En Sıcak Konular

Hatice Saadet Kalyoncu



Hatice Saadet Kalyoncu
0 0 0000

Krizimiz geldi hadi akıllanalım!



Dünyadaki ekonomik kriz dalga dalga büyüyor. Krizlerle her daim yaşamaya alışık olan Türkiye halkı bu işin ne kadar farkında?

Bu krizin alışık olduklarımızdan farkını anlayabilmek için 2001’i hatırlamak gerekir. Birçok kişinin işsiz kaldığı, zamların can yaktığı, kredi kartı facialarının yaşandığı, o 2001 senesini.

2001 yılında yaşanan ekonomik bunalım döneminde, tüketici ister istemez zorunlu tüketiminin dışında harcama yapmamış, insani gereksinimlerinin tanımını daraltmış, giyecek, kültür, eğlence gibi harcamalarını ertelemek zorunda kalmıştı. Aslında bu alışkanlıklarını koruyabilse, çok ciddi bir kazanım elde etmiş olurdu. Ama sonrasında işbaşına gelen yeni siyasi iktidarla uygulanan ekonomik tedbirlerin sonuçları yavaş yavaş alınmaya başlamış, makro ekonomik göstergelerde hızla iyileşme kaydedilmişti. Bu genel olumlu havanın etkisiyle tüketiciler, 2001 yılından itibaren ertelediği harcamalarını realize etmek için alışverişe çıktılar.

Oysaki makro göstergelerdeki iyileşmelere karşın, mikro göstergelerde, yani tüketicinin cebinde henüz iyileşme sağlanamadığı için tüketicilerin bu hareketi fazlasıyla erkendi. Sonuçta tüketiciler alışverişlerinde olmayan paralarını, yani kredi kartlarını kullandılar. Bir ay sonra kredi kart harcamalarının ödeme zamanı geldiğinde de, tüketiciler ceplerinde hala paranın olmadığının farkına vardılar ve istemeseler de bankaların onlara sunduğu kolaylığı (!) “asgari tutarı ödeme” yolunu tercih ettiler. Olmayan parasını harcayarak, geleceğini ipotek altına sokan tüketiciler bir müddet sonra tıkandılar ve aklın alamadığı intihar haberleriyle karşılaştık.

Geçtiğimiz günlerde kendi kartı borcunu ödemek için hırsızlık amaçlı iki cinayet haberini okuyunca, kredi kartı borcu yüzünden hayatına son verenlerden sonra, bir kişinin borç için bir başkasının canına kıyabilindiğini görünce yine aynı soruyu sorduk: “insanları bu hale getiren ne?”

İnsanları ‘kendi bacağından asılan’ olarak görmek oldukça dar bir bakış açısı. Asılan koyun da olsa o leş kokusu herkesi etkiler. Bu bir toplumsal olaydır. İnsanımıza krizlerden bahsedilen bir dönemde söylenecek olan “tüket” kelimesi değil, “israf etme” “sade yaşamaya gayret et” olmalıdır.

Dünya krizde ama bayram öncesi kredi kartlarını kullanan tüketiciler sorun yaşadı. Pos cihazlarında işlemin gerçekleşmediğine dair geri bildirimle karşılaşan tüketiciler, sonrasında aslında işlemin gerçekleştiğini ve paralarının satıcı hesabına aktarıldığını hesap hareketlerinden gördüler. Yeri gelmişken hemen belirtelim, eğer kontrol etmediyseniz, bir şekilde bu döneme ait kredi kartı işlemlerinizi kontrol ediniz. Tüketiciler Birliği’nin yaptığı tespit üzerine ortaya çıkan bu vaka birçok tüketicinin başına gelmiş. Siz de bunlardan biriyseniz derhal bir dilekçe ile bankanıza itiraz etmeniz gerekmekte. Dilekçe örneklerini Tüketiciler Birliği’nin resmi sitesinden (www.tuketiciler.org) indirebilirsiniz.

Neden oldu bu? Alışveriş yoğunluğundan ve deliler gibi kredi kartı dağıtan bankaların alt yapılarını geliştirmemiş olmalarından. Bankaların bu vurdumduymazlığını, tedbirsizliğini, öngörüsüzlüğünü açıklamanın imkânı yok. Minare çalan bile kılıfını uydurur ama bu sektörün aktörleri nedense yapması gerekeni yapmaz.

