En Sıcak Konular

Hatice Saadet Kalyoncu



Hatice Saadet Kalyoncu
0 0 0000

Reklâmlar geçiyor



İnsanları belli bir davranışta bulunmaya ikna eden duyurudur reklâm.

Aslına bakılırsa yazılı basının sayfalarında veya dizi aralarında bizlere sunulan reklâmlar, ihtiyaçlarımızı karşılarken dikkate alınabilecek belirleyici faktördür, ama kapitalist sistemde daha çok tüketim topluluğu yaratan birer canavardırlar.

Gücü yadsınamaz olan reklâmlar bizleri gerekli veya gereksiz sadece para harcamaya yönlendirmez. Tüketim kavramını albenisiyle körükleyen reklâmların asıl gücü, sandığımızın dışında sadece mal ve hizmet sunumuyla kalmayıp bizlere bir hayat tarzı, bir hayat görüşü pazarlamasındadır. Bu pazarlama ile gerçekleştirilen sunu, giderek bir dayatmaya dönüşür.

Reklâmlarla insanları bir düşünceye yöneltebilirsiniz, bir fikir ve kuruluşa çekebilirsiniz, reklâmı yapılan her ne ise, ona ilişkin görüş ve tutumları değiştirebilir veya belirli bir görüşü ya da tutumu benimsemelerini sağlayabilirsiniz. Reklâm direksiyona hakim olmayı sever, doğrusu reklâm sahibi hükümdarlığı sever. Reklâmın kendisi de bir reklâmdır ve sahibi de sistemin daimi mimarlarıdır.
Kapitalist toplumun ekonomik anarşisi kötülüklerin gerçek kaynağıdır ve güçlü kapitalistler reklâmlarla kontrolü ellerinde tutarlar. Bu tutuş size yeni trendler sunar. “Şuradan giyin, şuraya git” demenin ötesinde “şöyle düşün” der. Sizi katagorize eder ve siz de onların belirledikleri seviyeleri teker teker aşarak çan eğrisinin en tepesinde görünmeyi hedeflersiniz.

Yine birçoğumuz, “ben” hariç diye geçiriyordur içinden. Bulunduğumuz seviye çan eğrisinin tepesindekilerden ne kadar aşağıdaysa o nispetle kendimizi hariç görürüz. Oysa farkında olmasak da, bir alt seviyeye göre farklılığımızın kibrini taşırız. Çünkü bataklıkta çamurlanmamak, ancak o bataklıktan uzaksanız mümkündür, ya da çok dikkatliyseniz yani erdemliyseniz. Kendimi erdemli kabul edemeyecek kadar yaşamışlığım var çünkü hala nefsime hoş gelenin beni suni bir mutluluğun içine sürüklediğinin farkındayım. Çünkü cep telefonumun işlevselliğinin yanında en son modellerden biri olması hoşuma gidiyor, oturduğum semtin varoş olmamasını fazlasıyla önemsiyorum, bir mağazanın vitrininde asılı “indirim” yazısı beni hipnoz edasıyla çekiyor ve gördüğüm “yeni”lerin reklâmları bilincimin altını üstüne getirebiliyor. Dün lüks kabul edilenler bugün ihtiyaç listesinde bir üste geçmek için sıralamaları zorluyor.

Mayonezsiz ev kalmasın!” kampanyasını duydunuz mu? Duymamanız doğal, bu benim sloganım, değişen listelerimizi ifade etmek için kullandığım bir slogan. “Pastırmasız Ramazan olmaz!” diye de bir başlık atabiliriz mesela hayat adındaki dizi filmimizin bir bölümüne. “Tek taşsız teklif, teklif değildir” bölümüne ne dersiniz, üstelik artık kredi kartına taksitle de alınabileceğini söylüyor reklâmlar.

