En Sıcak Konular

Şamil Tayyar


Şamil Tayyar
0 0 0000

Bahçeli illüzyonu



AK Parti hakkındaki kapatma davasıyla ilgili toplumdaki yaygın kanaat şudur; Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olmasa ve türbanla ilgili anayasa değişikliği yapılmasa, bu dava açılmazdı.

Yani bu iki karar, müesses nizamı yol ayrımına getirdi ve iktidar partisinin tasfiyesine ilişkin projenin önü açıldı. Başka bir ifadeyle AK Parti, 22 Temmuz sonrası bu iki kritik kararın kefaretini ödüyor.

Bu görüşe katılmayanlar olabilir, ‘kim ne düşünürse düşünsün milletin dediği olmuştur, iyi de olmuştur’ diyenler seslerini yükseltebilir, ‘keşke olmasaydı’ diye hayıflananlar çıkabilir. Kişisel yaklaşımımız ne olursa olsun, önemli olan bu davanın toplumda genel olarak nasıl algılandığıdır.

Nitekim, kapatma davası iddianamesine baktığımızda benzer bir yaklaşımın ayak izlerini görürüz. Cumhurbaşkanı anayasa sınırları zorlanarak davaya sokuldu, anayasa değişikliği laiklik karşıtı eylemlerin ilk sırasına yerleştirildi.

Hakkında kapatma davası açılan AK Parti, demokrasinin gelişimi, milli iradenin tecellisi, temel hak ve özgürlüklerin tesisi bakımından kararlarından pişmanlık duymuyorsa, daha yaşanabilir bir Türkiye özlemi için gerekirse bedel ödemeye hazırsa, sözkonusu algılama biçiminin AK Parti açısından siyasal karşılığı yoktur.

Anlaşılıyor ki, MHP, aynı düşüncede değil. Devlet Bahçeli’nin dünkü meclis grup konuşmasına bakarsak, Türkiye ciddi bir rejim bunalımına doğru sürükleniyor. Üretilen mucizevi formül ise Başbakan Erdoğan’ın siyasete veda etmesi, bağımsız adaylık yoluyla bile olsa asla vekil olmamasıdır.

Bu formüle ‘krizden çıkış anahtarı’ adını veren Bahçeli, şöyle diyor: ‘Bugünkü tehlikeli sürükleniş karşısında, Türkiye’nin ihtiyacı olan, Başbakan’ın oyun planı değil, demokrasinin kurtuluş planıdır... Burada herkes çok dikkatli olmak ve rejimi tehlikeye atmamak için büyük bir sorumluluk anlayışıyla hareket etmek durumundadır.’

MHP suç ortağı

Bir an için Bahçeli’nin haklı olduğunu, bu çerçevede Türkiye’nin tehlikeli bir yola sürüklendiği ve rejim tehlikesi yaşandığını kabul edelim. Şimdi yazının başına dönüp Bahçeli’ye soralım: Abdullah Gül, MHP’nin desteği olmasa cumhurbaşkanı seçilebilir miydi? O anayasa değişikliği meclisten geçebilir miydi?

Dün parti grubunda ‘Herkes çok dikkatli olmak ve rejimi tehlikeye atmamak için büyük bir sorumluluk anlayışıyla hareket etmek durumundadır’ diyen Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve anayasa oylamasında bu sözüne neden uymadı?

MHP’nin penceresinden baktığımızda eğer ortada bir suç varsa, demokratik rejim tehlikeli bir yolculuğa sürükleniyorsa AK Parti kadar en az MHP de suçludur, bu sürecin müsebbiplerindendir. Halk ağzıyla ‘hem suçlu hem güçlü’ olamazsınız.

O zaman insanın aklına (Deniz Bölükbaşı’nın kulakları çınlasın) AK Parti’ye MHP’nin tuzak kurduğu iddiası geliyor. Hem tuzak kuracaksanız hem kurt kapanının başında ağıt dökeceksiniz, böyle bir siyaset anlayışı olmaz.

Kurt kapanı anahtarı

Daha da vahimi, bir parti liderinin siyaset yasağını ‘anahtar’ olarak önermesidir. Yüreğinde ve zihninde zerre kadar demokrasi inancı olan kişilerin dahi telaffuz etmekten çekineceği ayıplı bir öneridir bu. Parlamentoyu vesayet altına alma girişimlerine karşı direnmek yerine çareyi siyaset yasağında aramak, genel başkan unvanı taşıyan milletvekili için ömür boyu taşıyacağı kamburdur.

Hele bu öneriyi ‘yoksa AK Parti parçalanır’ ambalajına sarıp sarmalamak, Tolga Çevik’in sunduğu Komedi Dükkanı’nda bile sergilenecek seviyede değildir. Senin işin AK Parti’nin ikbali değil ki. Bırakın, parçalanırsa parçalansın. Ama temel kaygı, bu değil. Hepimiz biliyoruz. Erken seçim korkusu, dağları sardı.

Korkuyu yenmek için mezarlık yanında ıslak çalanlar gibi iki kurt kapanından sonra Erdoğan’a bir bilen olarak ‘kenara çekil’ diyeceksiniz, sonra ‘kalan milletvekilleriyle yeni hükümeti kur yola devam et’ önerisinde bulunacaksınız, ikna için ‘parçalanmanıza yüreğim dayanmaz’ timsah gözyaşını kullanacaksınız, sonra bu şark kurnazlığına ‘çıkış anahtarı’ adını vereceksiniz, pes doğrusu. Fatih Terim’e imrenip çekirgenin birden fazla zıplayacağını düşünüyorlarsa, yanılıyorlar.

Deniz yolculuğu

22 Temmuz’dan önce Kızılelma senaryosuna dahil olan MHP yönetiminin sandıklar açıldıktan sonra yanlıştan dönüp milletin gönlüne doğru sefere başladığını düşünüyorduk, yanılmışız. Meğer Deniz Bölükbaşı’nın açtığı yolda, gösterdiği ufukta ilerliyorlarmış. Cumhurbaşkanlığı seçimi de anayasa oylamaları da birer illüzyonmuş.

Ne diyelim; Sap döner keser döner yanlış hesap sandıktan döner. Korkunun da ecele faydası yoktur.

star



Bu yazı 1,212 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün vakası
    • 8 Ağustos 2012 Atatürk yaşasa ismini değiştirir miydi?
    • 1 Ağustos 2012 Hatay’da neler oluyor?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye’ye PKK operasyonu
    • 25 Haziran 2012 Vurulan jet değil çünkü...
    • 18 Haziran 2012 Başbakan’ın başka seçeneği yok
    • 14 Mayıs 2012 Kim bu üst komutanlar?
    • 7 Mayıs 2012 CHP’de derin çatışma
    • 28 Mart 2011 Kalemim size emanet
    • 16 Mart 2011 Arşiv bir açılsa görürsünüz
    • 9 Mart 2011 Sen de yoğunlaş, koçum benim
    • 7 Mart 2011 Ergenekon’da neler oluyor?
    • 4 Mart 2011 1 Mart operasyonu
    • 23 Şubat 2011 Olmadı sayın Bakan
    • 22 Şubat 2011 O mektubu kim verdi?
    • 18 Şubat 2011 Kılıçdaroğlu-Yalçın pazarlığı
    • 16 Şubat 2011 Yeni Türkiye nasıl kurulacak?
    • 7 Şubat 2011 CHP’yi yıkmaya mı geldi yoksa?
    • 4 Şubat 2011 Böyle terbiyesizlik olmaz
    • 28 Ocak 2011 Asılacakların listesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,306 µs