En Sıcak Konular

Nihal Doğan



Nihal Doğan
0 0 0000

Saf doğal “bal”la, hastalıklara elveda!



Hastalıkların şifa kaynağı, çiçeklerin nadide noktalarından arılar tarafından alınıp bizim için özenle üretilen, tadıyla şekerimizi dengeleyen,  kaymak ve tereyağın en yakın arkadaşı, kahvaltı sofralarımızın baş tacı “bal”…

Saf bal

Doğanın bize armağanı olan şifa kaynağı gerçek saf baldır. Arılar tarafından çiçek ve ağaçlardan toplanarak, petekleri de kendileri tarafından yapılarak üretilen doğal bal piyasada toplam üretimin
% 15- 20’sini aşmamaktadır.

Bal bakteri barındırmaz. Bütün canlıların yaşamlarını devam ettirebilmek için bir miktar neme ihtiyacı vardır. Bakteriler balla temas ettiklerinde nemden yoksun kalır ve yok olurlar ayrıca balın asidik tepkisi de bakterilerin yaşaması için uygunsuz bir ortam oluşturur.

İnsan vücudunu etkileyen birçok mikroorganizma balda yok olur. Bal içinde bakteri barındırmamakla kalmaz aynı zamanda bir bakteri yok edici olarak kullanılır. Örneğin Antibiotiklere karşı dirençli olduğu bilinen MRSA ( Metisiline Reziztans Staf Aureus) bakterisinin bala karşı koyamadığı tespit edilmiştir.

Dr. W.Sackett bal sayesinde tifo mikroplarını 48 saat içinde yok etmiştir. Dizanteri mikropları 10 saat içinde ölmüştür. (Murray Hayt ,The World of Bees ,Coward Mcnann Inc ,N.Y. s.185 )

Amerikan Dental Araştırmalar Birliğinin İllinois Chicago da düzenlenen ‘Oral Sağlık İçin Yararlı Yiyecekler’ konulu sempozyumda, balın diş çürüğünü önlediği ortaya konmuştur. Yeni Zelenda Waikata Üniversitesi Biyokimya uzmanı Bal Araştırma Ünitesi başkanı Doç. Dr. Peter Molan diş çürüğünden sorumlu bakterilerden Streptococcus mitis, Streptococcus Sabrinus ve Lactobacillus casii'nin ürettikleri asit miktarını balın önemli ölçüde azalttığını belirtmiştir.

Saf balın özellikleri

Saf balın özellikleri şöyle sıralanabilir: Kuvvetli bir antibiyotiktir, antiseptiktir, temas ettiği mikropları öldürür, kanı temizler, yeniler ve deveranı kolaylaştırır. Kan hücrelerini yeniler, vücut hücrelerini onarır. Hücre gelişimine katkı sağlar. Damar sertliğini def eder ve koruyucudur. Damarları açar. Sarılık hastalığını iyi eder. Tansiyonu düşürür. İdrar söktürücüdür. Sedef hastalığını tedavi eder. Nekahat dönemindeki hastalar için olağanüstü yararlıdır. Bütün parazitleri döker. Basur için ilaç ve yakalanmayı engeller. Musul görevi yapar, ishali durdurur. Karın ağrılarını keser. Ağız kokusunu yok eder. Hazmı kolaylaştırır. Kalp çarpıntılarına şifa kaynağıdır. Kalp adalesinin daha iyi beslenmesine katkı sağlar. Göze kuvvet ve keskin görüş sağlar. Adalelere çabuk ve kolay güç kaynağıdır. Öksürüğü keser. Zihni açar, kudreti artırır. Karaciğerlerin çalışmalarını güçlendirir ve besler. Zatürree ve tifo gibi hastalıkların mikroplarını diğer antibiyotiklerden daha çabuk yok eder. Difteri boğmaca kızıl ve kızamık hastalığını süratle önler. Bağırsaktaki lekeleri izale eder.
İki çeşit saf bal vardır.

Karışık çiçek balı:
Yayla olan bölgelerde, zengin bir çiçek çeşitliliğinden arılar tarafından toplanıp üretilen baldır.

Tek cins çiçek balı:
Kestane balı, Kekik balı, Ayçiçeği balı, Akasya balı, Adaçayı balı, Ihlamur balı, Hayıt balı, Pamuk balı, Çam balı, Yonca balı, Orman Gülü balı olarak bilenen ve arıların tek cins bitkiden alarak ürettikleri ve değişik hastalıklara şifa niyetine kullanılan ballardır.

Yalancı, sahte ballar

Gıda sektöründe birçok alanda olduğu gibi, balcılık ta da maalesef sahtecilik büyük yer tutuyor. Adı bal olup, arı görmeden üretilmiş “sanal bal” tüketiciye bal adıyla satılıyor ve balı ilk defa bu tatla tanıyan çocukların hafızalarında bal tatsız bir yer alıyor!

Sanal bal:
Değişik imalathanelerde glikoz ve sakkaroz karıştırılarak, içine çeşitli esans ve renklendirme katkıları ilave edilerek yapılıyor ve bal adıyla satılıyor!