Bu kadar alışveriş yoğunluğu yaşanınca memleketteki 41.574.759 (Ağustos ayı verilerine göre) kartın sahiplerine kriz var hatırlatması yapmak gerekiyor. Ağustos ayında Türkiye tüketicisi kredi kartlarını yaklaşık 140 milyon kez kullanmış. 14.932.740.000 YTL kredi kartıyla harcama yapmış.

Elektriğe bu sene %58 zam geldi. Su, doğalgaz zamları bir kriz içerisinde olduğumuzun ve olacağımızın belirtisidir. Başbakan kamu kuruluşlarına “tedbir” dedi, tasarruf önlemleri alınmaya başladı. Şimdi bizler de bireysel olarak kendi tasarruf önlemlerimizi almalı, bu krizden hasarsız çıkmaya çalışmalıyız.

“Doğru tüketici” için krizler de, nispeten daha rahat atlatılır. Bunu bu zamana kadar uygulamaya geçirememişseniz, işte şimdi tam zamanı. Ne yapabilirim sorusuna söylenebilecek o kadar çok şey var ki…

Önce bir hesap defteri tutmaya başlayın mesela. Gelen gideni yazdığınız bir defter sizin neye ne kadar para verdiğinizi gösterdiğinde, harcama kalemlerinizi çok daha net değerlendirmenizi sağlayacaktır. Olmaz sanmayın, olur. Sade Yaşam Grubu’ndan değerli dostumuz Kadri Patır bana 20 yılı aşkın süredir defter tuttuğunu söylediğinde çok şaşırmıştım ama denediğinde harcamalarınızı çok daha doğru şekilde sorgulayıp düzene soktuğunuzu göreceksiniz. Aslına bakarsanız konu buraya gelmişken Sade Yaşam Grubu hakkında bir iki cümle etmeden geçemeyeceğim. Bu grup, sade yaşamayı kendilerine prensip edinmiş, hayatlarını güzel bir sadelik içinde yaşamaya gayret eden bir topluluk. İnternet üzerinde birbirleriyle bilgi alışverişinde bulunan, destek olan, hayata ve birbirlerine karşı sorumluluklarının farkında olan ve ona göre bir yaşam tarzı belirleyen bir grup. Onlardan örnek alacak çok şeyimiz var.

Hesap defteri tutmaya başladığınızda belli bir miktarın nereye gittiğini göremeyecek olabilirsiniz veya “aman Allah’ım bunlara bu kadar para mı harcamışım?” diye sorabilirsiniz. İşte o zaman bu feryattan sonra o kalemler üzerinde tasarruf yapmaya başlayacaksınızdır.

Kaç kredi kartınız olduğuna bir bakınız. Eğer maaşla çalışan biriyseniz, elinize geçen paranın ne gün geçeceği bellidir, o yüzden aslında sizin için tek bir kredi kartı yeterlidir. Öncelikle cüzdanınızı bu kirlilikten kurtarın ve gereksiz olan tüm kredi kartlarınızı iptal edin. Göreceksiniz ki bütçenizi çok daha kolay kontrol edebilir hale geleceksiniz. Olmayan paranızı harcama eğiliminiz, mantığınızın devreye girmesiyle bıçak hızıyla kesilecek. Çünkü 3 ondan 5 bundan derken toplamda ne kadar büyük paralar ödediğinizin farkına varacaksınız. Yapılan gözlemlere göre market alışverişine kredi kartıyla giden kişiler alacaklarından çok daha fazlasını alıp çıkıyorlar. Nakit para kullanılmadığı için ucu kaçıyor işin. Eğer gerçekten bir iki şey alacaksanız marketinize nakit para ile gitmeyi tercih edebilirsiniz.

Kaç kartınız olursa olsun asgari ödeme tuzağından da uzak durmak gerekiyor. Düşmüşseniz bile tez elden ayağa kalkmanız gerekir, çorap söküğü büyümeden dikmek gerekir aksi takdirde krizin bu söküğü büyütüp ayağınızı tümden dışarıda bırakacağı ve başınızı ağrıtacağı örnekleri aklımızda.

