En Sıcak Konular

Salih Tuna


Salih Tuna
0 0 0000

Rahatsız bir genç subayın portresi



Salih Tuna/Yeni Şafak
Anna Karenina'daki Vronski'den daha yakışıklı, sarışın, gencecik bir deniz subayımızdı.

 Bir alternatif rock müzik grubunda çalışan bayan arkadaşımızın peşine takılmış gelmişti.

 Nişantaşı'nda mukim olmamızdan mı, reklâm ajansımızın modern ve çağdaş atmosferinden mi, kendisinin de uzaktan akrabası olan bayan arkadaşımızın sitayişle bahsetmesinden mi kaynaklanıyordu, bilmiyorum.

 Ama…

 Bizi yangında kurtarılacak “ilk malzeme” mesabesinde gördüğü kesindi.

 Görmek ne kelime!

 Reklam ajansımızda oturmuş, bağrımıza kara hançerlerini saplayacak yobazları gaflet ve delalet içinde beklerken…

 Veya…

Fatih'ten, Çarşamba'dan huruç edecek olan yobazlara karşı, yok mudur kurtaracak Nişantaşılının bahtı kara maderini modunda ağlaşırken…

 Emir ve komuta zinciri içinde yardıma koşmuşlardı.

 Böyle vehmediyordu…

 Yobazların iktidarından bizi kurtardıkları için minnet duygusuyla dolup taştığımızı zannederek, gazete manşetlerinden ezberlediği o tuhaf cümleyi şappadak söyleyivermişti:

 "Her şeyi askerden beklememek lazım…”

Mütekait Orgeneral Çevik Bir'in demokrasiye balans ayarı yapmaya matuf tanklarının Sincan'da arz-ı endam ettiği günlerden sonraydı.

“54. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti” psikolojik şiddet ve cebir yöntemiyle ortadan kaldırılmış; elini sallasan ellisinin, “Onu ben başbakan yaptım…” dediği Mesut Yılmaz'a “55'inci Hükümet” kurdurulmuştu.

Gelgelelim, Deniz Baykal “TSK, 28 Şubat sürecinde bir sivil toplum gibi çalışmıştır…” ifadesini henüz serdetmemişti.

Şimdilerde, “Tren Özgürlüktür” teranesiyle trencilik oynayanların, 28 Şubat postmodern darbe trenine “yakıt” taşımak maksadıyla akıl almaz tezvirata imza attıkları günlerdi.

Çarşamba'da sarık avında…

Çapa'da 71 yaşındaki hasta bir kadıncağızın başörtüsünün peşinde…

Postmodern darbe treni hızla yol alıyordu.

Ve…

Bu günlerde “liberal faşist” gibi acayip terkipler üretenler, o günlerde “alçakları tanıyalım” diyerek meslektaşlarını hedef gösteriyorlardı.

“Her şeyi askerden beklememek lazım!” lakırdısını malum zevatın ağzından medyaya taşıyorlar, (çok tuhaftır) kendi milli iradelerine karşı sivilleri teyakkuzda olmaya davet ediyorlardı.

Bizim denizci genç subayın medyanın etkisinde kalarak mezkur vecizeyi terennüm etmesi elbette doğaldı…

Doğal olmayan, dahası komik olan…

Karşısında, askerden, askerlik yapmasının dışında beklentisi olmayan insanların olduğunu fark etmemesiydi.

Bir şeyler söylemeye çalışınca, “Basite almayın lütfen!” dedi, “Kara çarşaflıların çarşaflarının altında silah taşıdıklarını bilmiyor musunuz?..”

“Ne silahı?” dedim, “Pompalı mı, keleş mi?...”

Ne desem boş!

Medyadan öğrendiği ne varsa tekrarlamaya başladı.

Çaresizdim…

Gayet ciddi bir vurgulamayla, “Buradakiler neyse de…” dedim, “İran'dakiler çarşaflarının altında tank saklıyorlarmış.”

“Yaa!..” diye ünlemez mi?

Baktım, kendisini sevdirmekten başka fırsat vermiyor; saraka denizine birkaç kulaç daha attım:

“İşbirlikçi harem ağası uykuda…”

Anlamadım diyen bakışlarla bön bön bakınca, “Puşkin'in bir şiirinden…” dedim, “Şiir sever misiniz?”

“Evet” dedi ve kaşlarını çatarak, medyanın o vakitler milli iradeyi postal korkusuyla sindirme gayesine meze yaptığı Cemal Süreya'nın “Celaliyim / Celalisin / Celali” dizesini okudu.

O zaman anladım ki…

Karşımda, “Genç subaylar rahatsız” güruhundan bir “rahatsız” var!

Bak arkadaşım, dedim, bir yobazım ben.

Yobazlarıyla ayakta durur her ülke…

Cemil Meriç'in “Bu Ülke”sinden, orta mektep yıllarından aklımda kalan satırları ardı ardına sıralamayı ihmal etmedim tabii:

“Yobazlık Şark'ın nefis müdafaası…Yobaz, samimiyet, yobaz kendini bir nassa hapseden idrak; bir nassa, yani sonsuza…”



Bu yazı 1,153 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Eylül 2012 Erdoğan bu büyük oyuncuyu unutmaz
    • 3 Mart 2012 Sizi Fethullah Gülen kurtarmaz!
    • 21 Ocak 2012 Aman be kardeşim sen Ermeni olma
    • 23 Şubat 2009 Ahmet Hakan, Aydın Doğan'a bunu da sorsana
    • 18 Temmuz 2008 Rahatsız bir genç subayın portresi
    • 21 Şubat 2007 Trabzon Meditasyon Grubu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,366 µs