Reklâmlar, reklâmlar… Tüketin marşlarını söylüyorlar. Koro halinde eşlik ediyoruz. Önce üretiliyor, sonra ihtiyaçmış gibi önümüze seriliyor.

Çok şey istemiyor artık sevilenler sevdiklerinden, parmağının ucu kadar “şu kadarcık” bir şey yetiyor onlara. Trafiğe kapalı alanlarda virajı hızlı dönebilen arabalar size tırnağınıza rahatlıkla oje sürebilme mutluluğu ve güvenini veriyor, bu da mutlu aile tablosunun olmazsa olmazı zaten. Mutlu ailelerin belediye otobüslerinde ne işi var! Aşk bir dondurmada, güven bir şampuanda, güzellik göz altı kremlerinde ve tüm bunlar yanı başınızdaki dükkanda…

Desenize mutlu olmamak için hiçbir sebep kalmadı. Alışveriş merkezileri ibadethanelerimiz, tüketim bir ibadet, cennet banknotlarla hizmetimizde. 

Her şeyin bir reklâm olarak algılanabileceği bir durumda insanlar kendi reklâmlarını yapmayı da ihmal etmiyorlar… Bakınız Belediye başkanları asli görevlerini yaparken hazırlattıkları bez afişlerle halk adına kendilerine teşekkür ediyorlar, sizi “hizmeti değerlendirme” zahmetinden kurtarıyor, yormuyorlar, daha iyi idare edilmenizin altın anahtarını gözünüze gözünüze sokuyorlar.
Hiç düşünmemize gerek kalmadan bu ekonomik anarşi bize tüketin hedefini örtülü örtüsüz reklâmlarla işliyor ve çan eğrisinde seviyemizi yükseltmek için biz de tüketiyor ve tüketim toplumunu elbirliği ile meydana getiriyoruz.

Her şeyin reklâmı var artık! Ürünlerin, kişilerin, partilerin, yönetim biçimlerinin, düşünce akımlarının, inanç sistemlerinin, müzik piyasasının, spor takımlarının… Bu kadar çok reklâm içinde iki alternatifimiz var, ya bu kapitalist toplumun ekonomik anarşisine kendimizi bırakır gideriz, çan eğrisinin tepesine ulaşma hayaliyle para ve ömür tüketiriz ya da reklâmları akıl süzgecinizden geçirir kendi özgün kişiliğimizi bozguna uğratmadan “doğru tüketici” kalırız.



Bu yazı 1,501 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Ocak 2009 Param yok sizlere!
    • 30 Aralık 2008 İsrail Hep Aynı Ya Biz?
    • 22 Aralık 2008 'İşte biz o gün tükeneceğiz'
    • 15 Aralık 2008 Tren ile bir bayram yolculuğu sırasında
    • 1 Aralık 2008 'Satın almama günü' ve 'Alışveriş için gün bugün'
    • 24 Kasım 2008 Sabit ücrette son durumlar
    • 10 Kasım 2008 Taşınıyor musunuz?
    • 3 Kasım 2008 Kirayı en ucuz ödeme yolu
    • 27 Ekim 2008 1 Kasım eylemi
    • 20 Ekim 2008 Taraf arıyorum
    • 6 Ekim 2008 Krizimiz geldi hadi akıllanalım!
    • 29 Eylül 2008 Bilgilensek mi Bilgilenmesek mi?
    • 22 Eylül 2008 Verimli ol, tatillere dokunma
    • 15 Eylül 2008 Küstüm!
    • 8 Eylül 2008 Hakkını bilmekle haddini bilmek arasındaki sınırı kim belirler?
    • 1 Eylül 2008 Ramazan israf ve insaf
    • 23 Ağustos 2008 Voltran'ı oluşturmak...
    • 11 Ağustos 2008 Reklâmlar geçiyor
    • 4 Ağustos 2008 İbadet edasıyla tüketim çılgınlığı
    • 28 Temmuz 2008 Doğru Tüketici

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,453 µs