En Sıcak Konular

Şamil Tayyar


Şamil Tayyar
0 0 0000

Aktütün, Dağlıca gibi olur mu?



Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız, terör örgütünce Aktütün sınır bölüğüne ağır silahlarla düzenlenen kanlı saldırıyla ilgili brifing verirken gazetecilerin zihinlerini kurcalayan tüm soruları cevaplandırdı.

Her şeyden önce, geçmişten farklı olarak bir eylemle ilgili medyanın bilgilendirilmesi ihtiyacının üst düzeyde karşılanması çok önemlidir.

Açık söylemek gerekirse, Iğsız Paşa’yı samimi ancak verdiği bilgileri eksik buldum. Daha doğrusu, zihnimi kemiren kimi sorulara tam cevap bulamadığım için tümüyle ikna olduğumu söyleyemem.

İstihbarat zaafı var mı?

Eğri oturup doğru konuşacağız. Gazeteci arkadaşlarımızın onlarca sorusuna baktığımda, ağırlık noktasının ‘istihbarat zaafı’ ile ilgili olduğunu gördüm.

Ama Iğsız, bir istihbarat zaafı olmadığını söyledi. Hatta, saldırıdan bir gün önce tepelerde hareket halinde birkaç kişinin tespit edildiğini, o noktalara topla taciz ateşi yapıldığını, saldırının yaşandığı gün sabah 05.00 sularında jandarma özel harekat timiyle takviye edildiğini anlattı.

Demek ki, şu ya da bu şekilde muhtemel saldırıyla ilgili bilgi toplanmış. O zaman şu soruya cevap bulmamız lazım: Yeterli tedbir alamadık mı, yoksa elimizdeki bilgiyi değerlendiremedik mi?

Gerçi Iğsız, bu tarz bilgilerin her zaman ‘saldırı planı’ olarak değerlendirilemeyeceğini, çoğu zaman benzer görüntülerin elde edildiğini anlattı. Bence doğru cevap bu değil.

Peki, ABD istihbarat yardımı yapıyor mu? Iğsız, ‘Hiçbir sıkıntı yok’ dedi. Samimi olalım ve hiçbir ön yargıya kapılmadan düşünelim. Bir anket yapılsa ve halka sorulsa; Sizce bu cevaptan kaç kişi ikna olmuştur?

Kimine göre 300, kimine göre 500 terörist elini kolunu sallaya sallaya sınırımıza dayanacak, yanlarında mermileriyle birlikte ağırlıkları 800 kilograma kadar çıkan havan, doçka tipi ağır silahları getirip 15 askerimizi şehit edecekler, milletin don rengine kadar uydudan tespit yapan ABD’nin bundan haberi olmayacak, kim inanır buna?

İşin vahim tarafı, bu yığınak bir gün gibi kısa süre içinde de yapılmış değil. Iğsız’ın aktardığına göre; Kalabalık terörist grup, zaman içinde yayılarak bölgede konuşlanmışlar. Böylesine geniş zamana yayılan yığınak girişimini önceden öğrenemiyorsak, bir yerde ‘arıza var’ demektir.

Dürüst olmak gerekirse; ‘Kuzey Irak yerel yönetimi terörle mücadelede Türkiye’ye destek vermiyor’ diyen Iğsız’ın aynı kararlılığı ABD ile istihbarat paylaşımı konusunda da göstermesini beklerdim.

Karakol gerçeği

Önemli bir tartışma konusu ise kaçakçılıkla mücadele yıllarından kalma karakolların, mevcut şartlarda terörle mücadelede yeterli olmadığı savıydı. Vadiye inşa edilmiş ve korunması çok güç olan Aktütün gibi sabit karakollarla bu mücadele nasıl verilebilir?

Genelkurmay 2. Başkanı, bu iddialara ‘kısmen’ hak vermekle birlikte sabit karakolların tümden kaldırılmasının mümkün olmadığını, sadece yer değişikliği yapılabileceğini ve bu kapsamda 5 karakolun (Aktütün, Alan, Samanlı, Yeşilova, Umurlu) hakim tepelere yeniden inşa edileceğini açıkladı.

Önemli bir gelişme.

Ne var ki, Aktütün’e ilk saldırının 1992 yılında yapıldığını ve bugüne kadar toplam 44 şehit verdiğimizi düşünecek olursak, geç alınmış bir karar değil mi? Iğsız, ‘mali imkanlar’ dedi. Keşke bu konuda daha açık olabilse, bu gerçeği ‘yeni görebildik’ deseydi.

