En Sıcak Konular

Abdülhamit Bilici


Abdülhamit Bilici
0 0 0000

Çocuk katliamı ve barış!



Savaş ve barış birbirinin zıddı. Ama ortak bir noktaları var. Savaş da, barış da tek başına olmuyor. Bu kural, bugünlerde yine gündemde olan İsrail ile Filistin veya İsrail ile Suriye arasındaki barış çabaları için de geçerli. Bazı asil girişimler ortaya çıkıyor, ama öyle şeyler yaşanıyor ki insan tarafların barış isteyip istemediğinden endişeye kapılıyor.
En son 84 yaşındaki eski ABD başkanlarından Carter, cesur bir misyon üstlendi. Barış için ülkesinin karalistesinde yer alan Şam'a giderek yine ülkesinin 'terör örgütü' listesindeki Hamas lideri Halid Meşal ile görüşme kararı aldı. Beklendiği gibi bir anda saldırıların hedefi oldu. Pentagon, eski başkanın "teröristlerle" görüşerek suç işlediğini söyleyecek kadar ileri gitti. Dışişleri Bakanlığı'nın yanı sıra üç başkan adayı da Carter'ı eleştirdi. Dünyanın gözleri önünde yaşanan bir trajediyi seyretmek yerine bir adım atmaya karar veren Carter, medyanın ağır eleştirileri altında İsrail'e vardığında kapılar yüzüne kapandı. Başbakan Olmert, Savunma Bakanı Barak, Dışişleri Bakanı Livni ve muhalefet lideri Netanyahu görüşme taleplerini geri çevirdi.

Aslında İsrailliler, 2006'da yayınladığı "Filistin: Barış, Apartheid Değil" adlı kitabından dolayı Carter'a kızgındı. Çünkü İsrail'in Filistin topraklarında uyguladığı politikayı, Güney Afrika'daki ırkçı politikaya benzetiyordu. Belki eleştirileri sertti, ama o İsrail veya Yahudi düşmanı değildi. Çünkü Mısır ve İsrail arasında 1979'da imzalanan Camp David'in mimarı o idi.

Yaşlı barış elçisi, Meşal'le yaptığı 7 saatlik görüşmeyi Kudüs'te özetlerken, iki noktayı vurguladı: Birincisi, Hamas'ın İsrail'le yan yana yaşamayı kabul ettiğiydi. Üstelik, Hamas referandumla kabul edilmesi halinde her barış anlaşmasını tanıyacağına dair Carter'a yazılı teminat vermişti. Ateşkese de hazır olduklarını söylüyorlardı. İkinci nokta, İsrail ve ABD'nin Hamas ve Suriye'yi dışlayarak barışa ulaşmasının mümkün olmadığıydı. Ancak bütün bunca çabaya rağmen Hamas, Carter'ın roket saldırısını durdurma talebini kabul etmedi. Kısaca hem İsrail hem Hamas fırsata sırtını döndü.

Esasında bölgede barış isteyen Türkiye'nin çabaları da Carter'ınkinden farklı değil. Türk girişimi de iki noktaya yoğunlaştı. Filistin'de olayların bugünkü noktaya gelmesini önlemek için Türkiye, Carter'dan da önce Meşal ile temasa geçerek Ankara'ya davet etmiş ve Carter'a yapılan saldırıların benzerlerine muhatap olmuştu. Bu yüzden İsrail küplere binmiş ve olayı PKK ile temas kurmaya benzetmişti. Hamas da Ankara'nın bu çabasına karşılık en küçük açılım sinyali vermeden Türkiye'den ayrılınca, taraflar girişimi kendi elleriyle öldürmüş oldu. Sonrası malum.

