En Sıcak Konular

Taha Kıvanç


Taha Kıvanç
0 0 0000

İktidar mücadelesi: Dün ve bugün



Türkiye'nin her bakımdan iktidar mücadelelerine sahne olduğunu sanırım zihni açık olan herkes artık görüyor. Yoksa PKK durduk yerde 25 militanının hayatını riske atan bir eyleme neden girişsin? Sonuçta “PKK” dediğimiz de 'iktidar aracı' birileri için ve ölenler kendilerini onların iktidar oyununa feda ettiklerini bilmeden ölüyorlar.

Eylemin zamanlaması için herkesin bir sebebi var: Kimi “Meclis'e sunulan sınır ötesi harekât tezkeresini etkilemek için” diyor... Kimine göre, ABD'nin eli ekonomik krizle meşgul olduğu için birileri Türkiye'yi Irak'a çekmek istiyor, PKK buna âlet oluyor... Pek çok kişi de, “Anayasa Mahkemesi'nden çıkacak DTP kararının olumsuz olmasını, Altınova'da meydana gelen etnik çatışma eğiliminin bütün ülkeye yayılmasını istiyor PKK” görüşünde...

Bunların hepsi de üzerinde durulmayı gerektirecek ciddiyette gerekçeler; ancak benim tezim farklı: Aktütün saldırısı mart ayında yapılacak yerel seçimi etkileme amaçlı bir PKK eylemi; Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da DTP aleyhine ve Ak Parti lehine yeniden oluşan kuvvetler dengesini bozmak istiyor... Orantısız güç kullanımını PKK üzerine çekerek...

Bütün derdi, Diyarbakır ve Şırnak gibi büyük merkezlerin Ak Partili belediye başkanlarının eline geçmemesi...

Hiç hayret etmeyin, bütün dünyada iktidar mücadelesi güç oyununa dayanır ve bütün unsurlar diğerini geriletmek veya yok etmek için elinden ne geliyorsa onu sahneler...

Tayyip Erdoğan'la Aydın Doğan arasındaki 'kavga' da böyle bir güç ve iktidar mücadelesiydi. Bu özelliğiyle pek az kişi anladı o kavgayı. Özellikle de ülkemizin en büyük medya patronu Aydın Doğan'ın yanındakiler... Teşvik ederek, kışkırtarak, sonuçta yenemeyeceği bir savaşın içine soktular patronlarını...

Sonunda gerçeği gördü Aydın Bey ve “Bunu ben istemedim, benim açımdan olay bitmiştir” mesajını verme ihtiyacı duydu. İş işten geçtikten ve adını 'kaybedenler listesi'ne yazdırdıktan sonra... Keşke ilk başta nereye sürükleneceğini görebilse ve o öngörüye uygun tavır alabilseydi Aydın Bey; belki de ülkeyi sakat bir medya düzeninden kurtarma yolunda adımlar atabilirdi.

Bunun bedelinin kendileri olabileceğini düşünmüş olmalı yanındakiler...

Dün bir Hürriyet yazarı daha önce yapması ve patronuna da duyurması gereken türden bir tahlille çıktı okur karşısına. Zeki olduğu için doğrudan yapmak yerine, sanki karşı tarafa ters kroşe çıkarmış havası içinde yapmış bunu... Aferim ona. Umarım Aydın Bey yazısını okumuş ve benim çıkardığım sonuca ulaşmıştır...

Eskiden iktidarı öven yazarlara 'yalaka' denirmiş; Ak Parti kendisini 'iktidar ama muktedir değil' diye gösterebildiği için, destekçi kalemler de sistem muhalefeti yaparak kendilerine 'yalaka' denmesini önlüyormuş... “Her fırsatta 'asıl güç biziz' mesajı veren 'Çankaya' vardı. 'Asker' vardı. 'YÖK' vardı, 'yargı' vardı...” Bu yüzden, destekçi kalemler, “Asıl iktidar odağı AKP değil ki... Siz AKP'ye vuruyorsunuz ama asıl iktidar odaklarıyla bal kaymak vaziyetindesiniz diyorlardı.”

