldiğini hatırlatmaya çalışıyordu söz alanlar. Bir noktadan sonra bugünkü Danıştay saldırısı ile geçmişteki Maraş olayları da aynı yapılanmayla yüzleşmeyi gerektiriyordu, Balgat ve Bahçelievler katliamı ile Hrant Dink'in katledilişi de. Aramızda 12 yaşında Jitem'le tanıştığını söyleyen Güneydoğulu gençler de vardı, darbelere veya kaosa gerekçe oluşturacak şekilde öldürülen gazetecilerin aileleri de.

Güneydoğu'da barışa, Kıbrıs'ta kalıcı bir çözüme, başörtülülerin gasp edilmiş eğitim hakkına, AB ile ilişkilere bir nebze 'açılım' getirmeye kalkan hemen her partinin meşruiyeti kapatma davalarıyla sorgulanıyorsa (Susurluk'ta uç veren karanlık ilişkiler bile hükümeti devirmek için onlara karşı kullanılmıştı) biz belirli bir siyasi çıkar adına rekabet peşine düşebilir miydik? İşkencelere maruz kalan, fişlenen, faili meçhul kalan, kökeni nedeniyle aşağılanan herkes adına adalet istediğimiz anda, derhal bazı odaklardan yana tarafmışız gibi mimleniyor, itham ediliyorduk oysa.

Sözgelimi Hrat Dink için adalet istemek, devletin pek çok kademesindeki kişilerin illegal vukuatlarını ortaya serdiği için, bir yerden sonra bizi itham altında bırakıyordu. Keza, kapatılan Nokta Dergisi için de. İftira atılan öğretim üyeleri için de. Şemdinli için de. Kimi tetikçiler ve kaçakçıların ülkeye getirilip beraat ettirildiği, kiminin de imha edilerek temizlendiği bu ülkede herkes için adalet istediğimizde suçlu, hain, bölücü, işbirlikçi filan gibi yakıştırmalarla günah keçisi ilan ediliyorduk.

Genç Siviller'den Turgay Oğur ve ardından söz alan birçok konuşmacının belirttiği gibi: "Türkiye'nin derin devleti NATO marifetiyle kurgulanmış bir örgütlenmeden daha fazla bir şeydir, gözeneklerimize sinmiştir, sistemin genlerine işlemiş, yaşam biçimi haline gelmiştir." Suçluların mahkemelerden korkmadığı, aksine, hukukçuların yargılamaktan korkutulduğu, meslekten uzaklaştırıldığı, öldürüldüğü bir ülkede Casson bize adaleti hangi dil ile talep edebileceğimizi söyleyebilir miydi?

zaman



Bu yazı 939 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 10 Haziran 2008 'Temel ilkelerin iktidarı'yla evrensel adalet mümkün mü?
    • 3 Haziran 2008 Barış Meclisi'nde, barışın ortak diliyle
    • 27 Mayıs 2008 Adaletin merkez ve çevresi
    • 20 Mayıs 2008 Güneydoğulu dillerde yaşamak
    • 13 Mayıs 2008 Orta Anadolu; Modern yerellikler, çoğul kimlikler
    • 6 Mayıs 2008 Asıl gayrimüslimler çekti bu ittihatçı zihniyetten!
    • 29 Nisan 2008 Adaleti hangi dil ile talep edebiliriz?
    • 22 Nisan 2008 Özgürlük ve barıştan korkanların 'Tam bağımsız Türkiye'si
    • 15 Nisan 2008 Hakikat, ideolojik birimlerle ölçülemez
    • 8 Nisan 2008 İktidardan indiriliş öyküleri: Hep aynı kelimelerle
    • 30 Mart 2008 Ateş ve bahçe
    • 25 Mart 2008 Taraf gazetesi nasıl 'İslamcı ve AKP yanlısı' oldu?
    • 11 Mart 2008 Zalimin diliyle hakkı savunmak
    • 4 Mart 2008 Üniversiteye tarikatlar girecek diye çeteler mi girsin?
    • 19 Şubat 2008 Başörtülüler 'herkes için özgürlük' isteyince...
    • 12 Şubat 2008 Korku tutsaklığından özgür düşünce çıkar mı?
    • 5 Şubat 2008 Ilımlı İslam, laiklik ve 'emperyalizm işbirlikçileri'
    • 31 Ocak 2008 Halkların 'kendi olma özgürlüğü'
    • 29 Ocak 2008 Türbandan korkanlar neden adaletsizlikten korkmuyor?
    • 27 Ocak 2008 Biricik olmak

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,450 µs