Türkiye şimdi de İsrail ile Suriye arasında, Başbakan Erdoğan'ın bizzat üstlendiği barışa katkı rolüyle dünya gündeminde. İki tarafın da güven duyduğu Türkiye, taraflar arasında mekik dokuyarak barış için çabalıyor. Ancak bu gayretler tüm hızıyla sürerken, İsrail önceki gün Beyt Hanun'daki evlerinde kahvaltı yapmakta olan Ebu Mutak ailesini ortadan kaldıran bir katliama imza attı. Anne Müyesser Ebu Mutak, çocukları 15 aylık Musad, 4 yaşındaki Salih, kızları 3 yaşındaki Hana ve 6 yaşındaki Rudeyne ile birlikte can verdi. O saatte yakındaki bir bakkala alışverişe gittiği için hayatta kalan baba Ahmet Ebu Mutak, çocuklarının cenazesi başında "Ne kara gün. Ailemi katlettiler." diyordu. Bu vahşi olay, bana Türkiye'nin daha önce yine iki ülke arasındaki barış girişimi sırasında, İsrail'in tekerlekli sandalyesiyle sabah namazı çıkışı evine dönen 67 yaşındaki Şeyh Yasin'i katletmesini hatırlattı. Umarız sürece etkisi aynı olmaz.

Aslında İsrail'de yapılan birçok anket barış konusundaki bu isteksizliği ortaya koyuyor. Mesela İsrail gazetesi Yediot Aharonot'un geçtiğimiz cuma günü yayınladığı ankete göre İsraillilerin üçte ikisi, Golan Tepeleri'nden çekilmeye karşı çıkıyordu. Yani, bütün dünyanın işgal diye gördüğü bir haksızlığın sürmesinden yanaydı. Aynı tutum, İsrail'in işgal altında tuttuğu ve barış için anahtar kabul edilen Kudüs için de geçerli. BESA Center'ın 13 Nisan tarihli anketine göre, İsraillilerin yüzde 62'si Kudüs'ün statüsünün barış görüşmelerinde konuşulmasına bile karşı. Yüzde 71 ise Doğu Kudüs'ün ve Mescid-i Aksa'nın gerçek sahiplerine verilmesini istemiyor. İsrailli bir akademisyen olan Efraim İnbar, bu sonucu "Yahudilerin mücadelede pes etmediği" gibi olumlu bir biçimde yorumlayarak Olmert'i uyarıyordu.

İşte barışa karşı bu direniş, sadece Müslümanların değil bütün insanların İsrail'e bakışında etkili oluyor. Bu durumda, AB Komisyonu'nun yaptırdığı bir ankette, Avrupalıların yüzde 59'unun İsrail'i dünyada barışın önünde en büyük engel görmesine şaşmamak gerekiyor.

zaman



Bu yazı 1,078 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2012 Ankara'nın Suriye'ye bakışı
    • 1 Eylül 2012 İran'a Mursi tokadı!
    • 14 Ağustos 2012 Suriye kimin meselesi?
    • 7 Ağustos 2012 Başbakan da 'terörist' oldu!
    • 28 Temmuz 2012 Yüksek riskli Suriye politikası
    • 24 Temmuz 2012 Suriye nereye gidiyor?
    • 14 Temmuz 2012 "Derin devlet"
    • 10 Temmuz 2012 Türkiye'nin kaybettiği üç lüks
    • 3 Temmuz 2012 Ortadoğu için hangi Türkiye?
    • 26 Mayıs 2012 Gül'ü kaçıran Google aracı!
    • 21 Nisan 2012 Neden Batı Çalışma Grubu?
    • 13 Mart 2012 Abant'ın 4 mesajı!
    • 4 Şubat 2012 Araplar bilmez, biz biliriz!
    • 24 Ocak 2012 Obama'yı vur, İsrail'i koru!
    • 14 Ocak 2012 Silivri boşalsın, Türkiye rahatlasın!
    • 24 Aralık 2011 Fransa'ya en iyi cevap
    • 29 Ekim 2011 Keşke Başbakan da okusa!
    • 27 Kasım 2010 Psikolojik harekâta dikkat!
    • 30 Haziran 2010 AK parti'yi kaybetmenin sifreleri!
    • 28 Kasım 2009 Davutoğlu Yeni Osmanlıcı mı?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,794 µs