Şeker balı:
Kovanların önüne veya içine şekerli su şerbeti konup, arıları tembelleştirip, kandırarak daha fazla ve çabuk sonuç almak üzere üretilen ballar. Şurubu emen arılar, sindirim sistemlerinden geçirerek, hazır olarak konmuş yapay peteklere doldururlar. Teknik olarak arı ürünüdür, ancak gerçek bal değildir.

Arıların mucizevî bal yolculuğu

Bir kilo bal için 40 bin arı 7.5 milyon kere çiçeklere dalış yapıyor. Bir petek bal için 100 bin km. kanat çırpıyor. Vücut ağırlıklarının 330 katı yük çekebiliyorlar. Bir koloninin 1 kg. bal üretmesi ve yaşamını sürdürebilmesi için 8 kg. bal tüketmesi gerekiyor. Kraliçe arı bir günde kendi ağırlığının 20 katı yumurtluyor. Arının beyni saniyede 16 milyar işlem yapıyor. Bu en hızlı bilgisayardan 100 milyon kat daha hızlı olması anlamına geliyor. Her bir petek gözünün derinliği 12 mm. olup, altıgen prizma şekli sebebiyle, büyük bir dirence sahiptir, kilolarca balı taşır. En az bal mumu harcayarak, maksimum ölçüde bal depolamak için en uygun şekil, arıların inşa ettiği altıgen prizmalardır.
Saf doğal balı nasıl anlayacağız diyorsanız, öncelikle hakiki balın kaynatılmamış bal olduğunu ifade edelim. Ne yani balı kaynatıyorlar mı diyorsanız? Evet. Bilinçsiz tüketim tercihleri, üreticiyi bu yola teşvik ediyor!

Doğal bal peteğinden süzüldükten sonra zamanla donan, yani kristalize olan baldır.
Bal ile ilgili doğru bilinen yanlışların başında balların donmuş kristalize halde görülmesinin şekerden yapılmış olduğu düşünülmesidir. Bu inançla, tüketicinin talebini karşılamak amacı ile genel uygulamada bal, 60°c ile 100°c arasında ısıda kaynatılarak ambalajlanmakta ve bazı yerlerde tekrar donmasını önlemek için çeşitli katkılar da ilave edilmektedir.

Piyasadaki katkılı, kaynatılmış balları rengi, tadı ve kokusunu test ederek ayırt edebilirsiniz.

Yapılan bilimsel araştırmalar ışığında “Bal”ın 40°c üzerinde ısınmaya maruz kaldığında içindeki vitamin ve mineralleri kaybederek, insan sağlığına zararlı maddeler üretmeye başlaması, konunun sağlık açısından ne kadar önem taşıdığını göstermektedir.

Bal fırında veya ateşte pişirilen tatlılarda pişirme esnasında kullanılmamalıdır!
Özellikle tatlı ve pastalarda, şeker yerine bal kullanılacaksa, fırından çıktıktan sonra üzerine dökerek kullanılmasına özen gösterilmelidir.



Bu yazı 5,954 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 24 Temmuz 2010 Meyve suyu ile likör, şarap ile sirke arasındaki 'hayati' fark ne?
    • 4 Ocak 2010 Salataya, yoğurda 'keten tohumu' ekin, bağışıklık sisteminizi güçlendirin!
    • 5 Aralık 2009 "Gerçek domates", gençlik ve dinçlik iksiri!
    • 23 Kasım 2009 Tarım Bakanına GDO hakkında 7 hayati soru?
    • 30 Haziran 2009 “Kiraz” ve “Vişne” genç ve dinç yaşatan müthiş aile!
    • 14 Nisan 2009 Maydanoz hem zayıflatıyor, hem de korku ve endişeyi yok ediyor...
    • 3 Şubat 2009 Kırmızı Pancar kanı temizliyor, kansere, diyabete ve vereme karşı koruyor!
    • 21 Aralık 2008 Taze havuç suyu içenler 'unutkanlık'tan kurtuluyor, 'kanser'den korunuyor!
    • 27 Ekim 2008 "Çörekotu"nun küçük kara tohumları, sağlıklı bir hayatın anahtarı...
    • 18 Eylül 2008 Karanfil çayı için, baştan ayağa güçlenin!
    • 15 Temmuz 2008 Keçiboynuzu pekmezi yiyen, hastalık görmüyor!
    • 16 Haziran 2008 Ihlamur ağaçları çiçek açıyor…
    • 16 Haziran 2008 Doğal bal nasıl anlaşılır?
    • 10 Haziran 2008 Saf doğal “bal”la, hastalıklara elveda!
    • 22 Mayıs 2008 Gül kokusuyla tedavi!
    • 15 Mayıs 2008 İçtiğinizin “su” olduğundan emin misiniz?
    • 22 Nisan 2008 Itır çiçeği bizi seviyor...
    • 17 Nisan 2008 "Doğal tuz", sodyumun nefretine karşı!
    • 8 Nisan 2008 Hayatınızı güzelleştirecek çözümler pek yakında!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,387 µs