Aslında böyle diyenler olduğunu sanmam. Zaten Hürriyet yazarının da derdi bu satırlarla ifade ettiği değil. Esas bundan sonra gelen satırlar için yazısını yazdığı o kadar belli ki... “Ve bugün” diye başladığı bölümü, yukarıda PKK örneğiyle anlattığım 'iktidar mücadelesi' tezini aklınızda tutup okumanızı tavsiye ederim:

“Ve bugün. Ama bugün işin rengi değişti... 'Çankaya' onlardan yana... 'YÖK' ellerinde... 'Yüksek yargı'nın muhalefete mecali yok... 'Asker'in de elinden bir şey gelmediği anlaşıldı... Kısacası... Denge bozuldu... Artık memlekette AKP'den daha kudretli bir iktidar odağı kalmadı...”

Bu satırları “Ya medya?” diye okuyunca, “Bunları Tayyip Erdoğan ve Ak Parti'yi bitirmek için mücadeleye başladığında patronlarına anlatsaydın ya be dostum” diye düşünmeden edemedim.

Anlatsaydı ve sonucu kimseye 'hoş' gelmeyen bir kavga yerine gazeteciliğin evrensel ilkelerini hayata geçirecek yeni bir medya düzeni devreye girseydi ne kadar iyi olurdu.

Referans gazetesinde haftalık konuşmalar yapan Nuray Başaran sorularını bu hafta eski FP milletvekili Prof. Mehmet Bekaroğlu'na yöneltmiş. “AKP tabanı, olanları yolsuzluk olarak görmüyor” diye bağlamış göz açıcı sözlerini psikiyatri profesörü Mehmet Bekaroğlu. Onu bu sonuca vardıran gerekçe başka, ya da kime konuştuğunu bildiği için, “Sizin medyanın inandırıcılığı yok” gerçek sebebini fâş edememiş... Olsun.

Erken başlattığı yerel seçim sonucunu etkileme amaçlı güç mücadelesinden başarıyla çıkması mümkün mü PKK'nın?

Mümkün olsaydı, ülkemizin en büyük medya patronu Tayyip Erdoğan'la kavgasından galip çıkardı.


yenişafak



Bu yazı 1,177 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 17 Eylül 2012 Hem okudum, hem de yazdım
    • 4 Eylül 2012 CIA başkanı neden geldi?
    • 16 Temmuz 2012 Vicdanım buna da elvermiyor
    • 2 Temmuz 2012 Suriye nasıl bir ülke, Suriyeliler nasıl insanlar...
    • 21 Mayıs 2012 Bir geziden ilk notlar
    • 15 Mayıs 2012 ‘Yeni CHP’ nihayet sözcüsünü buldu
    • 16 Nisan 2012 Hangi patron, hangi yönetici, hangi yazar içeri alınır?
    • 23 Mart 2012 Ben demedim, o dedi
    • 13 Mart 2012 Köşemi bugün Cumhurbaşkanı Gül’e bırakıyorum
    • 9 Mart 2012 TR325 kodadlı becerikli uzman...
    • 20 Şubat 2012 ‘Operasyon’ diye ben buna derim
    • 30 Ocak 2012 Davos’ta Türkiye dersi
    • 27 Aralık 2011 Bu yılın Cumhurbaşkanlığı büyük ödülü...
    • 12 Aralık 2011 Ak Parti üzerine hesaplar
    • 9 Aralık 2011 Gül vetoya ne zaman karar verdi?
    • 14 Kasım 2011 Kriz çıkaranlar gidiyor, ama yerlerine gelenler de yabancımız değil
    • 24 Ekim 2011 Kaddafi’nin son demleri...
    • 3 Ekim 2011 Dr. Sallaso’nun kunduzunun izinde
    • 29 Ağustos 2011 Ben meraklı bir insanım, özür dilerim
    • 26 Ağustos 2011 Bütün kepazeliklerin anasını açıklıyorum

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,417 µs