İnanıyorum, 1992 yılından bu yana görev yapan hiçbir Türk hükümeti, talep olması halinde karakol finansman ihtiyacını asla geri çevirmezdi. Uçağa, tanka milyar dolarları yatıran siyasi iktidarlar, gecekondu fiyatına yapılacak karakoldan hiç imtina eder mi?

TOKİ’ye görev verseler, 6 ayda bitirir hepsini. Önce teşhisi düzgün koymak, sonra tedavi yöntemini belirlemek gerekir.

Vazifenin kutsallığı

Paşa, ‘Askerlerimiz bir hiç uğruna şehit olmadılar, vazifelerini canları pahasına yerine getirdiler’ dedi. Allah hiç birinden rahmetini esirgemesin. Kuşkumuz, bu mübarek insanların vatanseverliğine ilişkin değildir.

Acımız büyük ama şunu da kendimize sormamız gerekmiyor mu: Çatısı ince levhalarla örtülü soğuk iklim çadırı ve kum torbalarıyla örülmüş siperlerle nasıl karşılık vereceksiniz? İnanmayan, dün Vatan Gazetesi’nin birinci sayfasında yayınlanan fotoğrafa tekrar tekrar baksın.

Evet; Kimileri ‘bidon kafalı’ dedi, kimileri ‘göbeğini kaşıyan adam’ diye tarif etti ama o cesur yürekler kompleksi şahsiyetleri iterek bir kenara, vazife uğruna şehit olmayı göze aldılar. Peki, soğuk iklim çadırı reva mıydı onlara? Kum torbalarının arkasına mı gizlemeliydik onları?

Efendim, teröristin hiç mi kabahati yok? Elbette var. Ama onlar terörist. Kandan ve şiddetten besleniyorlar. Tedbirlikli olmak, senin işin.

Hırsız misali

Bakın, geçenlerde evime hırsız girdi. Mutfak tezgahında unutulmuş 600 YTL’yi alıp kaçarken fark ettik, ama yakalayamadık. Topuklarından uyarabilirdim ama ‘şeytana lanet’ dedik. Sonra sakin kafayla düşününce asıl faturayı kendimize çıkardık.

Neden mi? Çok basit. Bahçe kapısının kilidi yoktu, yere kadar döşenmiş pencerelerin önünde koruyucu hiçbir tedbir alınmamıştı, alarma gerek duyulmamıştı.

Ya şimdi? Bahçe kapısı kilidine kavuştu, pencereler çelik kepenklerle donatıldı, her köşe kamera ve alarm sistemiyle tanıştı. Yani, kale gibi oldu. Ehh, içeride de kendimize yetecek kadar mühimmatımız var. Haydi şimdi soysun. Belki girebilir ama zor çıkar.

Anlatmaya çalıştığım da budur: Önemli olan hatayı savunmak değil hatalarımızdan ders çıkarmasını bilmektir. Terör örgütüne öfkemizi kusalım, lanet yağdıralım, lakin hatalarımızla yüzleşmesini de bilelim.

Aktütün, Dağlıca gibi örtülürse sadece kendimizi kandırırız.

star



Bu yazı 1,216 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün vakası
    • 8 Ağustos 2012 Atatürk yaşasa ismini değiştirir miydi?
    • 1 Ağustos 2012 Hatay’da neler oluyor?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye’ye PKK operasyonu
    • 25 Haziran 2012 Vurulan jet değil çünkü...
    • 18 Haziran 2012 Başbakan’ın başka seçeneği yok
    • 14 Mayıs 2012 Kim bu üst komutanlar?
    • 7 Mayıs 2012 CHP’de derin çatışma
    • 28 Mart 2011 Kalemim size emanet
    • 16 Mart 2011 Arşiv bir açılsa görürsünüz
    • 9 Mart 2011 Sen de yoğunlaş, koçum benim
    • 7 Mart 2011 Ergenekon’da neler oluyor?
    • 4 Mart 2011 1 Mart operasyonu
    • 23 Şubat 2011 Olmadı sayın Bakan
    • 22 Şubat 2011 O mektubu kim verdi?
    • 18 Şubat 2011 Kılıçdaroğlu-Yalçın pazarlığı
    • 16 Şubat 2011 Yeni Türkiye nasıl kurulacak?
    • 7 Şubat 2011 CHP’yi yıkmaya mı geldi yoksa?
    • 4 Şubat 2011 Böyle terbiyesizlik olmaz
    • 28 Ocak 2011 Asılacakların listesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,675 µs