En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

Türban günü



Aslında...Anayasa Mahkemesi’nin türban konusunu 5 Haziran günü görüşeceğini açıklamasından beri ilgili çevreler gün sayıyordu...

Ve zaman hükmünü icra etti, 5 Haziran geldi.


Sabahtan itibaren siyaset ve medya gözünü Ankara’ya dikti. Anayasa Mahkemesi sabahki toplantısında konuyu öğleden sonraya bıraktı.

Türbanın görüşme saati olarak 14:00 belirlendi. Acaba sonuç ne zaman kesinleşirdi?

Yazı saatinden önce mi, yazı saatinden sonra mı? Yazı saatinin limitlerini en uç noktalarına kadar beklemeli miydik, yoksa temkinli davranarak önceden bir yazı kaleme almalı mıydık?

***

Ben yazının başına oturduğumda...

Ankara’dan gelen haberler mahkemenin alacağı muhtemel karar alternatifleri gibi toplantı içinde seçenekler bulunduğunu söylemekteydi.

Yani...

Mahkeme eğer konuyu içerik itibariyle de ele alacaksa geceden önce sonuç beklemek anlamsızdı... Çünkü bu takdirde görüşme uzayacak sonuç belki de yarına sarkacaktı.

Türkiye’nin belirsizliği gibi mahkemenin ne karar alacağı da ne zaman biteceği de belirsizdi...

Kendim de belirsizlik içinde kaybolmamak için yazıyı yavaş yavaş yazmaya koyuldum...

Mahkeme acaba ne karar verecekti?

Çünkü dört farklı karar verme ihtimalinin bulunduğunu biliyorduk...

Bunlardan biri şekil yönünden red olabilirdi...

Hatırlanacağı üzere, mahkeme raportörü davaya ilişkin raporunda ‘Yüksek mahkemenin anayasa değişikliklerini ancak şekil yönünden inceleyebileceğini’... ‘Mahkemenin esasa giremeyeceğini’ belirterek davanın reddedilmesi yönünde görüş bildirdi.

Ama raporun üyeler için bağlayıcılığı yok. Eğer rapordaki görüşler doğrultusunda karar verilirse dava şekil yönünden reddedilecek...

Mahkeme ‘yetkimiz yok’ diyecek

Böyle bir sonuç sadece türban düzenlemesinin yürürlükte kalmasını olanaklı kılmayacak, Türkiye’yi de rahatlatacak.

***

Tabii...

Yüksek mahkeme, raportörün görüşünün aksine davanın ‘esasına’ da girebilir.

Zaten Başkanvekili Osman Paksüt de şekil denetiminin sadece aritmetik bir işlemden ibaret olmadığını söylemiş, aralarında laikliğin de bulunduğu değiştirilemez ilkelere uygunluğun de göz önünde bulundurulacağını belirtmişti.

Eğer esasa girilirse türban düzenlemesinin iptali gündeme gelebilir.

***

Bir başka ihtimal de mahkemenin meclisin yaptığı Anayasa değişikliğini ‘yok hükmünde’ sayması...

Bu nasıl olacak?

Yüksek Mahkeme’nin düzenlemeyi yok hükmünde sayması için...

TBMM’nin yetkisini aşarak anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek ‘laiklik’ ilkesini değiştirmeye yönelik bir işlem yaptığına hükmetmesi gerekmekte...

Böyle bir karar AK Parti hakkında açılan kapatma davasını da tartışmasız büyük ölçüde etkileyecek...

***

Bir sonuncu ihtimal daha var...

O da ‘yorumlu red.’

Bu takdirde Mahkeme, türban yasağına dayanak teşkil eden 1991 tarihli içtihadı emsal gösterebilir... ‘Yürürlükte olan türban düzenlemesi mevcut durumu değiştirmemiş, türban yasağını kaldırmamıştır’ diyerek iptal istemini reddedebilir. Bu durumda anayasa değişikliği yürürlükte kalır ancak üniversitelerde türban yasağı devam eder.

***

Aslında papatya falı gibi bunları gün içinde tartışıp durduk... Gerçekten gün tam bir ‘türban günü’ oldu... Ancak karar kesinleşmeden yazmak mecburiyetinde olduğumuz için siz bu yazıyı okurken mahkemenin ne karar verdiğini belki de öğrenmiş olacaksınız.

Ya da...

Hala karar çıkmamışsa,

Yazıyı okurken de hep beraber hala sonucun peşinde koşturuyor olacağız.

***

Türban geçtiğimiz son on yılın meselesi...

28 Şubat Post-Modern darbesinin Türkiye’ye kara bir armağanı... 28 Şubat mantığına göre...

Türbanlı kızlar üniversiteye girerse laiklik elden gidecek... Tersi olursa laiklik hayatta kalacak. 2008 yılının ortalarında uğraştığımız en temel sorun bu.

***

Bir ülke evrensel hukuku dışlar...

Temel hak ve özgürlükleri de yok sayarsa...

İster istemez simgeler üzerinden kavgaya tutuşur.

Türban olsun mu, olmasın mı?

Hukuk olsun, temel hak ve özgürlükler olsun, demokrasi olsun...

Hiç kuşkunuz olmasın, siyasal İslam’ın da panzehiri bu kavramların hayata ilkesel bir biçimde geçirilmesine bağlı.

Ama ürkütücü olan şu anda bunu gerçekleştirecek bir talibin ortalıkta pek de bulunmaması.

***

Yazının sonunu bağladık ki

Beklenen haber, beklenmeyen bir şekilde geldi ve anayasa mahkemesi başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin anayasa değişikliğini iptal etti ve yürürlüğünü durdurdu... Olan bir yetki darbesiydi...

star



Bu yazı 1,111 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,203 µs