Elbette ki hayat devam ediyor ve tüketim durdurulamıyor ama hız kesebiliriz. Almaya niyetlendiğimiz ne varsa önce ne kadar gerekli olduğunu tartmamız gerekiyor. Dün almayı düşündüğünüz şey olmadan yaşadınız mı, bugün de yaşıyor musunuz, öyleyse yarın yaşayamamanız için hiçbir sebep yok. Yeni koltuk takımı, yeni bir çizme, yeni bir saç modeli, yeni araba size sadece “yeni” sıfatı sağlayacaksa boş verin, şimdi gerçekten zamanı değil.

Türkiye’de çöpe atılan ekmeğin İzmir ilinin ekmek ihtiyacı kadar olduğunu biliyor muydunuz? En azından bunun önüne geçebilmeliyiz. İsraf konusunu, kompozisyon yarışma konusu olmaktan çıkarmalı hayatımıza almalıyız. Pencere izolasyonu, musluk tamiri, ekonomik ampul, makineyi tam dolu iken çalıştırmak gibi sıraladığımız ama hep ötelediğimiz veya yapmadığımız şeyleri yapma zamanı. Dışarıda yeme alışkanlığınızı artık kaldırın ve sadece sizi doyurabilen o parayla evinizde 4 kişinin doyacağını görün. Tüketeceğiniz kadar alın, ne ekmeği çöpe atın ne pirinci yıkarken tanelerini lavabodan aşağı… İsraf etmemekle kalmayıp israf ettirmemek konusunda da kararlı olun. Özellikle çocuklarımızda. Kendi tahammül gücümle oğlumun tahammül gücü arasındaki uçurumu düşündükçe az biraz yoklukta bu çocuk ne yapar diye sormadan geçemiyorum.

Evet, dünyada bir kriz var. Memleketçe nispeten şimdiye kadar iyi idare ettik. Paniğe kapılmaya öldük bittik demeye gerek yok. Kapitalizm yıkılıyor, bitiyor söylemlerine de aldanmayınız o bitmez sadece grip mikrobu gibi tarz değiştirir veya el değiştirir. Biz, bize düşen doğru standardı bulup yaşayacağız, doğru tüketici olacağız. Umuyorum ki bu sefer sadece bir müddetlik olmayacak tasarruf önlemlerimiz, daimi olacak ve biz israf alışkanlığımızdan bir nebze olsun kurtulacağız.

Son olarak da “nasılsın?” diye soranlara “hamdolsun” diyeceğiz. Çünkü olası sıkıntıyı görüp önceden tedbir alacak aklımız var ve kriz bizi teğet geçip gidecek inşallah.



Bu yazı 4,414 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Ocak 2009 Param yok sizlere!
    • 30 Aralık 2008 İsrail Hep Aynı Ya Biz?
    • 22 Aralık 2008 'İşte biz o gün tükeneceğiz'
    • 15 Aralık 2008 Tren ile bir bayram yolculuğu sırasında
    • 1 Aralık 2008 'Satın almama günü' ve 'Alışveriş için gün bugün'
    • 24 Kasım 2008 Sabit ücrette son durumlar
    • 10 Kasım 2008 Taşınıyor musunuz?
    • 3 Kasım 2008 Kirayı en ucuz ödeme yolu
    • 27 Ekim 2008 1 Kasım eylemi
    • 20 Ekim 2008 Taraf arıyorum
    • 6 Ekim 2008 Krizimiz geldi hadi akıllanalım!
    • 29 Eylül 2008 Bilgilensek mi Bilgilenmesek mi?
    • 22 Eylül 2008 Verimli ol, tatillere dokunma
    • 15 Eylül 2008 Küstüm!
    • 8 Eylül 2008 Hakkını bilmekle haddini bilmek arasındaki sınırı kim belirler?
    • 1 Eylül 2008 Ramazan israf ve insaf
    • 23 Ağustos 2008 Voltran'ı oluşturmak...
    • 11 Ağustos 2008 Reklâmlar geçiyor
    • 4 Ağustos 2008 İbadet edasıyla tüketim çılgınlığı
    • 28 Temmuz 2008 Doğru Tüketici

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,231 µs