En Sıcak Konular

Engin Ardıç


Engin Ardıç
0 0 0000

Neci olalım?



Darbeden birkaç gün sonra... Hayır, eski darbe, 27 Mayıs yani... Milli Birlik Komitesi üyelerinden biri gazetecileri toplamış, sormuş:
"Eee, söyleyin bakalım çocuklar, sağcı mı olalım solcu mu?"
Bu soruya, MBK'nın içindeki "kendi çocuklarından" bazıları sağcı olalım şeklinde yanıt vermişlerdi de birkaç ay içinde tasfiye edilmişlerdi hani... Tasfiye işlemi elbette çok "kibarca" yapılmıştı, kafa göz yarmadan, önemsiz bir ülkeye "ataşe tayini" şeklinde falan...
Cuntanın iç çekişmesini, "bürokrasi denetiminde hafif solculuk yapalım" diyen kanat kazanmıştı.
Burada önemli olan sağcı ya da solcu olmak değildir.
Burada çarpıcı olan, "bir şeyci olmaya" keyfe keder karar verilebilmesi, daha doğrusu, şu ya da bu etkene göre rahatlıkla bir şeyci ya da başka bir şeyci olunabilmesidir!
Çünkü bu memlekete ne lazımsa, yani bürokrasi neyi uygun görürse o yapılır ve de "bizzat" bürokrasi tarafından yapılır, bu işe kimse karıştırılmaz.
Bu bürokrasinin elinde beyni yıkanmış biz saf çocuklar da, altmışlı yıllarda Atatürk'e kızardık, "isteseydi sosyalizme geçebilirdi, niçin geçmedi" diye...
Koskoca Kemal Tahir bile bu tuzağa rahatlıkla düşüvermişti: Aaah ah, keşke 1917 devrimi daha önce yapılabilseydi de, madem Batı'ya yöneleceklerdi, Osmanlılar "bu ikinci ve değişik Batı'ya" yönelselerdi... Diyordu!
İstediğin zaman, gözüne kestirdiğin bir şeye yönelebiliyordun yani... Emir ve komuta zinciri içinde!
Hani, NATO'dan pat diye çıkıp Putin'le ittifak yapmak ve Gürcistan'ın bölünmesine katkıda bulunmak gibi bir şey canım!...
Bir egzantrik yazarla iki emekli bürokrat "öyle yapalım çocuklar" deyince yapılabilen bir şey...
Oysa aynı Kemal Tahir, "bizde devrimler daima 'hele bir iktidara geçelim, gerisi kolay' kafasıyla yapılır" da demişti... İstim hep arkadan geliyordu ama istimin rengi kara ya da kızıl olabiliyor, basıncı yüksek ya da alçak çıkabiliyordu.
Öyle olmasaydı, 1908 yılında "imparatorluğun bütün halklarının eşitliği ve kardeşliği" ilkesiyle devrim yapan İttihat ve Terakki, daha iki yıl geçmeden "Türk ırkçılığına" o kadar kolay yönelemezdi.
Öyle olmasaydı, 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi'nde liberalizmi kabul eden anlı şanlı cumhuriyetçiler, on yıl sonra açık seçik faşizme yelken açamazlardı!
Öyle olmasaydı, Milli Şef İsmet İnönü demokrasiye "emirle" geçmezdi. 1925 yılında canı istiyor diktaya gidiyor, 1945 yılında canı istiyor çok partili sisteme dönüyordu...
Fakat bu kendine özgü demokrasinin kurallarını da gene kendisi koymuştu, Celal Bayar onun yerine geçerse gene onun çizdiği "çerçevede" geçebilirdi. Nitekim de öyle oldu. Liberalizme dönülebilirdi, fakat bürokrasinin uygun gördüğü oranda...
Şimdi de, tarihin, toplumun ve dünyanın nereden gelip nereye gittiğini bir türü göremeden, bir türlü görmeye yanaşmadan "AKP'yi devirmeye" heveslenen bürokratlar var, onların bir de partileri var, ramazan ayından sonra ikincisi de yoldaymış... Bunun, canları istedi diye olabileceğini sanıyorlar.
"Eskaza iktidara gelirlerse, farklı ne yapacaklar?" sorusunun yanıtı da yok.
Hele bir gelsinler, istim kolay sanıyorlar.
Olmazsa "çocuklara" sorarlar, basının karta kaçmış şirret çocuklarına...

sabah



Bu yazı 1,191 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Tayyip gitsin de Hitler mi gelsin?
    • 15 Ağustos 2012 Atraksiyon
    • 29 Temmuz 2012 Akşam diyordun Abbas
    • 23 Temmuz 2012 Özeleştirini yap Kemal arkadaş!
    • 16 Temmuz 2012 Fransa'nın Kılıçdaroğlu'su
    • 15 Temmuz 2012 Onları geri kazanalım
    • 4 Haziran 2012 Ay birbirinizden farkınız mı vardı?
    • 26 Mayıs 2012 İç savaş istediklerini söylemiştim
    • 29 Nisan 2012 Coşku duyulacaaak... Duy!
    • 13 Nisan 2012 Osmanlıca dersi de konulsun
    • 8 Nisan 2012 Osmanlı'da garaj mes'elesi
    • 23 Mart 2012 Hatırlayalım hatırlatalım
    • 7 Mart 2012 ''Haybeden Şef Gezisi''
    • 29 Şubat 2012 Senin de adın Kemal
    • 12 Şubat 2012 Lafının ardında dur
    • 19 Ocak 2012 Aman oğlum, vururlar ha
    • 6 Ocak 2012 Zurnanın zırt dediği yere henüz gelmedik
    • 5 Ocak 2012 İlker Paşa bize de ifade versin
    • 2 Ocak 2012 CHP'yi destekliyorum
    • 19 Aralık 2011 Olmayanı olduramazsınız

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    11,283 µs