0 0 0000

Baykal bu defa doğru yolda

CHP lideri Baykal’ın, partisinin Grup Toplantısı’nda söylediklerini hayretler içinde, ancak büyük bir memnuniyetle dinledim. Her biri en az yetmiş yıllık gerçekleri aksettiren şu tespitlere bakınız:
“Kılık kıyafeti, devlete meydan okumak diye anlamak, bir saplantının sonucudur. Türkiye’yi zaten bölmüşler, bir de biz mi böleceğiz?... Kadınlarımızın kendi şartları içinde tercih ettikleri örtünme biçimi, tek başına siyasetin ve lâikliğin değerlendirilmesi için ipucu olarak alınamaz... Bize gelmek istediklerinde ‘gelme’ mi diyeceğiz? Pantolonla CHP’li olunmuyor... Tek parti zihniyeti oydu. ‘Kıyafetini düzelt öyle gel’ diyorlardı. Biz siyasî partiyiz, kıyafet tüzüğü mü ilân edeceğiz?”
Yıllar yılı bunları yazıp çiziyoruz. Kalemimizde mürekkep, dilimizde tüy bitti. Şimdi aynı sözleri Baykal’dan duymak ne güzel...
Bizim Adnan, ‘Kesin, kafasına tuğla düşmüş’ dedi gülerek. Diğer arkadaşlar da Baykal’ı, şov yapmakla, takiyyecilikle suçladılar. ‘Göreceksiniz’ dediler, ‘Hiç değişmeyecek. Kırk yıllık Yani, olur mu Kâni?..’ Arkadaşlarımı susturdum. ‘Ben bu defa Baykal’a inanmak istiyorum’ dedim.
***
Altı yıldır köşe yazısı yazıyorum.
Yazılarımda CHP’yi ve CHP’lileri yerden yere vuruyorum. Daha önce de yazdığım gibi, bu bir husumet değil; şahıslarla da ilgisi yok. Tenkitlerim, CHP’nin tek parti döneminden beri devam eden, devletçi, jakoben, bürokratik ve ideolojik zihniyetiyle ilgili.
Geçmişte, CHP’yi ve Baykal’ı öven yazılarım da oldu. 12 Ekim 2004 tarihli, ‘CHP’ye Methiye’ başlıklı yazımda, ‘İnşaallah boş bir hayale kapılmıyorumdur. İçimden bir ses bana, artık dogmatik, kalıpçı, jakoben CHP’nin değişeceğini; sosyal demokrat bir yoldan değişime hazır
duruma geleceğini söylüyor’ demişim. Gene 1 Şubat 2007 tarihli, ‘Baykal’ı Alkışlıyorum’
başlıklı yazımda da, ‘CHP’nin manevî değerlere saygılı olduğunu göstermesi, ona bir taraftan iktidarın yolunu açarken, diğer taraftan da toplumdaki bu temel huzursuzluk kaynağını ortadan kaldıracak ve din istismarı, her iki ucun marjinal ve tesirsiz gürültüsünden ibaret kalacaktır’ diye ümidimi aktarmışım.
Sayın Baykal, yazılarımdan dolayı beni birkaç defa aradı. CHP’ye haksızlık ettiğimi, hâlâ tek parti dönemi CHP’sinde takılıp kaldığımı, demokrasiye çok önem verdiklerini anlattı. Ne yazık ki, aradan geçen dört yıl, iyiniyetli bekleyişimizi boşa çıkardı. CHP’nin, özellikle 2007 ve 2008 yıllarındaki tutumu, bugün Baykal’ın söylediklerinin tam aksini yansıtmıştır.
***
Lâkin, Baykal’ın son grup konuşması, CHP hakkındaki ümidimizi ve beklentimizi
yeniden canlandırdı. Baykal, bu konuşmasıyla ‘tarihsel yanılgı’yı, deyimin mucidi merhum Ecevit’ten daha açık bir üslûpla ortaya koymuştur. Baykal’ın söyledikleri, Ecevit’in ‘Gardrop Atatürkçülüğü’ ifadesinden daha çarpıcıdır. Bu sözlerin, sadece yaklaşan mahallî seçimlerde tabanını genişletmek için popülizm kaygısıyla söylendiğini kabul etmek, ucuzcu ve kısa vâdeli bir yaklaşım olur.
Bizce Baykal, Halk Partisi’nin halkını bulma arayışını başlatmış ve yeni bir açılıma girişmiştir. Bundan sonra ‘katı lâikçilik’ anlayışındaki ‘sosyal ve kültürel yaşam’
vurgusunu değiştirecek ve halkın değerleriyle kavgadan vazgeçecektir. Çarşaflı, türbanlı,
şalvarlı halkla hemhâl olacak CHP, halkın büyük kısmına sempatik gelmeye başlayacaktır. Diğer taraftan, artık oy sandığına ümitle bakacak bir CHP’nin demokratik rejimi sahiplenmesi daha kolay olacaktır.
Baykal ve CHP’deki bu değişimin, mevcut yüzde 20’lik oy tabanında bir miktar jakoben ve ulusalcı oyları kaybettireceği söylenebilir. Ancak, bu zihniyet değişimi, bu şekilde kaybedilecek oy tabanını, misliyle telâfi edebilecek bir artış eğilimine sokacaktır. Diğer bir ifadeyle bu değişim, CHP’ye geniş tabanlı gerçek bir sosyal demokrat parti hüviyeti kazandıracak ve önündeki iktidar yolunu açacaktır.
En önemlisi de, bunun sonucunda toplumdaki din ve lâiklik eksenli huzursuzluklar ortadan kalkacaktır.
***
Bu rüyaya inanmak çok zor, biliyorum. Ama gene de bütün hüsnüniyetimle beklemeye devam ediyorum.

radikal

Bu yazı 1,104 defa okundu.