En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

Ergenekon’un mezhebi



New-York’da saat sabahın yedisi.

Türkiye’de ise öğleden sonra iki.

Tam bir saati aşkın bir süredir ‘bilgisayar penceresinden’ ülkeyi gözlüyorum. Keşke hepimiz topluca ülke dışına çıkıp, olup bitene bir de oradan baksak.

Çünkü yirmi dört saat içinde ölüveren bebeklerden raydan çıkarak devrilen mavi trenlere, küçük çaplı depremlerden, yeniden gerilen Kafkaslar’a, ‘halka karşı darbe’ yapmaya kışkırtılan Ergenekon’cu genç teğmenlerden yeni gözaltılara, CHP’nin sürmeye devam eden sarsıcı ‘Deniz Feneri’ iddialarından, uzatılacak olan Kuzey Irak tezkeresine kadar ‘esas resmi’ galiba bu bakış veriyor...

* * *

New-York’tan Türkiye’ye bakınca görülen resim iç açıcı değil...

Türkiye’nin de ‘dışarıya’ bakma ádeti pek yok...

Hatta dışarıda ‘kendinin’ bile ne yaptığı fazla umurunda değil...

Halbuki bizler, birazdan yola koyulup Benin’den Greneda’ya; Vanuatu’dan Zimbabwe’ye bir dizi maraton görüşmesi yapacak, gece de Bush’un Waldorf Astoria davetine katılacak olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül üzerinden ‘Türkiye’nin BM nezdindeki’ faaliyetlerini izleyeceğiz...

* * *

Türkiye’de ise öne çıkan Ergenekon ve yedinci dalgası...

Ergenekon’daki yedinci dalganın anlamını en iyi anlatan ‘paragraf’ nerede?

Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz tarafından hazırlanan iddianamenin 117. sayfasında...

Okuyalım:

‘Örgütsel dokümanlarda belirtildiği gibi örgütün en çok önem verdiği ve sızmaya çalıştığı kurumlardan birisinin Türk Silahlı Kuvvetleri olduğu, bu nedenle halen gizli bir şekilde bu faaliyetlerini sürdürdüğü, hatta bu faaliyetlerini Karargáh Evleri şeklinde adlandırarak özellikle harp okullarında bulunan subaylar ve öğrencilerle ilgilendikleri, bunların yanı sıra halen görevde olan bazı Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile ilişki içerisinde oldukları, bu ilişkileri sayesinde birçok kişinin askerlikle ilgili problemlerini çözdükleri ve istedikleri yerlerde askerlik yapmalarını sağladıkları, ayrıca bu ilişkileri örgütün farklı amaç ve hedefleri için kullandıkları anlaşılmıştır.’

Gözaltına alınan gencecik, hatta küçücük teğmenler, askeri öğrenciler ‘Ergenekon’un’ kurbanları... Bu durum onları kışkırtanların umuru mu peki?

* * *

Kışkırtanlar...

Ergenekon Davası da bunu ortaya çıkarmayı amaçlamakta...

Avukatları, teğmenlerin ifadelerinde ‘Ergenekon şüphelileriyle’ yaptıkları görüşmelerin komutanlarının bilgisi dáhilinde olduğunu söylediklerini iddia ediyor...

Soruşturma yukarı doğru gittikçe durum aydınlanacak...

Bu bağlamda, Ergenekon’un dün de bir yenisi ortaya çıkan muhtemel diğer dalgalarını da beklemek anlamsız olmayacak...

* * *

Soruşturma derinleştikçe Ergenekon yöntemlerini de daha iyi tanıyor, geriye yönelik provokatif olayların iç yüzünü daha net görüyoruz...

Yedinci dalgayla beraber ortaya çıkan ‘Hizb-ut Tahrir Örgütü’ meselesini de görmüşsünüzdür:

‘Türkiye Hizb-ut Tahrir örgütü ile 2005 yılının Eylül ayında tanıştı. Fatih Camii’nde toplanan örgüt üyeleri, hilafet talep ettiler ve Atatürk aleyhine sloganlar attılar.

Daha sonra İstanbul ve Ankara başta olmak üzere beş ilde aynı anda yapılan operasyonlarda, örgüt lideri Yılmaz Çelik ile iki Filistinli’nin de aralarında olduğu 67 kişi gözaltına alındı. Bu eylemi ‘cesurca’ bulan Ergenekon’un Hizb-ut Tahrir ile temasa geçme kararı aldığı belirlendi. 2005 yılındaki operasyonlardan sonra dağılan örgüte Ergenekon desteği geldi. 3 yıl içerisinde örgüt yeniden toparlandı.

Eğer gözaltılar yapılmasaydı büyük bir camide Türkiye’yi karıştıran eylemlerinin bir benzerini yapacaklardı.’

Kısacası ülkeyi ‘cami avlularından’ germek, hatta birbirine kırdırmak isteyen sinsi bir plan var...

* * *

Benim dikkatimi ise bu New-York sabahında, satır aralarındaki bir ayrıntı çekti...

Ama önce şunu sorayım, bizim star’ın Pazartesi günkü ‘teğmenlere darbeci avukat’ haberini dikkatlice okumuş muydunuz?

Dikkatimi çeken ayrıntı, ‘teğmenlerin avukatını’ tanıtan haberin sonundaydı:

‘Kuran’ı Kerim’i ezbere bilen Avukat Erikel, Partisi MDHP’yi de ‘Hz. Ali’nin cesareti, Hz. Ömer’in adaleti ve Mustafa Kemal’in fikirleri ile yola çıktık’ sloganıyla kurdu.’

Tutuklanan teğmen ve askeri öğrencinin avukatlığına soyunan ve ‘provokatif bir geçmişle’ tanıtılan avukatın yukarıdaki sloganı kuşkularımı kışkırttı...

Acaba dedim, gizli ve sinsi eller, Ergenekon’a ‘mezhep’ biçerek, bir türlü tutturamadıkları iç kavgaları, yeniden bir kez daha ‘mezhep üzerinden’ mi yürütmeyi hedeflediler?

Amaç Ergenekon Darbesi’ne giden, mezhep kaosu mu yaratmaktı...

Tabii ardından kendi kendime sorduğum bir soru daha?

Hala bu amaç peşinde koşanlar da var mı?

* * *

New-York’ta gün başlıyor...

Türkiye’de ise öğleden sonra, zaman almış başını gitmekte...

Gün, burada, Benin’den Grenada’ya dünya düzleminde akacak...

* * *

Ama gözümüzü oraya, Türkiye’ye döndürdüğümüz de, soruların niteliği ve kimliği değişiveriyor...

Irk, din, mezhep...

Darbecilik ve yolsuzluk ortalığı kaplayıveriyor...

Ve buradan amentü haline gelmiş sorumu bir kez daha hayıflanarak mırıldanıyorum:

‘Acaba dünyalı olabilecek miyiz?’

star



Bu yazı 1,128 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,076 µs