En Sıcak Konular

Emin Pazarcı


Emin Pazarcı
0 0 0000

Körler ve sağırlar



Bir Eurovision şarkı yarışmasını daha geride bıraktık. Rusya birinci oldu, biz de yedinciliği aldık. Kendimi bildim bileli bu yarışmaya katılıyoruz. Yine de Eurovision'un özünü kavrayabilmiş değiliz. Adı, sözüm ona müzik yarışması...
 

Biz de gerçekten bir müzik yarışması varmışçasına, her Eurovision'un ardından aynı tartışmaları yapıyoruz. "Şunun müziği kötüydü, diğerininki daha iyiydi" gibi değerlendirmelerin içine giriyoruz. Oysa, Eurovision'da müzikler yarışmıyor. Sadece bir geceliğine müzik dinleniyor. Ardından, körlerle sağırlar birbirini ağırlıyor! Yıllardır bir değişiklik yok. Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi'ne en yüksek puanı veriyor. Kıbrıs Rum Kesimi de aynı puanı Yunanistan'a geri gönderiyor.

Kim kime sempati besliyorsa, ona omuz veriyor, onu birinciliğe taşımak için çalışıyor. Komşu hakkı ve bölgesel dengeleri de yabana atmamak gerekli! Sanki biz farklı mı davrandık? Azerbaycan'a 12 puan gönderdik, aynı puanı onlardan geri aldık. Daha sonra da tam bir "şaşkın ördek" politikası izledik. Azerbaycan'ın ardından 10 puanı Ermenistan'a verdik. Yunanistan'ın şarkısını da 7 puanla ödüllendirdik.

Sözde, onlara şirin görünüp, dünyaya bir mesaj vermeye çalıştık. Tabii, karşılığında da avucumuzu yaladık. Ne Ermenistan'dan ne Yunanistan'dan tek bir puan alabildik. Biz bunu yıllardır yapıyoruz... Adına ister "aşağılık duygusu" deyin, isterseniz "şirin görünme çabası" olarak değerlendirin. Ermenistan, devlet politikası haline getirdiği Türkiye düşmanlığından bir türlü vazgeçmiyor. Elinden gelse, bizi bir kaşık suda boğacak. Biz ise her fırsatta "canım kardeşim" deyip, sırtlarını sıvazlamaya çalışıyoruz. Sanıyoruz ki, bu tavrımız sonuç verecek. Biz onlara puan verince, Ermenilerle birlikte batılılar da "Şu Türklere haksızlık ediyoruz" diyecekler! Oysa, hiçbir işe yaramıyor. Her seferinde avucumuzu yalıyor ve komik duruma düştüğümüzle kalıyoruz!

MİLLİ MARŞLARI BİLE VAR

Artık iyiden iyiye ortaya çıktı ki samimi değiller. Bakmayın siz zaman zaman "Biz bu ülkenin birliğinden yanayız" gibi laflar ettiklerine. Ne DTP'liler ne PKK'lılar kendilerini bu ülkenin bir parçası gibi görmüyorlar. Bunu DTP'nin Van İl Kongresi'nde açıkça ortaya koydular. Yıllardır zaten İstiklal Marşı'nı ağızlarına almıyorlardı. Kongrelerine Türk Bayrağı asmamak için direniyorlardı. Bu defa daha da ileri gittiler.

İstiklal Marşımız yerine, Kuzey Irak'taki Kürt yönetiminin "Milli Marş" olarak kabul ettiği, "Ey Rakip Marşı"nı söylediler. "Ey Rakip" aynı zamanda, yıkılan Sovyetler Birliği'nin desteği ile 1946'da kurulan "Mahabat Kürt Cumhuriyeti"nin de marşıydı. Aslında fazla lafa gerek yok... Sen, yaşadığın ülkenin bayrağından fellik fellik kaçacaksın. O ülkenin milli marşını ağzına bile almayacaksın. Senin "terörist" demekten kaçındığın eşkıya da o ülkenin güvenlik güçlerine savaş ilan edecek...

Sonra, topyekün bir meydan okuma içine gireceksin. Partin adına düzenlediğin kongrede, o ülkenin milli marşı yerine, Kuzey Irak'taki Kürt yönetiminin marşını söyleyeceksin. Tam o sırada, senin genel başkanın Kuzey Irak'a gidip, Barzani'yi, Türkiye'ye karşı tahrik edecek: - Bizi sabah kahvaltısı, sizi de öğle yemeği yapacaklar! Bütün bunların ardından, yaşadığın ülkenin birliği ile ilgili bir sıkıntının olmadığını söyleyeceksin. Bütün milleti kör, herkesi sersem yerine koyacaksın. Böyle bir ikiyüzlülük karşısında sadece şapka çıkarılır. "Sözün bittiği yer" dedikleri de tam bu nokta olsa gerek!

bugün



Bu yazı 1,007 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 12 Eylül 2008 Ermeniler, işgal ve yeni dönem
    • 5 Eylül 2008 Türkiye'deki dinlenme paranoyası
    • 1 Eylül 2008 Kadehle laiklik, genelevle sosyal güvenlik
    • 21 Temmuz 2008 50.000 YTL’ye 23 terörist
    • 4 Temmuz 2008 Darbeyi kimler yapacaktı?
    • 30 Haziran 2008 Başbakansız Türkiye
    • 23 Haziran 2008 Mucizenin delileri
    • 9 Haziran 2008 Kriz, kriz, kriz...
    • 2 Haziran 2008 Hem matrak hem vahim
    • 26 Mayıs 2008 Körler ve sağırlar
    • 2 Mayıs 2008 Başbakan'ın acelesi
    • 28 Nisan 2008 Baykal şimdilik kurtardı!
    • 14 Nisan 2008 PKK’da ''sevişme'' kriteri
    • 31 Mart 2008 Keşke çoban kadar olabilse
    • 10 Mart 2008 Üç kritik sebep
    • 27 Şubat 2008 Marksizm'den cihat çağrısına!
    • 21 Ocak 2008 Barzani'den Türkiye'ye tuzak
    • 16 Mayıs 2007 "Hayırlı evlat" Erkan Mumcu
    • 14 Mayıs 2007 Miting savaşları
    • 2 Nisan 2007 TSK’daki tavır değişikliği

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,474 µs